Asıl soru; Kaybederseniz gider misiniz? | Kadir Gürcan

garipadam ile ilgili görsel sonucu

İçimden bir ses, baskın-erken seçimin, görünen ve dikte edilen sebeplerinin dışında, işi garantiye alanların sevinç sabırsızlığı olduğunu söylüyor. OHAL’in bir kez daha uzatılmasının seçimi öne alma ile ciddi alakası yok mu? Ya koskoca medya şirketinin bir kaç hafta içinde el değiştirivermesi basit bir rastlantı mı? La yüs’el olanların, seçim dönemi suçlarının hesabını kim soracak ki? Maçın bitiş düdüğünü fark edemeyen, acemi oyuncu gibi sahayı boşuna turlayanlardan olmaktansa, temkinli davranmakta fayda var.

İktidar, ekonomi, terör, dış borçlanma, bürokratik iflas ve sıfırı tüketen uluslararası itibarın tek kurtarıcısı ve can simidi olarak bir kez daha seçimlere sığınıyor. Koltuk değneği milliyetçi kanat bundan önceki kriz döneminde de iş yapıyor görünmek için “İlle de erken seçim!” diye tutturmuş, o zaman da kafa üstü çakılmıştı. Şimdi genç olanlar o günleri hatırlamazlar. Türk Siyaseti işte böylesine acınası durumda. On beş yılda bir “Erken seçim isteriz!” diye sahneye çıkanları bile beslemeye devam ediyor. Şu an için en cazip ve karlı sektör, Haziran’a kadar sürecek olan seçim sektörü. Araya Ramazan-ı Şerif’te girecek, onu da hesaba katın. 

Bir anda kilit parti havasına giriveren, mevsimlik siyasi oluşumların saman alevleri sönüverdi. Daha ringe çıkamadan “Biz bu kadar erken beklemiyorduk!” itirafıyla şimdiden havlu attılar. Vakit olsa, yeri yerinden oynatacakmış hissi vermeye çalışıyorlar. Görevde iken, rutin görevlerini yerine getirme konusundaki beceriksizliği ile tarihe geçen son iki Cumhurbaşkanı’na yapılan yatırımların seçmen açısından bir oy karşılığı olmayacak. Onların kendilerini anlatmaları için bile vakitleri yok.

Seçimde yapılacak çok bir şey görünmüyor. Yüzde vererek kendimizi boşa düşürmeyelim ama, iktidar ve Saray’ın beklediği oy oranını şimdiden bildiklerini, hatta ısmarlama anket ve kamuoyu yoklamalarıyla zihinleri hazırlama turlarını yakında gazetelerden okumaya başlarız. 

Ucuz ve beş para etmez sorularla güya erken seçimi zihinlere alıştırmak için gayret sarf eden medya takımı, kendilerine dikte ettirilen boş ve anlamsız merakların peşinde koşuyorlar. Aslında şu an iktidarı elinde bulunduranlara sorulacak en önemli soru şu: “Farz muhal, seçimleri kaybederseniz, sonuca boyun eğip, demokratik davranacak mısınız?” Yani “Sahip olduğunuz saltanatın elinizden gitmesine boyun eğecek misiniz?”

Saray ve iktidar, seçimde istedikleri sonucu alamazlarsa, başka planları devreye sokmakta en küçük bir tereddüt yaşamayacak kadar iktidara mahkum durumdalar. Muhalefet, iktidar için ne kadar hazırlıksız ve isteksiz ise, gırtlağına kadar suça batmış olan bazı iktidar mensupları mevcudu devam ettirmenin ötesinde başka bir alternatife geçit vermeyecek kadar akıbetlerinin karanlık olduğunu hepimizden iyi biliyorlar. 

YSK’nın merhametiyle seçimlere katılacak olan yeni partinin, mevcut iktidarın devlet imkanlarıyla oluşturduğu eğilime yön verecek bir varlık göstermesini beklemek ham hayal olur. Türkiye’nin bir çok yerinde, söz konusu partinin lideri de dahil, tanınma ve tercih edilebilir konuma yükselebileceğini düşünmüyoruz. Ürkek, endişeli ve korkak tavırları mail-i inhidam kerpiç ya da ahşap yapıları andırıyor. 

İktidar ve Saray’ın “Erken seçim isteriz!” demesi için beslediği muhalefet kadar, seçim sandıklarını, oy pusulalarını, seçmenleri ve hepsinden öte, seçim sonuçlarını Türkiye’ye duyuracak medya kanallarını şimdiden garanti altına aldığını söylemek erken bir kehanet sayılmaz. Yurt dışında bile eski Nazi kalıntılarını hatırlatan militan partizanlar bu günler için değil mi? 

Daha şimdiden seçime “Ölüm-kalım savaşı!” deyip, “Harp hiledir!” gibi mukaddes metinleri alet etmeye başladılar bile. İktidarın dini metinleri taktığı yokta, Ramazan-ı Şerif’te inananları cuş u huruşa getirecek malzeme lazım. Oruç, teravih, bayram ve cihat...Daha ne olsun?

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.