‘Alo Fatih’: Ne ilk, ne de ‘SON BASKI’ #SelahattinSevi

Ciner Grubu'nun iddialı gazetesi Habertürk son baskıyı yaptı bugün...Kurucu Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı yıllarca köşesinde 'Ne zaman adam oluruz' diye sormuştu. Cevap: Baskılara boyun eğmediğimiz, birlikte direndiğimiz zaman..."

Lila zemin üzerine sarı renkli ve köşeli 8 rakamının olduğu fon önünde konuşuyordu Fatih Altaylı. Kelimeleri her zaman olduğu gibi peş peşe, bazılarını yutarak sıralıyordu. Koyu kahverengi pantolon ve ayakkabısını tamamlayan küçük gri kareli ceket ve içindeki mavi gömlekle her zaman olduğu gibi şıktı. Karşısındaki 500 gazetecilik ve tasarım öğrencisi, en başta sormak istedikleri ‘can alıcı soru’yu sona bırakarak dinliyordu.
Zaman Gazetesi’nin bugün tek delil olmadan ‘ağırlaştırılmış müebbetle’ yargılanan efsane görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı’nın ‘en güzel rüyası’ +1T Tasarım Günleri’nin sekizincisi için sahnedeydi Altaylı. Gazeteye bitişik Cihan binasının son katındaki İstikbal Salonu’nda, karikatürist Salih Memecan’dan sonra söz alan başarılı genel yayın yönetmeni Habertürk’ün kuruluş sürecini anlatıyordu.
Aykırı kişiliği ile Bab-ı Ali’nin her zaman sivri isimlerinden olan Altaylı, gazeteyi kurmadan önce dünyadaki önemli 1200 gazeteyi incelediklerini söyleyerek başladı söze. Tetkikleri sonunda eski tip gazeteciliğin hatalarını saptayarak ve yeni okuyucu kitlesinin beklentilerini hesaba katarak 5 farklı parçadan oluşan ve her bir ekin ayrı bir gazete gibi olacağı formatta karar kıldıklarını belirtti. Farklı tasarımı, reklam alanları ve ‘Ciner Ebatı’ denilen boyuttaki yeni yayının hak ettiği ilgiyi gördüğünü anlattı 200 binin üzerindeki tirajı da kanıt göstererek.
BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ: HABERTÜRK
Gazete Habertürk sadece basının en iyi muhabirilerini, foto muhabirlerini kadrosuna katmakla kalmamış geniş bir tasarım ve grafik departmanı da oluşturmuştu. İnteraktif uygulamalarla okurlar mobil cihazlardan da gazete atmosferinden kopmadan haber ve bilgi edinebilecekti.
Altaylı, “Bir gazetede okuru yakalayan en önemli şey şekli ve şemalidir. Dünyanın en iyi haberleri de yazılsa bu iyi bir görsellikle yansıtılamadığı zaman karşılığını alamazsınız.” diyordu. Gazetenin kuşe kağıt dış kapakları ve kaliteli iç sayfa kağıtları Habertürk’ü diğer rakiplerinden ayıran ayrıcalıklarıydı. Özellikle spor sayfası tasarımlarını poster stilinde hazırlatıyor, okuyucu isterse gazeteden ayırıp odasına veya iş yerine asabiliyordu sevdiği takımın kadrosunu ve oyuncularını.
Hedef kitleyi anne, baba ve çocuk olarak tarif eden ve aileye hitap ettiklerinin altını çizen Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’ya o can sıkıcı soru geliyordu:
“Habertürk gibi evlere giren, aileye hitap eden bir gazetede nasıl oluyor da, eşi tarafından şiddete uğramış bir kadının sırtında saplı bıçakla çekilen bir fotoğrafı birinci sayfadan kullanılıyordu?”
Biraz önce pop-star edasıyla sahnede öğrencilere ve gençlere gazetecilik dersi veren adam gitmiş, ‘radyo günleri’nden beri bildiğimiz agresif, sinirli Altaylı gelmişti. Oracıkta gençleri bir güzel fırçaladı. Kararı kendisinin verdiğini ve haklı olduğunu yineledi.
Oysa öyle olmadığı ortaya çıktı.
Bütün Türkiye Fatih Altaylı’nın kendi kurduğu ve yayın yönetmeni olduğu gazete ile ilgili bütün kararları kendisinin vermediğini öğrendi.
FATİHEYN YA DA İKİ FATİHLER DÖNEMİ…
Meğer tam da o günlerde, Altaylı’nın yayın yönetmeni olduğu dönemde ‘paralel’ bir yayın yönetmeni daha varmış. Erdoğan’a ve hükümete yakın çevrelerde ‘Fatiheyn’, yani ‘İki Fatih’ dönemi olarak adlandırdıkları sıkıntılı zamanlarda Habertürk televizyonunda ve gazetesinde ikinci Fatih’in dediği olurmuş genellikle. Türkiye kamuoyunun daha sonra ‘Alo Fatih’ olayı olarak bileceği, Fatih Saraç’ın Erdoğan’dan aldığı talimatları harfiyyen uyguladığı bir süreç yaşanıyormuş.
Zaman Gazetesi’ndeki tasarım günlerinden önce vuku bulan, fakat bir yıl sonra ortaya çıkan ‘tape’lerde Erdoğan sadece gazetenin ve televizyonun yayın politikasına değil, ekranda akan alt yazıdan magazin haberlerine kadar her şeye müdahil oluyormuş.
‘BAK BUGÜN GENE GAZETENİN ÖN TARAFI’
Recep Tayyip Erdoğan, Habertürk’ün 12 Mart 2013 tarihli sayısının birinci sayfasında yer alan Galatasaraylı Wesley Sneijder’in eşi Yolanthe Cabau’nun ‘Yenge…’li başlıklı fotoğrafını kastederek Fatih Saraç’a “Bak bugün gene gazetenin ön tarafı” diye tepki gösteriyordu. Saraç da Erdoğan’a, Konuştuğumuz gibi değil mi? Efendim onu Bilal bana hat…hatırlattı ben de kendisine yazdım bu…” diye geveliyor ve ne yanıt vereceğini bilmiyordu.
Sonra ne mi oldu? İyi muhabirleri, usta foto muhabirleri, yetenekli tasarımcıları ve popüler yazarlarıyla Türkçe basının son yıllardaki en başarılı girişimi böylece büyük bir yara aldı. Önce küçük tenkisatlarla kadro seyreltildi. Ardından Fatih Altaylı genel yayın yönetmenliğini bırakarak ‘otomobil ve life style’ yazıları yazmayı kendisi için kabul edilebilir gördü.
Bir dönem Habertürk’ün ve gazeteciliğin vicdanı olarak kabul edilen, astsubay haklarından devlet terörüne kadar hukuksuzlukların peşinden giden Umur Talu önce ‘spor’ yazmaya mecbur edildi, daha sonra Paris temsilcisi yapıldı.
Yayın politikasından haber tercihlerine, yazar görüşlerinden magazin sayfalarına kadar uzun zamandar ‘gizli kayyım’ın yönettiği Habertürk bugün beyaz zemin üzerine iri bold puntolarla ‘SON BASKI’ manşetiyle çıktı.
16 yıllık AKP iktidarında Habertürk’ün kapısına kilit vurması ne ilk ne de ‘son baskı’ydı.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sadece Habertürk mü? Mütevazı bütçesiyle, basit stüdyosundan yayın yapan KRT de yayınlarına son vermek zorunda kaldı. Avukat ve yazar Fidel Okan, “Biraz önce KRT’nin sahibi Didem hanımla uzun bir görüşme yaptık. Yayın hayatına son vereceklerini açıkladı: ‘Bu kararı alırken çok zorlandık ya boyun eğecektik ya da kanalı kapatacaktık, mecbur kaldık çok üzgünüz’ dedi” sözlerini paylaştı.
Bu vesileyle bir kez daha hatırlatalım; Ocak 2018 verilerine göre, OHAL boyunca bir zamanlar Altaylı’nın konuk olduğu Zaman da dahil 63 gazete, 16 televizyon kanalı, 24 radyo, ve 20 dergiyle birlikte 178 medya kuruluşu kapatıldı. 184 gazeteci cezaevine konuldu. İşsiz gazetecilerin sayısı 10 bini geçti. Kapatılan yayınevi sayısı 30’a ulaştı.
Fatih Altaylı ile bitirelim. Altaylı köşesinde “Ne zaman adam oluruz?, diye sorardı. Cevap: (Belki de) Baskılara boğun eğmediğimiz, birlikte direndiğimiz, gazetenin-televizyonun anahtarını kendi elimizle teslim etmediğimiz zaman…”

Kaynak: https://kronos1.news/tr/alo-fatih-ne-ilk-ne-de-son-baski/

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.