Erdoğan ‘amokfahrer’ saldırısına neden ‘terör eylemi’ dedi? | Cem Mora

Münster'deki saldırıdan sonra kent sakinleri ve çevre illerden gelenler kaybettikleri hemşehrileri için toplandı. Olay yeri çiçek bahçesi gibiydi, büyükçe bir kartonda, "Warum-Neden" yazıyordu.



Uzun ve soğuk geçen kışın sonunda Paskalya çöreği kadar sıcak güne uyanmıştı Münster, bütün orta ve batı Almanya gibi. Kalın paltolar atılmış, insanlar bir gömlek veya tişörtle dolaşırken kafelerin ve geleneksel Kneipe’lerin masaları dışarı kurulmuştu.
Solgun bahar güneşi altında köpüklü biralarını yudumlayan Kuzey Ren Vestfalya’nın kültür, sanat ve elbette üniversite şehri Münster’in sakinleri gün ortasında büyük bir şok yaşadı. Bir kamyon şehrin dar sokaklarından birinde insanların arasına dalmıştı. İlk belirlemelere göre 2 ölü ve 20’den fazla yaralı olduğu bilgisi verildi.
Olayla ilgili açıklama yapan Münster Emniyet Müdürü Hajo Kuhlisch’in de belirttiği gibi olayda “siyasi saik bulunduğuna ilişkin işaret yoktu” ama uzaklardan, Türkiye’den gelen tepkiler manidardı. Henüz geçmiş olsun bile demeden AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan zihninden geçenleri ağzından kaçırmıştı: “Almanya’da teröristlerin neler yaptığını görüyorsunuz değil mi? Fransa’da da olacak. Batı bu teröristleri besledikçe batacaksınız.”
FAİL BİR ‘AMOKFAHRER’
Oysa Alman basını güvenlik kaynaklarına dayanarak faciaya sebep olan kişinin adının Jens R. olduğunu, geçmişte psikolojik sorunlar yaşadığını haber veriyordu. Failin teşhis edilmesiyle psikolojik sorunları olan kişiden Amokfahrer, yani amok sürücüsü olarak söz edildi. Aynı fiili siyasi kimliği olan biri yaparsa terör, aksi halde amok olarak nitelendirilmesi de tartışılabilir elbette. Çünkü olabilecek muhtemel bir terör eyleminde de sağlıklı kişilerden ziyade kişilik bozuklukları olan ve kişisel problemler yaşayan insanlar seçilmiyor mu?
HER TÜRLÜ TERÖRE SOKAĞA ÇIKARAK CEVAP VERMEK
Münster kentinin yerlileri ve çevre illerden gelenler kaybettikleri hemşehrileri için dün büyük bir olgunlukla olay yerinde toplandı. Kiepenkerl heykelinin önü çiçek bahçesi gibiydi ve büyükçe bir kartonda, “Warum-Neden” yazıyordu. Ellerinde çiçeklerle ve mumlarla kayıp yakınlarının acılarını paylaşan her yaştan Alman ve farklı milletlerden insan saygı duruşunda bulundu. Televizyon ve radyoların sürekli olay yerinden canlı yayın yaptığı, eski kentteki Kiepenkerl heykelinin bulunduğu Spiekerhof Sokağı’na Almanya’nın yeni sakinleri mülteciler de akın etti.
Herkes her türlü terör ve yıldırma eylemine inat sokakları ve kafeleri doldurdu. Yılın ikinci güneşli gününde kurbanlarla dayanışma için pazarları evde geçirme alışkanlıklarına ara verdi.
Tarihi kilisedeki cenaze ayininden önce ise olay yerine gelen ve kurbanların anısına çiçek bırakan Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, “Olayda terör bağlantısı olmadığına ve failin yalnız hareket ettiğine dair güçlü bulgular var” dedi. Seehofer failin kimliği ve amacı konusunda spekülatif haberler yapılmadığı için basına teşekkürü de ihmal etmedi.
ALMANYA’NIN ORTASINDA HUZUR ADASI
310 bin nüfusu olmasına rağmen Almanya’da cazibe merkezi olan kentte 60 bin üniversite öğrencisi yaşıyor. Bu rakamın yarısı kadar da yabancı. Bir üniversite ve 9 yüksek okulla önemli bir eğitim merkezi. 44 bin 500 öğrencisiyle Westfälische Wilhelms-Universität Almanya’nın en büyük üniversiteleri arasında. Üniversitenin tıp fakültesi ve kliniği 1774 yılında faaliyete başlamış.
Kentte 2 milyon 300 bin kitap, 10 binin üzerinde süreli yayın bulunduran kütüphane yerleşkesi ise 115 enstitü ve branş kütüphanesinden müteşekkil.
Münster’de şehir planı, sokaklar, parklar ve bütün detaylar bisiklet sürücülerine göre tasarlanmış durumda. Trafik akışı araçlar için ne kadar zorsa bisikletliler için de o kadar kolay. Turistler bile yanlarına getirdikleri bisikletlerle tur planlarını yapıyor.
Tarihi 6’ıncı yüzyıla kadar giden Münster, şehir statüsünü 1170’te kazandı. Esas ününü ise 30 yıl savaşlarından sonra 1648’de imzalanan tarihi Vestfalya Barışı ile duyurdu.
Anlaşma Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile diğer Alman prensleri, İspanya, Fransa, İsveç ve Hollanda Cumhuriyeti temsilcileri arasında imzalanmıştı. Bazı tarihçiler tarafından modern çağın başlangıcı olarak gösterilen anlaşma ile devletlerin egemenliği, kendi geleceğini belirleme hakkı, devletler arasında eşitlik ilkesi ve bir devletin başka bir devletin iç işlerine karışmaması gibi esaslar kabul edildi.
Münster İkinci Dünya Savaşı’nda bombalanınca şehirn yüzde 90’ı tahrip oldu. Fakat savaşın hemen sonunda aslına uygun olarak yeniden inşa edildi.
Kentin nüfusu az olsa da her gün yaklaşık 60 bin, yılda ise 20 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor.
Eski kentin (Altstadt) bütün sokaklarının buluşma noktasındaki Lamberti Kilisesi Münster’in en eski tarihi yapılarından. 1375-1525 yılları arasında yapılan kilisenin tepesinde asılı duran ve 1535 yılında tutukluları taşımak için yapılan üç demir kafes dikkat çekici. Burada ibret olsun diye 1536’da idam edilen üç kişinin cesetleri asılmış.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.