Uluslar arası hukukun kelepçesi! | Cevheri Güven

Zarrab ve terör finansmanı dosyasında adı geçen isimlere tavsiyem; Erdoğan nereye siz oraya. Bilal'in babasının makam aracından inmemesi gibi Erdoğan'ın yanından ayrılmayın. Yoksa bileklerinize aniden uluslararası hukukun kelepçesi vurulabilir.

zarrab erdoğan ile ilgili görsel sonucu


Amerika Birleşik Devletleri’nde görülen Halk Bank&Reza Zarrab davasında ilk etapta kabak, belki de en az suçu olan Hakan Atilla’nın başına patladı.
Atilla’nın 12 Nisan’da hakkındaki ceza kararı avukatlar ile savcılığın anlaşaması nedeniyle mayıs ayına ertelendi. Hatırlarsanız savcılık en az 15 yıl hapis istemişti.
Atilla için yolun sonuna gelinirken konunun ana aktörleri suçla ilgili yargılamaya tabi olmadılar ya da haklarında cezai bir takibat başlatılmadı. Bu çok ilginçti.
Geçmiş zaman eki kullandım çünkü yeni bilgiler, yeni hazırlıkların yapılmakta olduğunu gösteriyor.
Amerika’daki kaynaklardan duyduğum kadarıyla şu anda savcılık İran’la ilgili “terör finansmanı” konusunda bir çalışma yürütmekte.
Çalışma çerçevesinde gelecekte bölgede nelerin yaşanacağı, bu çalışmanın nelerin hazırlığı olduğu ayrı bir muamma. Zira Suudi Arabistan’ın yeni devrimci prensinin “Yakın gelecekte İranla savaşırız” ifadesinin arka planında belki Amerika’daki bu yaklaşımın verdiği sufle var.
Terör finansmanı denilince 17-25 Aralık sürecinin dosyalarından birisi Selam Tevhid Örgütü’nü hatırlamak olmaz.
Selam Tevhid Örgütü, İran’ın Türkiye’deki aparatlarından biri.
İran’ın Türkiye’ye yönelik bu tip aparatlarla oluşturduğu politika sonucunda Türkiye’deki dünyayla barışık Sünni İslam radikalleştirildi ve dünyadan koptu. Komşularıyla ve dünyayla kavgalı, hatta dolaylı bir savaşın içersinde bir ülke ortaya çıktı.
İran sürdürülen bu politika neticesinde dünyada radikal İslamla anılmayan, müzakere edilebilir, radikalizm konusunda arka plana itilen bir duruma geçerken; radikal İslam denilince Türkiye&Erdoğanizm öne çıktı. Ve Erdoğan’ın Türkiyesi, IŞİD ile aynı karede yar almaya ve aynı cümlelerde anılmaya başladı, somut dosyalar eşliğinde.
ABD’deki Zarrab Davası’nın burada kalmayacağı ve devamında yeni iddianameler geleceğini sağır sultan bile duymuş durumda. İran vatandaşı Rıza Sarraf, ABD’nin elindeki önemli kozlardan birisi. Çünkü İran’la ilgili yürütülen terörün finansmanı çalışmasında, finansmanın akışı konusunda ilk somut karar bu dosyadan çıktı. Zarrab’ın CIA’e daha neler anlattığını da şimdilik bilmiyoruz.
Bilinen, yeni iddianamelerden birisinin Türkiye’deki finans işleyişinin nasıl yürütüldüğüyle ilgili olacağı.
Gelinen noktada, Türkiye’deki bu finansman akışı ve bu finansmanın İran’ın terörü finanse etmede kullanmasının faturasının Lahey’de kesilme ihtimali var.
Lahey’de belki de Türk yetkililerin tamamı hakkında dava açılacak ve birçok isim yargılanacak.
Şunu üzülerek ifade etmek istiyorum; Hakan Atilla gibi suça az bulaşan yetkililerden biri ABD’de hapis yatarken, en büyük sorumlular bu davada halen yargılanmadılar ve hem Türkiye’de hem de dünyanın değişik yerlerinde konforlarını sağlayacak tedbirler almış durumdalar.
Erdoğan, Davutoğlu ve Fidan’dan bahsediyorum.
Ancak daha alt seviyedeki görevliler için durum farklı. Sarraf davasında kendisini konforlu zanneden Hakan Atilla’nın başına gelen, Lahey’de sessizce hazırlığı süren yeni dosyada  ya da ABD’deki hazırlanan terörün finansmanı dosyasında başka Türk bürokratların başına gelebilir.
Hakan Atilla’nın yurtdışında yakalanıp yargılanması gibi Selam Tevhid Dosyasına müdahale eden İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan ve buruşturulup bir kenara atılmış olan İstihbarat Müdürü Özgür Taşdelen de yurtdışında veya başka bir yerde aniden bileklerinde uluslararası hukukun kelepçesini bulabilirler.
Aynı şekilde dönemin aktörleri ve terörün finansmanına ve İran’ın operasyonlarına yol veren İrfan Fidan, Selami Altınok gibi isimler de uluslararası alanda başının belaya girmesi muhtemel isimler.
Onlara tavsiyem şu; Erdoğan nereye siz oraya. 17/25’de Bilal’in babasının makam aracından inmemesi gibi bu isimler de Erdoğan’ın yanından ayrılmamalı. Gerçi Erdoğan “devletin bekası” deyip bu tip bürokratları tıpkı Hakan Atilla gibi unutup gider. Hakan Atilla’nın ailesi için sesini çıkaramadığı gibi onlar da uzak diyarlarda sessizce kaderlerine razı olabilirler.
Oysa aslında Lahey’de yargılanmaları gereken Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve “emin” kod adlı Hakan Fidan’dır.
Halkbank&Zarrab dosyası Türkiye’de adil yargının konusu olsaydı Zafer Çağlayan gibi asıl suçlular mahkum olacaklar ve Türkiye uluslararası planda rezil olmayacak, kabak en az suçlu bürokratların başına patlamayacaktı. Selam Tevhid dosyasında gidişat da benzer biçimde olacak.
Hem Zarrab davasının hem de Selam Tevhid’in uluslararası hukuka bakan yönü var. Bu ısrarla görmezden gelinmek istendi. Suça bulaşan bürokratlar içerideki algı operasyonlarının dışarıda işlemediğini umarım görürler.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.