Mekke’nin Zemzem kuşları | Tuncay Opçin

Mekke de ancak Zemzem ortaya çıktıktan sonra kurulan bir şehir. Yani varlığını biraz da Zemzem’e borçlu. Kuşlar yüzyıllar boyunca bu sudan insanlarla birlikte yararlanmış.
Öğle sıcağının etkisini kaybettiği, gündüzün sonunun yaklaştığı saatlerdeyiz. İkindi ezanı okunalı neredeyse bir saat olmuş. Gözlerimiz dakikalardır gökyüzünde. Ancak bekleyişimiz bitmiyor. Sıkılıyoruz ve kalabalığa karışıyoruz, akan insan selinin arasındayız. Dakikalar hızla geçerken, bir arkadaşım gökyüzünü gösteriyor, “Bakın, bakın geldiler” diyor. Başımızı kaldırıp gökyüzüne baktığımızda çok yüksekte beş tane kartalın daireler çizerek uçtuğunu görüyoruz.
Mekke’de, Kabe’deyiz. Bize anlatılan bir olayın canlı şahitleri olmak için tavaf alanındayız. Mekkeliler, ikindi namazından sonra, akşam vaktine yakın saatlerde bazı kuşların tam Zemzem kuyusunun üstünde dönmeye başladıklarını anlatmışlardı. Biz de bu amaç için Kabe’de kuşları gözlemeye başladık. Mekkelilerin anlattıkları doğruydu. Akşam namazı yaklaşırken önce alçaktan uçan iki kuş belirdi. Bir süre gökyüzünde süzüldüler ve ortadan kayboldular. Ancak asıl kuşlar akşam namazı yaklaşırken ortaya çıktı. Oldukça yükseklerde, beş kuş adeta bir şeyleri arar gibi, tavaf alanının üzerinde dönmeye başladılar. Mekkeliler bu kuşların Zemzem’e geldiğine inanıyorlar. 
Şimdi tavaf alanının yani “Metaf”ın altında kalan Zemzem kuyusu, yüzyıllar boyunca havuz şeklindeymiş. Zaten Mekke de ancak Zemzem ortaya çıktıktan sonra kurulan bir şehir. Yani varlığını biraz da Zemzem’e borçlu. Kuşlar yüzyıllar boyunca bu sudan insanlarla birlikte yararlanmış. Ancak zaman içinde ağzı geniş bir kuyu görüntüsündeki Zemzem’in üstü kapatılmış. 
Osmanlılar döneminde Zemzem çıkartılan kuyunun üzerine özel bir düzenek kurulmuş ve su hacılara yapılan çeşmelerden dağıtılmaya başlamış. Suudi yönetimi ise tavaf alanını genişletmek için, buradaki yapıları bir bir ortadan kaldırmış. Bu eserler arasında Zemzem binası ve çeşmeleri de bulunuyor. Suudiler Zemzem çıkarma işini yeraltına  almışlar ve yeri belli olsun diye üzerinde sadece mermerden bir kapak bırakmışlar. Şimdi çoğu umreci ve hacının, Zemzem’in tavaf alanından çıkarıldığıyla ilgili bilgisi yok. Ancak insanlar unutsa da kuşlar Zemzem’in çıkarıldığı yeri hiç unutmamışlar. Gün batımına yakın saatlerde tavafa katıldığınızda başınızı mutlaka gökyüzüne kaldırın; kuşların başınızın üzerinde döndüğünü göreceksiniz. 
ZAMANLA KARE OLDU
Kabe ilk başta dikdörtgen olarak inşa edilmiş. Ancak zaman içinde seller ve savaşlarla tahrip olmuş ve tekrar tekrar onarım görmüş, yıkılıp yapılmış. Kabe’nin bugünkü kare formu ise Emeviler döneminden itibaren kalıcı hale gelmiş. Mekke’de Emeviler’in ikinci hükümdarı Yezid’e isyan eden Abdullah ibn-i Zübeyir’in Kabe’nin tarihinde önemli bir yeri var. 
Abdullah ibn-i Zübeyir, Kabe’yi yeniden inşa ederken, aslına uygun olarak dikdörtgen şeklinde yapmış. Ancak Haccac-ı Zalim komutansındaki Emevi ordusu Mescid-il Haram’a sığınan Abdullah ibn-i Zübeyir’e saldırınca, Kabe de bu çatışmadan payını almış. Mancınıklarla atılan taşlardan Kabe yıkılmış. 
Savaş bitince Kabe bu defa eldeki malzele ile yeniden inşa edilmiş ve bugünki halini almış. Emevi Devleti ortadan kalktığında, Kabe’yi eski dikdörtgen haline çevirmek isteyenleri ise alimler engellemişler. İnsanların bu hale alıştığını söyleyen alimler, artık Kabe’ye dokunulmasına izin vermemişler. Kabe kare formuyla yüzyılları aşarak günümüze ulaşmış. 
Ancak Kabe’nin sırrı da tam bu noktada gizli. Çünkü Kabe’nin dışında kalan bu bölüm şimdi Hicr diye anılıyor. Tam Kabe’nin damında biriken suların akıtılması için yapılan Altınoluk’un altında yeralan bu bölüm aslında dikdörtgen inşa edilen Kabe’nin içinde yer alıyormuş. Hicr’in özelliği ise Hz. Hacer’le, Hz. İsmail’in kabrinin burada bulunması. Bu inanç o kadar kuvvetli ki, Osmanlılar her iki isim için Hicr’in duvarına mezar taşları monte etmişler. 
MERVE KAPISININ ÇIKIŞINDA
Mekke’nin sürprizleri bunlarla sınırlı değil. Yapılan inşaatlarla tarihi dokusu ve topoğrafyası değişen Mekke’de, Hz. Muhammed’in yaşadığı çağdan kalan bir hatırası daha bulunuyor: Hz. Muhammed’in Hz. Hatice’yle birlikte yaşadığı ev! Kabe’nin Merve Kapısı’na yakın olduğu bilinen evin üstü kapatılmış, yer altında muhafaza ediliyor. 
Bu evin oldukça ilginç bir hikayesi var. Hz. Muhammed’in Hz. Hatice’yle birlikte yaşadığı ev, Hicret’ten sonra Hz. Ali’nin kardeşi Hz. Akil bin Ebu Talip tarafından satılmış. Mekke fethedildiğinde Hz. Muhammed’e nerede kalacağı sorulduğunda, “Akil bize ev mi bıraktı?” diye sitem ettiği biliniyor. Mekke’nin fethinde Hz. Muhammed bu yüzden kurulan bir çadırda kalmış. 
Ancak Emeviler yönetimi ele geçirdiğinde Hz. Muaviye, bu evi sahibinden satın almış. Yüzyıllar boyunca ev hiçbir değişikliğe uğramamış. Osmanlılar ise evin büyük odasının üzerine kubbe yaptırmışlar. Hz. Fatıma’nın doğduğu odanın üzerine de iki küçük kubbe inşa edilmiş. Ev bu haliyle 20. yüzyıla kadar gelmiş. Daha sonra ise evin kubbe ve duvarları yıkılarak temel seviyesine kadar indirilmiş. O temellerin ve kalan duvarların üstü kapatılmış. Şimdi hacılar ve umreciler Merve kapısından Kabe’ye girmek istediklerinde Hz. Muhammed’in evinin yanından farkında olmadan geçip gidiyorlar. Ev ziyarete kapalı. 
UKBE VE ŞEYBE’NİN TAİF’TEKİ BAĞI
Kabe ve Mekke’yle ilgili kutsal emanetleri görebileceğiniz bir başka yer ise Mekke Müzesi. Müze, Hudeybiye yolunda ve Kabe’nin örtüsünün dokunduğu atölyenin hemen yanında. Mekke Müzesi’nde Abbasi Halifesi Cafer el-Mansur’un yazdırdığı tamir kitabesinden 2. Abdülhamit’in yaptırdığı altın Kabe anahtarlarına kadar pek çok eseri görmeniz mümkün. Bunlar içinde hiç şüphesiz en eski olan Abdullah ibn-i Zübeyir’in hilafeti döneminden kalan ve Kabe’nin içinde kullanılan sütun. 
Mekke’de hacıların ve umrecilerin uğramadan geçemediği yerlerden bir tanesi de Cennet-ül Mualla mezarlığı. Bu mezarlıkta Hz. Hatice, Hz. Muhammed’in amcası Ebu Talip, dedesi Abdülmuttalip, Hz. Ebu Bekir’in kızı Hz. Esma gibi pek çok isim yatıyor. Ünlü Mevlevi bestekâr Hammamizâde İsmail Dede Efendi de, Mekke’de vefat ettiğinde Hz. Hatice’nin ayık ucuna defnedilmiş. Veda Haccı sırasında Hz. Muhammed’in namaz kıldığı Herşe de Mekke’nin çok yakınında. Yine 72 sahabenin şehit edildiği Bir’i Maune, Mekke’ye gidildiğinde ziyaret edilecek yerlerden. 
Hz. Muhammed, Mekke yıllarında peygamberliğini tebliğ için Taif’e gitmişti. Ancak Taifliler, Hz. Muhammed’e eziyet etmiş, taşlamışlardı. Bu olaydan çok üzülen Hz. Muhammed yanında evlatlığı Hz. Zeyd’le birlikte bir bağda konaklamıştı. Bu bağ Mekkeli müşriklerin ileri gelenlerinden Ukbe ve Şeybe kardeşlere aitti. İki kardeşin köleleri ise Addas’tı ve Addas kısa bir konuşmadan sonra Hz. Muhammed’e iman etmişti. Bu bağ günümüzde aynı yerinde duruyor. Ancak bu bağda şimdi üzüm yerine sebze yetiştiriliyor. Hz. Addas’ın hatırasını yaşatmak için de küçük bir mescid yapılmış. O hüzünlü günleri hatırlayıp, dua etmeniz için ziyaretçilerini bekliyor. 
Mekke, yaşanan bunca değişime rağmen içinde pek çok peygamber yadigarını barındırmaya devam ediyor…
(Bu yazı, Haziran 2014’te yaptığım umre sonrasında kaleme alındı. Sonrasında Mekke’de yapılan inşaatların meydana getirdiği değişiklikleri kapsamıyor. Bazı kişiler, Hz. Muhammed’in evinin izinin yapılan genişletme çalışmaları sırasında tamamen silindiğini iddia ediyorlar. Yerinde gidip görmeden gelen haberlere güvenerek, kesin bir bilgi aktarmak mümkün değil. Bunu da belirtmeden geçmek istemedim.)
Kaynak: https://kronoshaber1.com/tr/mekkenin-zemzem-kuslari/

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.