Türkiye nüfus ve demografi dağılımına uygun bir şekilde yapılmaya çalışılmış 'Türkiye sosyal -siyasal eğilimler araştırması' sonuçlarını gözden geçirmeye çalışalım.


Kadir Has üniversitesi Türkiye sosyal -siyasal eğilimler araştırması 31 Ocak 2018 tarihinde yayımlandı. Türkiye nüfus ve demografi dağılımına uygun bir şekilde yapılmaya çalışılmış anket-araştırmanın sonuçlarını gözden geçirmeye çalışalım.
Ankete katılanların 2015 seçimlerinde oy verilen parti açısından incelenmesinde HDP'nin %4 oranında kalması diğer partilerin temsiiyet oranına yakın oranlarına karşılık, %50 den fazla bir düşüşü gösteriyor ki bu araştırma adına negatif bir puan.
Kendini dindar muhazakar sayanların oyu 2016'dan 2017'ye  %44'ten %47'ye ilerlemiş, milliyetçi saymada da %3 artış var. Bu durum klasik trende uygun, siyasetin dindar milliyetçi koalisyonuna niye yöneldiğine dair bir sonuç olmuş. Kendini Türk olarak tanımlama 2016'dan 2017'ye artış göstermiş.%83.4'ten , %89.9'a yükselmiş. Kendini Kürt olarak tanımlayanlar ise %11.1'den %6.2'ye gerilemiş. Bu oranlar hakim siyasi trendlere uyma çabası olarak okunabilir. Kürt kimliğini önemseyenler için dikkat çekici, kimlik alarmı verdiren uyarıcı bir oran.
Türkiye'nin en önemli sorunu sıralamasında terör %35'ten %29'a gerilemiş. FETÖ'nün sorun görülmesinde de gerileme var. Bu da her ne kadar iktidar tarafından canlı tutulmaya çalışılsa da toplumun zihninde "FETÖ tehlikesi" imajında gerileme olduğunu gösteriyor. Ekonomi, işsizlik yine yüksek oranlarda sorun görülürken hak ve özgürlüklerin azalmasının bir sorun olarak görülmesi maalesef yerlerde sürünüyor. Bu denli inanılmaz hukuksuzlukların, vicdansızlıkların yaşandığı bir ülkede bu oran 2016'da %4.8 iken 2017'de %3.9'a gerilemiş. Demokratik standartları yüksek olan bir ülkede bu yönetim, yargı uygulamalarının olması bu orana tavan yaptırmalıydı. Bu sonuçlar toplumdaki demokratik bilincin ne denli zayıf olduğu ve bu konuda ne kadar gayret sarf edilmesi gerektiğini gösteriyor.
"Türkiye'nin Gündemdeki En Önemli Sorun" sorusu Türkler arasında %31 ile terör iken Kürtler arasında %33 ile işsizlik olmuş. Anlaşılan bu oran Kürtlerin yaşadığı bölgelerdeki çözüm süreci sonrası yitirdiği kimlik hakkı meselesinden sonra ekonomik depremi de yansıtıyor. Hak ve özgürlüklerin kısıtlanma konusunun Türklere göre daha yukarıda %14.5 civarlarında olması beklenir bir oran ama Kürtler arasında da hak gaspı konusunun ancak %10 lar civarında olması açısından düşündürücü. Bu sorunun cevabında Türkler ve Kürtler arasında açılan ara toplumdaki empati eksikliğini gösteren bir oran. 
2017 Tayyip Erdoğan'ın 2016'ya göre toplumda başarılı bulma oranının %8 civarında arrığı bir yıl olmuş. "Türkiye'de bir siyasal kutuplaşma olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusuna HDP VE CHP seçmani %70'i aşan oranlarda evet derken, Ak Parti seçmeniyse bu soruya %40 evet demiş. İlginç bir şekilde Ak Partililer toplumdaki kutuplaşmayı görmezden gelmiş. Bunun nedeninin ne derece Ak Parti politikalarındaki yoğun kutuplaştırma gayreti olduğunu bilemiyoruz. Anlaşılan seçmenler oy verdikleri partinin yaptığı yanlışı görmeme eğilimindedir. Türkiye'de dindar-laik kutuplaşması olduğunu düşünenlerin 2016'ya göre %4.4 artarak 52'ye ilerlemesi aslında Ak partililer açısından Ak Parti yöneticilerinin istediği bir doğrultudaysa muhalifler için iktidara yönelik bir korkuyu gösteriyor.
"Sizce Türkiye'de bir siyasi boşluk var mı? " sorusuna muhalefet parti seçmenlerinin %70'lere varan oranda evet demesine rağmen Ak Parti seçmeninin % 24.9 da kalması AK Partililerin ancak bu oranda partileri hakkında kafalarında bir soru işareti olduğunu gösteriyor. Bu oran da azımsanacak bir oran değildir. Ciddi bir alternatif karşısında bu oranın Ak Parti'den uzaklaşabileceğinin sinyalidir.
" Türkiye'de yargının siyasallaştığını düşünüyor musunuz?" sorusuna Ak Parti seçmeninin verdiği %33 oranın yanısıra CHP ve HDP seçmaninin %80 oranlardaki cevabı değerlendirmelerin tarafgirlik basklısından uzak yapılamadığı görüntüsü açısından Ak parti seçmeni için önemli bir negatif puanı gösteriyor. Türkiye'nin yargı bağımsızlığı alanında yaşadığı dehşet verici örneklerinin yanı sıra ciddi uluslararası hukukun üstünlüğü endekslerinde son sıralara yuvarlanması ortadayken Ak Parti seçmeninin bu konuda CHP ve HDP'ye göre gözünü kapama anlamına gelen oranları dikat çekicidir. Bilindiği gibi en son veri hukukun üstünlüğü alanında büyük bir gerilemeyle 113 ülke arasında 101. ülkeye gerilememizdi.
"Son dönemde bazı belediye başkanlarının görevden ayrılmaya zorlanmalarını onaylıyor musunuz?" sorusuna Ak Parti seçmeninin verdiği %67 oranındaki olumlu cevaba rağmen HDP seçmeninin verdiği %87 oranındaki olumsuz cevap hak konusundaki bakış açılarındaki uçurumu göstermekte, haktan ziyade taraftarlık kriterlerine göre bakış açıları oluşturulduğunu düşündürmektedir.
'Kürtlerle Türkler birbirine bağlayan bağ nedir' sorusuna verilen cevap yine dinin en yüksek oran olmayı koruduğunu gösteriyor. Bu da aslında muktedirler için bir sinyal olmalı. Tüm Kürt ayrımcılık politikalarına rağmen dinin bağlayıcı rolüne güvenmenin bu ülkede daha uzun süre tutmayacağını göstermektedir. Zira siyasi bir sorun olan ayrımcılığın din gibi manevi bir tutkalla sağlanmaya çalışılmasının ömrü uzun değildir. Ayrıca 2017'de iyice azalan yeniden çözüm süreci isteği (%23.2) sorunların askeri yöntemlerle çözülebileceği klasik fikrinin canlanması adına kara bir bulutun semaları kapladığını göstermektedir.
Konuya bir sonraki makalemde devam edeceğim inşaallah. Bazı önemli sosyolojik verileri içermesi açısından araştırma üzerinde durmanın faydası büyüktür.