Biz de 'ilkel çağ kafası' mı diyelim? 18.05.2009 Ali Ünal
Bir fikri çağdaş, çağdışı, orta çağ kafası gibi zamana bağlı ve sloganik terimlerle değerlendirmek, sadece düşünce sefaletini gösterir. Hemen her fikir her çağda dile getirilmiş ve farklı değerlendirmelere tâbi tutulmuştur.
Fikirler zamana göre değer alsaydı, peygamberler ile bazı büyük mütefekkirler, hâlâ hem de pek çok günümüz filozof ve düşünce adamından daha çok itibar görüyor olmazdı. Eğer eşcinselliğe karşı çıkmak orta çağ kafalılık ise eşcinselliği kabul edilebilir görmek de ilkel çağ kafalılık olur. Çünkü eşcinsellik bir hayat tarzı olarak en fazla Sodom ve Gomore toplumunda kabul görmüştü ki; 4000 yıl önceydi.
Ali Bulaç'ın eşcinselliğe yaklaşımı ve onu şiddetle bir arada zikretmesi 'bilim dışı'ymış da. Öyle miymiş bakalım:
Ünlü İngiliz psikoanalist Edward Glower (1888-1972), Freud or Jung adlı eserinde şöyle yazar: Jung'a göre, çocukluğun ilk safhalarında tatmin olmuş tip dışadönük, tatmin olmamış tip içedönük olur. Eşcinsel karakter, heteroseksüelden daha az dışadönük, (yani daha az tatmin olmuş karakter)dir. Saldırganlığını gizleyen içedönük karakter kendini savunma noktasında öyle şiddetli bir dışadönük saldırganlık ortaya koyabilir ki, nesnelerle olan bütün bağlarını parçalar.
ABD Indiana eski milletvekillerinden, müellif, 8 yıl USA Today'de köşe yazarlığı yapmış olan Don Boys, eşcinsellerin nakletmekten haya duyduğum tatmin yollarını istatistikî rakamlarla veriyor ve onların % 25'inin sadomazoşist veya işkenceci olduğunu kaydettikten sonra şunları aktarıyor: Dr. Charles Socarides, The Overt Homosexual isimli meşhur eserinde, açıktan eşcinselliğin saldırganlık veya bastırılmış saldırganlık tavrı olduğunu belirtir. Psikolog Dr. Frank du Mas, kurbanlarına da işkence uygulayan kitle katliamcılarının çoğunun eşcinsel olduğunu ifade eder. ABD'de en çok cinayet işleyen 6 seri katil eşcinseldi ve kurbanlarına işkence yapmış, azalarını kesmiş, hattâ etlerinden yemişlerdi.
Felsefeci Bryan Fischer'in verdiği bilgiler ise daha tayin edici karakterde: Faşizm'le eşcinsellik arasında çok yakın münasebet vardır. İngiliz solcu eşcinsel gazeteci Johann Hari, Avrupa faşist hareketlerinin liderlerinin çoğunun eşcinsel olduğunu yazmıştır. Nazizm'in babası Ernst Rohm, bunlardandı. Rohm, eşcinsel olmayanların eşcinseller kadar saldırgan ve güç kullanır olamadığını belirtirdi. Tarihçi William Shirer, Hitler'in yakın çevresinin sadece % 10'unun cinsel açıdan normal olduğunu yazar. Nazi kamplarından pek çoğunun idarecileri de eşcinseldi ve erkeklerden 'harem'leri vardı. Bu kamplarda çok sayıda eşcinsel, karşılıklı şiddet yüzünden öldü.
Robert Aldrich, Colonialism and Homosexuality adlı çok önemli eserinde tüyler ürpertici bilgiler verir. Sadece bir kırıntı: 1930'da Cezayir'i işgal eden Fransız askerlerinde erkek çocuklara tecavüz ürkütücü boyutlardaydı. Gerard Zwang, 'Fransız lejyonları, komutanları ve erleriyle genellikle eşcinsellerden oluşuyordu.' der. Bunlar arasında eşcinsellikte sınır tanımama, maşukları kendilerine yüz vermeyince intiharlar, sıradan hadiselerdi. Kaptan Bouis, askerlerine işkence yapıyor, mallarını çalıyor, üzerlerinde kendini tatmin ediyordu.
Cezayir'i zapteden generallerden Lamorociere, 'Afrika'da hepimiz erkek çocuk kullanıcıydık. Çin-Hindistan, Madagaskar bölgelerinde görev yapanlar da eşcinseldi.' der. Aldatma, hırsızlık, 'eş ayarlama', sarhoşluk, çetecilik çok yaygındı. Tunus çölünde 6.000 askerin böyle olduğu tesbit edilmişti. 1911'de çok söylenen bir şarkı erkeklere cinsel işkenceyi tahrik ediyordu. Tatahouine'de askerlere sivil genelevlere gitme izni verilmesine rağmen, onlar erkek hapishanelerine gitmeyi tercih ediyorlardı. Artık çoğu saralıydı, zihnî dejenerasyon ve histeri içindeydi. Cinsel tatminlerinde sınır tanımıyor ve şiddet uyguluyorlardı.
ABD Genelkurmay Başkanı (orta çağ kafalı) Peter Pace'in eşcinselliği ahlâksızlık olarak nitelediğini ve 1994'ten bu yana 11.000 askerin eşcinsel oldukları için ordudan atıldıklarını da belirtiverelim.
Fikirler zamana göre değer alsaydı, peygamberler ile bazı büyük mütefekkirler, hâlâ hem de pek çok günümüz filozof ve düşünce adamından daha çok itibar görüyor olmazdı. Eğer eşcinselliğe karşı çıkmak orta çağ kafalılık ise eşcinselliği kabul edilebilir görmek de ilkel çağ kafalılık olur. Çünkü eşcinsellik bir hayat tarzı olarak en fazla Sodom ve Gomore toplumunda kabul görmüştü ki; 4000 yıl önceydi.
Ali Bulaç'ın eşcinselliğe yaklaşımı ve onu şiddetle bir arada zikretmesi 'bilim dışı'ymış da. Öyle miymiş bakalım:
Ünlü İngiliz psikoanalist Edward Glower (1888-1972), Freud or Jung adlı eserinde şöyle yazar: Jung'a göre, çocukluğun ilk safhalarında tatmin olmuş tip dışadönük, tatmin olmamış tip içedönük olur. Eşcinsel karakter, heteroseksüelden daha az dışadönük, (yani daha az tatmin olmuş karakter)dir. Saldırganlığını gizleyen içedönük karakter kendini savunma noktasında öyle şiddetli bir dışadönük saldırganlık ortaya koyabilir ki, nesnelerle olan bütün bağlarını parçalar.
ABD Indiana eski milletvekillerinden, müellif, 8 yıl USA Today'de köşe yazarlığı yapmış olan Don Boys, eşcinsellerin nakletmekten haya duyduğum tatmin yollarını istatistikî rakamlarla veriyor ve onların % 25'inin sadomazoşist veya işkenceci olduğunu kaydettikten sonra şunları aktarıyor: Dr. Charles Socarides, The Overt Homosexual isimli meşhur eserinde, açıktan eşcinselliğin saldırganlık veya bastırılmış saldırganlık tavrı olduğunu belirtir. Psikolog Dr. Frank du Mas, kurbanlarına da işkence uygulayan kitle katliamcılarının çoğunun eşcinsel olduğunu ifade eder. ABD'de en çok cinayet işleyen 6 seri katil eşcinseldi ve kurbanlarına işkence yapmış, azalarını kesmiş, hattâ etlerinden yemişlerdi.
Felsefeci Bryan Fischer'in verdiği bilgiler ise daha tayin edici karakterde: Faşizm'le eşcinsellik arasında çok yakın münasebet vardır. İngiliz solcu eşcinsel gazeteci Johann Hari, Avrupa faşist hareketlerinin liderlerinin çoğunun eşcinsel olduğunu yazmıştır. Nazizm'in babası Ernst Rohm, bunlardandı. Rohm, eşcinsel olmayanların eşcinseller kadar saldırgan ve güç kullanır olamadığını belirtirdi. Tarihçi William Shirer, Hitler'in yakın çevresinin sadece % 10'unun cinsel açıdan normal olduğunu yazar. Nazi kamplarından pek çoğunun idarecileri de eşcinseldi ve erkeklerden 'harem'leri vardı. Bu kamplarda çok sayıda eşcinsel, karşılıklı şiddet yüzünden öldü.
Robert Aldrich, Colonialism and Homosexuality adlı çok önemli eserinde tüyler ürpertici bilgiler verir. Sadece bir kırıntı: 1930'da Cezayir'i işgal eden Fransız askerlerinde erkek çocuklara tecavüz ürkütücü boyutlardaydı. Gerard Zwang, 'Fransız lejyonları, komutanları ve erleriyle genellikle eşcinsellerden oluşuyordu.' der. Bunlar arasında eşcinsellikte sınır tanımama, maşukları kendilerine yüz vermeyince intiharlar, sıradan hadiselerdi. Kaptan Bouis, askerlerine işkence yapıyor, mallarını çalıyor, üzerlerinde kendini tatmin ediyordu.
Cezayir'i zapteden generallerden Lamorociere, 'Afrika'da hepimiz erkek çocuk kullanıcıydık. Çin-Hindistan, Madagaskar bölgelerinde görev yapanlar da eşcinseldi.' der. Aldatma, hırsızlık, 'eş ayarlama', sarhoşluk, çetecilik çok yaygındı. Tunus çölünde 6.000 askerin böyle olduğu tesbit edilmişti. 1911'de çok söylenen bir şarkı erkeklere cinsel işkenceyi tahrik ediyordu. Tatahouine'de askerlere sivil genelevlere gitme izni verilmesine rağmen, onlar erkek hapishanelerine gitmeyi tercih ediyorlardı. Artık çoğu saralıydı, zihnî dejenerasyon ve histeri içindeydi. Cinsel tatminlerinde sınır tanımıyor ve şiddet uyguluyorlardı.
ABD Genelkurmay Başkanı (orta çağ kafalı) Peter Pace'in eşcinselliği ahlâksızlık olarak nitelediğini ve 1994'ten bu yana 11.000 askerin eşcinsel oldukları için ordudan atıldıklarını da belirtiverelim.
Bu Yayına Yorum Yapın