KARAKTER İLLÜZYONU | Hakan Zafer
Olmuyor, kimse göründüğü gibi olmuyor. İlla bir Titanik batırmak için derininde açıktakinden fazlasını tutuyor. Müstağni olmaktan, zühtten, nefsin desiselerinden dem vuran herif, bir basamak sonra her yerde olmadan, her şeye hükmetmekten bahsediyor.
Adliye mescidinde cemaat yapıp namaz kılan adamlar salona geçince kürsüde oturanı, sandalyedekini öğrenci okuttuğu, kitap okuduğu için zindana yolluyor.
Solcudur, belki insaflıdır diyorsunuz adam iki cümle sonra şiddeti övüyor, “siz de…” diye bir başlıyor söze, intikamdan ağızı kulaklarına varıyor.
Damdan düşmüş ne de olsa, anlar diyorsunuz diğerine, hazret kendi hariç, sel gibi önüne geleni yıkıyor, ateş gibi her şeyi yakıyor geçiyor.
***
Perdeli, gizli, hususi işlerin insan hayatında kaçınılmazmış gibi sunulmasından nefret ediyorum. Bizde kimse düz olmaktan hoşlanmıyor. Sağı, solu; dindarı, dine mesafeli, kimi derseniz herkesin heybesinde bir hususi cebi var.
Düz olamayınca Ali Cengiz oyunları çevirmek zorunda hissetmekten kendini alamayanların tipik huyları da aynı, oyuna vakıf olmayanları dışarda tutarak yeteri kadar el atmadıklarıyla suçlamak ve aşağılamak.
Sen düzeni kur, oyunu çevir, sonra dön “niye kimse arkamdan gelmiyor” diye suçla, “öyle kolay değil o işler” diye aşağıla. Aslen kolay işleri zorlaştırdıktan sonra sözü söyleyince işin başından beri olmayanlara zaten zormuş gibi görünüyor. Üstelik zorlaştırılmış işlerin doğurgan iki önemli(!) faydası var, dışarıya yorgun görüntüsü vermek ve hesaptan kurtulmak.
***
Bir araya geldiğimiz yer, üç beş kişilik bir toplantı masası da olsa vatan toprağı da olsa ne yapıp edip sisteme insan etkisini azaltmalı, bunun için de gizli kapaklı, hususi, herkesin vakıf olamayacağı işlerden ve bunları yapıyor edasından kurtulmalıyız. Olmaz iş değil bu. Çözüm elinin altındayken dışarda aranmayı anlatan bir söz var, tavuk elde tülek aramak.
***
Sınırları zorlayan zulümlerin kim tarafından yapıldığı kadar kimlerin, kendine ulaşan bilgiyi, niyeti ve amacı ne olursa olsun zihninde bastırdığı da önemli.
Her halükarda günlerin, güçlerin tedavülü var. Kumaşında ısırmak olanların, hangi bahçenin önünde bağlı olursa olsun, şimdilik zararından emin olanlara sonrasında yararı dokunmayacağı aşikar.
***
Düşmanını iyilerden seçmiş adam kadar acınası, baştan yenilmiş zavallı var mıdır?
İyilerin, daha önemlisi, iyiliğin cezalandırıldığı toprakların uzun süre aynı türden canlılığa hasret kalacağını ön görmek, gaipten haber değildir. Bir topluluğun içindeki doğruya çağıran, işi gücü iyilik olduğu için kötülükten uzaklaşan, uzaklaştıran insanların kurtuluş getireceğine (Al-i İmran 104) inanmışsa eğer insan, “ne bilsin, aldatılıyor garibanlar” diyen dindar Polyanna olamaz. Hele, vaaza, mukabeleye gelince harıl harıl devirdiği kitapta, iki apaçık yolun (hayır ve şer ) insana gösterildiğini (Beled 10), nefse kötülüğün ne olduğunun ve takvanın (kötülükten sakındırıcı dikkat) ilham edildiğini (Şems 8) açık açık yazarken.
***
Son iki gündür göğsümün orta yerine meteor gibi düşen iki acı vesilesiyle Esma Uludağgibi zorunlu göçlerde, Halime Gülsu gibi esarette yaşamını yitirmiş ne kadar can varsa hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.
Cennet, mekânları; Peygamber (sav), komşuları olsun…
Bu Yayına Yorum Yapın