Şeytan Tüyü! | Kadir Gürcan



Eski Cumhurbaşkanı’nın tekrar siyasi arenaya dönmesi söylentileri beklendiği şekilde neticelendi. Sürpriz, mücizevi bir manevra kuruntu ve bekleyişi çabuk söndü. Malzeme bu. Türk Siyaseti, mevcut iktidarın verdiği ağır tahribat ile yeni bir doğum yapma kabiliyetini bütünüyle yitirdi. 24 Haziran seçimlerinden sonra nur topu gibi bir demokrasimiz olmayacak!

Devlet kadrolarını meşgul edip, kanuni yetkilerle donanımlı olduğu günlerde beceriksizlik ve iş bilmezlik sembolü haline gelen siyasi tiplerin, emeklilikten sonra sürpriz yapabilecekleri ihtimaline hiç prim vermedim. Gelecek vadeden adam yürüyüşünden belli olur derler ya, aynen öyle. Bir önceki Cumhurbaşkanı’nın zihinlerde iz bırakan bir başarısı yok. Parlamadan söndü. Milletin hüsnü zannı ya da iyi niyeti, karaktere yerleşen ürkeklik ve pısırıklığı değiştirmeye yetmiyor. Bu işler ite-kaka olmuyor, canım. Adamın biraz içinden gelmesi lazım. Gönülsüz yapılan aş, ya mide ağrıtır ya da baş.

Hazret’in, kameraların karşısına geçip, iki kelimeden oluşan “Aday değilim!” diyecek netlikte, cesaret ifade eden bir duruşu bile yok. Görev süresinin dolmasından sonra günlük-sıcak siyasete dair kendisi ile alakalı açıklamaları ya basın sözcüsü (Emekli olduktan sonra hala böyle bir kadro neden verilir, onu da anlamak zor!), ya emekli koruma görevlisi ya da eski First Lady yapıyordu. “Ağır davran, delikanlı sansınlar!” devlet adamlığı ciddiyeti olabilir, kim bilir? Ha, bir de, eski arkadaşlığının hatırına, Hazret hakkında konuşmayı vazife bilen, geçtiğimiz sürecin en çok kan kaybeden yazarını unutmayalım. İsmini anmaya bile değmez. Onun hakkında bir yazar “O, mesleki açıdan intihar etti!” demişti. Doğru söylemiş!

Siyaset, öyle ya da böyle, siyasi aktörlerde bir şeytan tüyü arıyor. O olmayınca, seçmen üzerindeki geçici tesirin buharlaşması an meselesi. Bu sadece bizde değil. 2016 seçimlerinde Trump’a Başkanlığı kaptıran Hillary Clinton’ın en büyük problemi kendisini bir türlü sevimli gösterememesiymiş. “Sevimsizlik”, Hillary’nin yüzüne silinmez bir makyaj gibi yapışmış. 

Aynı şekilde, Cumhuriyetçi adaylardan olan Ted Cruz için, “Senatoda, herkesin gözü önünde birisi çıkıp Ted’i öldürse, bir kişi bile hakkında görgü şahitliği yapmaz!” denecek kadar kötü ve sevimsiz bir imaj bırakmış. Halbuki ön elemelerde Cumhuriyetçiler için en kuvvetli başkan adaylarından birisi kabul ediliyordu. Halen, New Jersey Valisi olan Chris Cristie’nin de durumu farklı değil. Trump lehine seçimlerden feragat etse de, hem Trump ailesi hem de Beyaz Saray sakinlerinde nefret uyandırmış, “Chris’i kimse sevmez ki!” diye konuşuyorlar.

Eski Cumhurbaşkanı’nın, “İşi sağlama alan, garantici ve riskleri sevmeyen!” özelliği herkesin malumu. Aday olmamasının en büyük sebebi, kucağında bulduğu ilk Cumhurbaşkanlığı gibi bunun da aynı olması gerektiğinde ısrar etmesiymiş. Peki, ortaya koyduğu Cumhuriyet tarihinin en kötü Cumhur Reisliği performansını tekrar etmeyeceğini kim garanti edecek? 2007’deki siyasi aktörlerle, önümüzdeki seçimlerde boy gösterecek siyasi aktörler aynı. Geçtiğimiz on küsur senede bir arpa boyu yol alamayan siyasiler hakkında kanaatlerimizi değiştirmek için, yeterince vakit yok. “Yürü Abdullah!” emrine boyun eğen siyasi yüzleri yeniden keşfetmeye gerek var mı? 

Türkiye’de oluşan baskı ve despot idarenin bir türlü ismini koyamayıp, felaketin sağında solunda dolaşarak siyaset yapmaya çalışan döküntü, siyasi kadroların inandırıcı olmaları mümkün değil. Ülkenin önceliklerini, içine düştüğü felaketi, devrile devrile gelen ekonomik krizi anlayamayan kalitesiz ve kalifiyesiz siyasilerin seçimlere yetişebilecek kadar nefesleri olduğuna bile kani değiliz. 

Bunların nasıl olup da siyaset yapmaya ikna edildiklerini de bir türlü çözemiyoruz ya! Hani şu bütün milletvekillerinin kendilerini pazarlarken söyledikleri “Aslında benim aklımda siyaset yapmak falan yoktu. Arkadaşlar ‘Ülkenin size ihtiyacı var.’ ısrarlarına dayanamadım!” yapmacık tevazularından bahsediyoruz.

İki aydan az bir süre kalan seçimler için hala kendi sahasında top çevirip zaman israf etmekle siyaset yaptığını zanneden derme-çatma muhalefet, ortak bir aday bile bulamadı. Meğer her biri kendilerinin aday gösterilmesini bekliyormuş. Malum “Memleketin bunlar gibilerine ihtiyacı var (!)”

24 Haziran seçimleri, bir türlü ismini koyamadığımız “Beceriksiz, pısırık, mıymıntı ve kendini pazarlayan...” siyasi aktörler için yeni bir sürpriz barındırmıyor.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.