SEN BENİ SAVUNMA HAYKO! | Naci Karadağ
Sen Bağdat Hayko!
Aşağılama ya da küçümseme için demiyorum bunu ama sen ve senin gibi suret-i haktan görünenlerin çeyrek ağız savunur gibi yapmadan önce üç kamyon hakaret, aşağılama ve suçlamalarından bıktık.
Evet, lütfen savunma beni!
Kara kaşım, kara gözüme aşık değilsin tabi, anladın benden kastın aslında biz olduğunu. Ancak sadece kendi adıma konuşma hakkım var; şahsen beni savunma çok rica ediyorum.
Çünkü…
Bıktık, yorulduk, bunaldık ve baydınız…
Vallahi baydınız…
Cidden bir bitmediniz yani.
Savunmayın kardeşim.
Acımayın da…
İstemez, eksik olsun sizin merhametiniz.
Hatta zalimin yanında olun, yarın yüzünüze vurmayız yeminle.
Artık gına geldi, bir bitirmediniz, bir bitmediniz bu “ama Cemaat de şöyle böyle…” diye lafa başlamaktan.
İyisin, hoşsun, vicdanlısın, kafalısın eyvallah.
Yazıların da insan kokuyor buna da eyvallah.
Etyen gibi rüzgâra göre dümen kıran bir yelkenlin yok fikir borsasında.
Hepsine eyvallah.
Ama dikkat buyur, Etyen’den yola çıkarak “Bütün Ermeniler var ya, hepsi çıkarcı, hepsi sinsi, hepsi şark kurnazı” falan demiyorum.
Etini yemiyorum tüm Ermenilerin ya da başka birilerinin…
Hakikaten sıtkımız sıyrıldı, hakikaten bıktık yani…
Adamın olmadığı yerde adam taklidi yapan İsmail’in serkeşliğiyle mi uğraşacağız yoksa gördüğümüz zulme mi yanacağız diye düşünürken, bir de senin gibilerin her fırsatta sokuşturmalarından, senin gibilere laf yetiştirmekten bıktık.
Ama siz çakmaktan, sektirmekten, banttan görmekten bıkmadınız, usanmadınız.
Biz de isteriz ki oturup Güney Kore-Kuzey Kore aşkına dair romantik analizler yazalım. Biz de isteriz ki, demokrasi, insan hakları filan gibi konularda duyar kasalım.
Ama bir rahat bırakmıyorsunuz ki…
Dün de böyleydiniz, bugün de aynısınız…
Vakt-i zamanında Samanyolu ekranına çıkınca da elli dakikanın kırk beş dakikası Cemaate saydırdıktan sonra tam paradigmaya gelmişken program biterdi.
Bir yanlışlığı eleştirmeye yeltenmeden Cemaate saydırmak sen ve senin gibilerin temel metodolojisi olmuştu adeta…
Ve görüyoruz ki zalim ne kadar zulmederse etsin siz değişmeyeceksiniz. Değişmek filan da istemiyorsunuz aslında…
Aslında sadece sen değil Hayko Bağdat..
Senin gibi bir aydın türü var. Bir modelin örneği olduğun için ismine hitaben yazıyorum.
Biliyorum böyle samimi bir dil kullandığım için bana kızmazsın da çünkü mizahsever birisin, mahallemizde salyangoz işine girişen biri bunlardan alınacak değildir, diye düşünmekteyim.Bu yazıyı yayınlamazsa TR724 yetkilileri onları aforoz filan da etmem, yazmanın şehvetiyle uçmuşum, deyip daha sakin karşılarım. Hele hele editöryal tasarrufu bir tür şantaj malzemesine dönüştürecek kadar bayağılaşamayız.
Ne Agos gazetesinin yayınından dolayı bir zümreyi mahkum eder aşağılarız, ne de çoluk çocuk demeden soykırıma uğrayan insanlara savunmak varken, “Ama siz de…” diye başlayan cümleler kurarız.
Elbette olmuştur geçmişte kusurumuz, kabahatimiz. Vardır günahlarımız. Lakin böylesi bir alçakça zulmü dünyanın en kötü kavmi bile hak etmemiştir, belki maruz kalmamıştır. Bunu bile bile hala “Cemaat sanki…” diye başlayan Ruşengillerden olmayı tercih edebilirsin..
Fakat biz bıktık.
Samimiyetle söylüyorum bıktık..
‘Suçu yoksa çıkar’cılardan…
‘Bize niye kimse bir şey demiyor’culardan…
‘Beterin beteri var’cılardan…
‘Vaktiyle siz de’cilerden..
“Ama onlar da’cılardan…
‘Yanlışın var’cılardan…
‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’cılardan…
Bıktığımız kadar, bıktık ‘çeyrek ağız savunur gibi yapan’lardan…
Şunu bilin, zalimi eleştirmeden önce bize çakınca temize çıkmıyorsunuz… Aklınız sıra suret-i hak çizgisine yerleşiyorsunuz ama yok öyle bir şey. Aslında zalimi en az bizim kadar tanıyorsunuz…
Ne yapalım yani biz de sizin mantığı size karşı mı kullanalım?
Ne diyelim yani, “Siz sanki çok şeysiniz” mi diyelim?
Nedir?
Beni savunma Hayko…
Lillah aşkına savunma!
Derdimiz bize yeter zaten, bir de senin sokuşturmalarının, ısırıklarının, iğnelemelerinin acısını yaşamayalım en azından.
Bu Yayına Yorum Yapın