'Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete râm ol!' 02.02.2009 Ali Ünal
Özel bir okulda birlikte çalıştığımız ve artık merhum bir müdür beyimize haksız bir davranışım sebebiyle aynı gün korkunç sıkıntı çektim. İçim, beni akşam müdür beye telefon açıp özür dilemeye zorladı.
Müdür beyimiz, telefonda şöyle konuştu: 'Ben de dua ediyordum: Ya Rabbi, bu arkadaş böyle bir şey yapmazdı. Bu hatasından dolayı benden özür dilesin Allah'ım!' Mazlum konumdaki bir insanın duası anında kabul olmuştu.
Evet biz, âdeta Allah yok gibi, O'nun adaleti, haklıya yardımı yok gibi düşünüp davransak bile, sonunda her zaman kazanan hak, adalet, merhamet ve ahlâktır. Bundandır ki, tarihi değiştirip yörüngesine oturtan bütün peygamberî ve o çizgideki hareketler hep birer kişiyle başlamış ama neticede Allah'ın yardımıyla zafere ulaşmıştır. Kur'an-ı Kerim de öyle ferman eder: Siz doğru yolda olduğunuz sürece, sapanlar size hiçbir zarar veremeyecektir (5:105); Siz o Peygamber'e yardım etmezseniz, bilin ki Allah, O'na yardım etmiştir: Küfredenler O'nu Mekke'den çıkarıp da, O mağarada sadece iki kişiden biri iken, arkadaşına 'Üzülme! Allah bizimledir!' diyordu (9:40); Eğer yüz çevirecek olurlarsa de ki: 'Allah bana yeter! O'ndan başka ilâh yoktur. Ben O'na güvenip dayandım ve O, Büyük Arş'ın Rabbi (bütün kâinatın mutlak hakimi, mutlak sultanı)dır.' (9:129)
Şu âyetlerin tecellilerini, hakkın, adalet ve ahlâkın üstün olduğunu hep görmüyor muyuz? Son senelerde kaç darbe teşebbüsü atlatıldığını artık biliyoruz. Yine, Cumhurbaşkanlığı ve 2007 Temmuz seçimlerinden önce ortaya konan 367 rezaletinin, 27 Nisan gece muhtıralarının, düzenlenen mitinglerin âkıbetini ve nasıl ters teptiğini de biliyoruz. 1 Mart tezkeresinin Meclis'te reddedilmesinin de, zalimle birlikte olmayı reddetme manâsı taşıdığı için, ABD'nin gazabına, içimizdeki ABD ve İsrail muhipleri korosunun 'ABD ve İsrail bizi cezalandırır!' çığırtkanlıklarına rağmen Türkiye'nin lehine geliştiğini de biliyoruz. Sayın Başbakanımız'ın Davos'ta ortaya koyduğu ve bir asırdır, belki üç asırdır özlemini duyduğumuz ve mevcut şartlarda dünyada başka kimsenin sergileyemeyeceği muhteşem tavır da, hak, adalet ve merhametten kaynaklandığı için inşallah neticede yine lehimize olacaktır.
Bu, inşallah bir dönemin sonu, yeni bir dönemin başlangıcıdır. Hak, mazlumun yanında durma, adalet, merhamet ve ahlâk karşısında, 1982'de Beyrut'ta 7000 Filistin savaşçısına, 2006'da 1000 küsur kişilik Hizbullah savaşçısına yenilen ve en son Gazze vahşetinin ardından karada hiçbir şey yapamayacağını görerek yüzgeri olan İsrail'in gücünün, onun arkasındaki ve Vietnam'da, Somali'de, Sünnî direniş sebebiyle Irak'ta kaybeden, Afganistan'da da kayıp çizgisinde sürüklenen ABD'nin gücünün hiçbir şey ifade etmeyeceği ortaya çıkmıştır. Bütün dünyada sermaye, medya, finans çevreleri, bir yanda güya liberal-demokrat etiketli akımlar, diğer yanda Ergenekon tipi yapılanmaların desteğine rağmen Siyonizm ve İsrail efsanesinin aslında bir propaganda makinesinden ibaret olduğu ortaya çıkmıştır. Davos'ta ilk yarım saat 'Erdoğan bitti! Türkiye rezil oldu!' çığlıkları atan yaşlı monşerleri, İsrail yönetiminden daha siyonist yazarları, yorumcuları, akademisyenleri yarım saat içinde Allah'ın nasıl tersyüz ediverdiğini gördük.
Hak, adalet, merhamet ve ahlâk çizgisinde yürüdükçe Allah, bütün dünya düşman da olsa onların kalblerine korku salar (3:151) ve yaktıkları harp ve fitne ateşlerini söndürüverir. (5:64) Bu arada, Türk Kurtuluş Savaşı'nda Ankara hükümetinin elbette ordusu, millî-milis kuvvetleri de varken ve bunların destanını söylerken, diğer yandan Hamas'ın ordusunun da bulunmasına karşı çıkan, hâlâ İsrail'in terörle mücadele ettiğini yazıp konuşan Müslüman sözcülere ve kalemlere de Allah hak ve adalet duygusu versin. Peres'in 'I am sorry!' sözünün özür manâsına gelmediğini iddia eden İngilizce bilgiçlerine de, 'Kasıtlı cahile söz anlatmak, yüz deveye hendek atlatmaktan zordur!' derim. Başbakan'a Darfur, DTP hatırlatmasında bulunanlar da önce gerçekleri öğrensinler.
ZAMAN
Müdür beyimiz, telefonda şöyle konuştu: 'Ben de dua ediyordum: Ya Rabbi, bu arkadaş böyle bir şey yapmazdı. Bu hatasından dolayı benden özür dilesin Allah'ım!' Mazlum konumdaki bir insanın duası anında kabul olmuştu.
Evet biz, âdeta Allah yok gibi, O'nun adaleti, haklıya yardımı yok gibi düşünüp davransak bile, sonunda her zaman kazanan hak, adalet, merhamet ve ahlâktır. Bundandır ki, tarihi değiştirip yörüngesine oturtan bütün peygamberî ve o çizgideki hareketler hep birer kişiyle başlamış ama neticede Allah'ın yardımıyla zafere ulaşmıştır. Kur'an-ı Kerim de öyle ferman eder: Siz doğru yolda olduğunuz sürece, sapanlar size hiçbir zarar veremeyecektir (5:105); Siz o Peygamber'e yardım etmezseniz, bilin ki Allah, O'na yardım etmiştir: Küfredenler O'nu Mekke'den çıkarıp da, O mağarada sadece iki kişiden biri iken, arkadaşına 'Üzülme! Allah bizimledir!' diyordu (9:40); Eğer yüz çevirecek olurlarsa de ki: 'Allah bana yeter! O'ndan başka ilâh yoktur. Ben O'na güvenip dayandım ve O, Büyük Arş'ın Rabbi (bütün kâinatın mutlak hakimi, mutlak sultanı)dır.' (9:129)
Şu âyetlerin tecellilerini, hakkın, adalet ve ahlâkın üstün olduğunu hep görmüyor muyuz? Son senelerde kaç darbe teşebbüsü atlatıldığını artık biliyoruz. Yine, Cumhurbaşkanlığı ve 2007 Temmuz seçimlerinden önce ortaya konan 367 rezaletinin, 27 Nisan gece muhtıralarının, düzenlenen mitinglerin âkıbetini ve nasıl ters teptiğini de biliyoruz. 1 Mart tezkeresinin Meclis'te reddedilmesinin de, zalimle birlikte olmayı reddetme manâsı taşıdığı için, ABD'nin gazabına, içimizdeki ABD ve İsrail muhipleri korosunun 'ABD ve İsrail bizi cezalandırır!' çığırtkanlıklarına rağmen Türkiye'nin lehine geliştiğini de biliyoruz. Sayın Başbakanımız'ın Davos'ta ortaya koyduğu ve bir asırdır, belki üç asırdır özlemini duyduğumuz ve mevcut şartlarda dünyada başka kimsenin sergileyemeyeceği muhteşem tavır da, hak, adalet ve merhametten kaynaklandığı için inşallah neticede yine lehimize olacaktır.
Bu, inşallah bir dönemin sonu, yeni bir dönemin başlangıcıdır. Hak, mazlumun yanında durma, adalet, merhamet ve ahlâk karşısında, 1982'de Beyrut'ta 7000 Filistin savaşçısına, 2006'da 1000 küsur kişilik Hizbullah savaşçısına yenilen ve en son Gazze vahşetinin ardından karada hiçbir şey yapamayacağını görerek yüzgeri olan İsrail'in gücünün, onun arkasındaki ve Vietnam'da, Somali'de, Sünnî direniş sebebiyle Irak'ta kaybeden, Afganistan'da da kayıp çizgisinde sürüklenen ABD'nin gücünün hiçbir şey ifade etmeyeceği ortaya çıkmıştır. Bütün dünyada sermaye, medya, finans çevreleri, bir yanda güya liberal-demokrat etiketli akımlar, diğer yanda Ergenekon tipi yapılanmaların desteğine rağmen Siyonizm ve İsrail efsanesinin aslında bir propaganda makinesinden ibaret olduğu ortaya çıkmıştır. Davos'ta ilk yarım saat 'Erdoğan bitti! Türkiye rezil oldu!' çığlıkları atan yaşlı monşerleri, İsrail yönetiminden daha siyonist yazarları, yorumcuları, akademisyenleri yarım saat içinde Allah'ın nasıl tersyüz ediverdiğini gördük.
Hak, adalet, merhamet ve ahlâk çizgisinde yürüdükçe Allah, bütün dünya düşman da olsa onların kalblerine korku salar (3:151) ve yaktıkları harp ve fitne ateşlerini söndürüverir. (5:64) Bu arada, Türk Kurtuluş Savaşı'nda Ankara hükümetinin elbette ordusu, millî-milis kuvvetleri de varken ve bunların destanını söylerken, diğer yandan Hamas'ın ordusunun da bulunmasına karşı çıkan, hâlâ İsrail'in terörle mücadele ettiğini yazıp konuşan Müslüman sözcülere ve kalemlere de Allah hak ve adalet duygusu versin. Peres'in 'I am sorry!' sözünün özür manâsına gelmediğini iddia eden İngilizce bilgiçlerine de, 'Kasıtlı cahile söz anlatmak, yüz deveye hendek atlatmaktan zordur!' derim. Başbakan'a Darfur, DTP hatırlatmasında bulunanlar da önce gerçekleri öğrensinler.
ZAMAN
Bu Yayına Yorum Yapın