Şüpheler, tesbitler, sorular | 06.10.2008 | Ali Ünal
Bazı emekli askerleri dinliyoruz. İçlerinde, terör konusunda belki en önemli hatası inisiyatif alamama ve kesin bir irade ortaya koyamama olan siyaseti suçlayanlar da var, emekli albay Mithat Işık gibi 'PKK, 200 kişinin bulunduğu bir karakola bundan daha çok sayıda teröristle ve güpegündüz baskın yapabiliyor ve 23 zayiatla geri dönüyorsa, bundan çıkarmamız gereken dersler olmalı!' diyenleri de var.
Erdal Sarızeybek, 'Siz Kuzey Irak sınırının 5 km içindeki Basyan'da, Hakurk'ta kümelenmiş teröristi seyrederseniz, maalesef o da gelip seni vurur. Teröristler ağaçlar arasından katırlarla silahları taşıyor ve sonra yılan gibi kıvrılıp sızabiliyorlar. Hükümetin artık terörle ilgili gerçekten etkili mücadele kararları alması gerekmektedir.' diyor. Okuyucular, buna yorum yazıyorlar: 'Katırlar da mı yılan gibi kıvrılabiliyor? Aktütün'de neden yer altında betondan sığınaklar yapılmıyor?' Asker, kendisine tanınan yetki ile Kuzey Irak'ta bir yıldır operasyon yapabiliyor, Kandil dahi bombalanıyor. Aktütün Karakolu'nu güçlendirmek ve betondan yer altı sığınağı yapmak gibi, sınırdan 5 km içerideki Basyan ve Hakurk kamplarını 'BBG evi gibi' gözetleyip vurma görevi de hükümete mi ait?
Aktütün Karakolu'na ilk baskın 13 Eylül 1992 günü 400-500 kişilik bir grupla yapılıyor, 22 şehit veriyoruz ve teröristler 87 ceset bırakıp gidiyorlar. 16 yıl sonraki şu son baskında ise 16 şehit veriyoruz ve 23 terörist etkisiz hale getiriliyor. Bu, terörle 16 yıllık mücadele adına ne manâya geliyor?
Şehit olan er Ramazan Yeşil, ailesiyle telefon konuşmasında 'Son bir haftada 3 defa baskına uğradık.' diyor...
PKK terörüyle 30 yıla yaklaşan mücadeleye rağmen çözümü hâlâ meselenin üzerine şiddetle gidilmesinde görenler var. Oysa Öcalan bile şöyle diyordu: 'Biz askerî bir eylem yapıyoruz ve bu, bize alan açıyor. Yüzlerce kişiyi kazandırıyor. Fakat Türkiye'nin özel timleri bir şehri komple Türkiye'ye karşı çıkarıyor. Yolladılar vurucu timleri Cizre'ye... Cizre'yi biz 50 yıl uğraşsaydık, bu kadar yanımıza çekemezdik. Ordunun, yani zorun Türk siyasîleri tarafından ölçüsüz kullanılması, halkın akın halinde PKK'ya taraftar olmasına yol açtı.' (Akrebin Kıskacında Güneydoğu, 169-170)
Mustafa Kaplan soruyor: '12 Eylül ihtilâlinden sonra bütün Kürt örgütleri söndürüldü. 80 öncesinde PKK da vardı. Peki, PKK niye söndürülemedi?' (M. Sever, Kürt Sorunu)
Uğur Mumcu'nun öldürülmeden önceki son yazısı, MOSSAD ve CIA-Mustafa Barzani ilişkileri ve CIA ile MOSSAD'ın Kürtlere yaptıkları yardımlarla ilgiliydi. Hasan Köni, isim telaffuz etmeden, 'Dikkatlerin ve düşmanlığın Kürtler üzerine çekilmesiyle bölgemizdeki bir ülkenin güvenliği mi sağlanmak isteniyor?' diye sordu. Bu sorular, yetkililerin kafasında ne kadar var?
Orgeneral Eşref Bitlis ile Hulûsi Aydın'ın niçin ve kimler tarafından öldürüldüğü neden hâlâ meçhul?
Öcalan hakkında yakalanıncaya kadar onca yıl neden resmî arama emri, tutuklama kararı çıkarılmadı; yardımcı olması için İnterpol'e de başvurulmadı; Öcalan, gıyabında da olsa mahkeme edilip cezalandırılmadı ve en önemlisi neden vatandaşlıktan çıkarılmadı?
Güneydoğu'da PKK'ya karşı en güzel mücadeleyi veren Özel Tim, neden zamanla geri çekilip pasifize edildi? Bununla 1991'de ANAP'ta yapılan iç operasyonun münasebeti var mıydı?
Aktütün baskını, Altınova hadiselerinin hemen arkasından geldi. Gündemde tezkere var. ABD başkanlık seçimlerinde neo-conların dünyada önemli bir hadiseye, çatışmaya ihtiyacı olduğu bazılarınca ifade ediliyor. Anayasa Mahkemesi'nde DTP davası görüşülüyor. Hükümet, Özal'dan bu yana ihmal edilen Orta Asya ile yeniden ilgi kurma teşebbüsünde. Eser Karakaş, dün Star'daki yazısında Bolu Express gazetesinde çıkan tüyler ürpertici bir yazıya ve bu yazı hakkında savcılığın takipsizlik kararı vermesine temas ediyordu. Güneydoğu ile ilgili terörün zeminini kurutacak resmî-gayrı resmî açılımlar devrede. Ergenekon davası başlama arefesinde. Ve böyle bir zamanda Aktütün'deki fecî hadise. Her şeyden önce, PKK terörünün gerçekte ne olduğu tam bir aydınlatmaya muhtaç değil mi?
ZAMAN
Erdal Sarızeybek, 'Siz Kuzey Irak sınırının 5 km içindeki Basyan'da, Hakurk'ta kümelenmiş teröristi seyrederseniz, maalesef o da gelip seni vurur. Teröristler ağaçlar arasından katırlarla silahları taşıyor ve sonra yılan gibi kıvrılıp sızabiliyorlar. Hükümetin artık terörle ilgili gerçekten etkili mücadele kararları alması gerekmektedir.' diyor. Okuyucular, buna yorum yazıyorlar: 'Katırlar da mı yılan gibi kıvrılabiliyor? Aktütün'de neden yer altında betondan sığınaklar yapılmıyor?' Asker, kendisine tanınan yetki ile Kuzey Irak'ta bir yıldır operasyon yapabiliyor, Kandil dahi bombalanıyor. Aktütün Karakolu'nu güçlendirmek ve betondan yer altı sığınağı yapmak gibi, sınırdan 5 km içerideki Basyan ve Hakurk kamplarını 'BBG evi gibi' gözetleyip vurma görevi de hükümete mi ait?
Aktütün Karakolu'na ilk baskın 13 Eylül 1992 günü 400-500 kişilik bir grupla yapılıyor, 22 şehit veriyoruz ve teröristler 87 ceset bırakıp gidiyorlar. 16 yıl sonraki şu son baskında ise 16 şehit veriyoruz ve 23 terörist etkisiz hale getiriliyor. Bu, terörle 16 yıllık mücadele adına ne manâya geliyor?
Şehit olan er Ramazan Yeşil, ailesiyle telefon konuşmasında 'Son bir haftada 3 defa baskına uğradık.' diyor...
PKK terörüyle 30 yıla yaklaşan mücadeleye rağmen çözümü hâlâ meselenin üzerine şiddetle gidilmesinde görenler var. Oysa Öcalan bile şöyle diyordu: 'Biz askerî bir eylem yapıyoruz ve bu, bize alan açıyor. Yüzlerce kişiyi kazandırıyor. Fakat Türkiye'nin özel timleri bir şehri komple Türkiye'ye karşı çıkarıyor. Yolladılar vurucu timleri Cizre'ye... Cizre'yi biz 50 yıl uğraşsaydık, bu kadar yanımıza çekemezdik. Ordunun, yani zorun Türk siyasîleri tarafından ölçüsüz kullanılması, halkın akın halinde PKK'ya taraftar olmasına yol açtı.' (Akrebin Kıskacında Güneydoğu, 169-170)
Mustafa Kaplan soruyor: '12 Eylül ihtilâlinden sonra bütün Kürt örgütleri söndürüldü. 80 öncesinde PKK da vardı. Peki, PKK niye söndürülemedi?' (M. Sever, Kürt Sorunu)
Uğur Mumcu'nun öldürülmeden önceki son yazısı, MOSSAD ve CIA-Mustafa Barzani ilişkileri ve CIA ile MOSSAD'ın Kürtlere yaptıkları yardımlarla ilgiliydi. Hasan Köni, isim telaffuz etmeden, 'Dikkatlerin ve düşmanlığın Kürtler üzerine çekilmesiyle bölgemizdeki bir ülkenin güvenliği mi sağlanmak isteniyor?' diye sordu. Bu sorular, yetkililerin kafasında ne kadar var?
Orgeneral Eşref Bitlis ile Hulûsi Aydın'ın niçin ve kimler tarafından öldürüldüğü neden hâlâ meçhul?
Öcalan hakkında yakalanıncaya kadar onca yıl neden resmî arama emri, tutuklama kararı çıkarılmadı; yardımcı olması için İnterpol'e de başvurulmadı; Öcalan, gıyabında da olsa mahkeme edilip cezalandırılmadı ve en önemlisi neden vatandaşlıktan çıkarılmadı?
Güneydoğu'da PKK'ya karşı en güzel mücadeleyi veren Özel Tim, neden zamanla geri çekilip pasifize edildi? Bununla 1991'de ANAP'ta yapılan iç operasyonun münasebeti var mıydı?
Aktütün baskını, Altınova hadiselerinin hemen arkasından geldi. Gündemde tezkere var. ABD başkanlık seçimlerinde neo-conların dünyada önemli bir hadiseye, çatışmaya ihtiyacı olduğu bazılarınca ifade ediliyor. Anayasa Mahkemesi'nde DTP davası görüşülüyor. Hükümet, Özal'dan bu yana ihmal edilen Orta Asya ile yeniden ilgi kurma teşebbüsünde. Eser Karakaş, dün Star'daki yazısında Bolu Express gazetesinde çıkan tüyler ürpertici bir yazıya ve bu yazı hakkında savcılığın takipsizlik kararı vermesine temas ediyordu. Güneydoğu ile ilgili terörün zeminini kurutacak resmî-gayrı resmî açılımlar devrede. Ergenekon davası başlama arefesinde. Ve böyle bir zamanda Aktütün'deki fecî hadise. Her şeyden önce, PKK terörünün gerçekte ne olduğu tam bir aydınlatmaya muhtaç değil mi?
ZAMAN
Bu Yayına Yorum Yapın