Nefsini yenmek zaferlerin en güzelidir - Ali Demirel
Nefis insanda, sürekli kontrol edilmesi ve dizginlenmesi
gereken bir güçtür. Fakat yine her insanda, nefsin bütün bu
eğilimlerini, isteklerini kontrol edebilecek bir güç daha vardır. Ona
irade diyoruz. Allahın kullarına bahşettiği iradeye nazaran, karşı
çıkılamayacak hiçbir günah, eda edilemeyecek hiçbir farz mevcut
değildir. Bütün mükellefiyetler iradenin sınırları içerisindedir ve
imkânsız değildirler.
“Kontrolsüz güç, güç
değildir” sözü en çok nefis için geçerlidir ve doğrudur. Yani nefis
gerektiği gibi kontrol edilmediğinde güç olmaktan çıkar, bir tahrip
vasıtası haline gelir. Yüce yaratıcı insana, bu zorlu mekanizmayı
kontrol edebilecek başka güçler de vermiş, onu başka sistemlerle de
donatmıştır. Aklın gösterdiği istikamette irade devreye sokulabilirse,
nefsin gücü iyiye ve faydalıya kanalize edilmiş olur, zararlı bir güç
olmaktan çıkar, pek çok hayra vesile olabilir.
Bu
kontrolün de elbette bir disiplini ve ölçüsü olması gerekir. Bu
disiplini ve ölçüyü veren en başta dini değerler sistemidir. Yani nefse
irade, akıl ve vahiy çizgisinde fonksiyonları eda ettirilebilirse, bütün
insanî potansiyelimiz realize edilmiş olur. Bu disiplin, kısaca şu
şekilde formüle edilebilir: Nefsin iradeye, iradenin akla, aklın vahye
ihtiyacı vardır.
Kendim ettim, kendim buldum
Kur’an-ı
Kerim’de nefislerine zulmedenlerden bahsedilir. Burada, zulmeden
kimdir, zulme maruz kalan kimdir sorusu akla gelebiliyor. Allah zulümden
münezzeh olduğuna göre, insanların maruz kaldıkları zulümlerde iki
durum söz konusudur.
Ya bizzat kendilerine
zulmederler: Başta Allaha şirk koşmak olmak üzere her türlü günah
insanın kendisine yaptığı zulümdür. Çünkü bedelini yine kendisi
ödeyecektir.
Kur’an’da küçük günahlardan, Allah’a
şirk koşmaya, ondan mallarını yanlış yerlerde harcayıp israfa girmeye
kadar yapılan hatalar, hep kişinin kendisine zulmü olarak anlatılır.
Çünkü buralarda tasarruf kulun iradesine bırakılmış, o iradesini yanlış
yerde, yanlış biçimde kullanmak suretiyle en büyük kötülüğü en başta
yine kendisine yapmış olmaktadır.
Türkçemizde,
“kendim ettim, kendim buldum” diye bir deyim vardır. Hayatımız boyunca
öyle olaylar başımıza geliyor ki, çoğunun zalimi de mazlumu da kendimiz
oluyoruz. Kulların birbirlerine zulmetmeleri halinde ilahi adalet
zalimden mazlumun hakkını alır, sahibine bir şekilde iade eder.
Zulmün de bir ömrü vardır
Yahut
da birbirlerine zulmederler: İnsanların birbirlerine yaptıkları zulme
gelince bu, yeryüzünde hiçbir zaman eksik olmayan, daha çok hukukun ve
ahlakın konusu olan durumları ifade eder. Haksız yere bir cana
kıymaktan, bir kişinin arkasından dedikodu yapmaya ve gıybet etmeye
kadar. Ondan, çıkardığı gürültü ile insanları rahatsız edip, çevre
kirliliğine sebep olmaya kadar...
Cenab-ı Hakk’ın
kul haklarını affetmediği düşünülürse, bu türlü zulümlerin
küçümsenmemesi gerektiği kolayca anlaşılır. Zaten bu zulümlerin bedelini
yine zalim ödeyeceğine göre, bu zulüm de bir bakıma insanın bizzat
kendisine yapmış olduğu zulüm demektir.
Bu türlü
zulümlerin ilk örneği ve en büyüklerinden birisi, hiç şüphesiz Kabil’in
Habil’e yaptığı zulümdür. İlk insanlarla birlikte ortaya çıkan bu
kötülük hali, maalesef kemmiyet ve keyfiyet planında artarak günümüze
kadar gelmiş, kıyamete kadar da devam edecektir.
Çünkü yeryüzünde insan vardır.
Çünkü insanlarda nefis bulunmaktadır.
Çünkü şeytan insanın azılı bir düşmanıdır.
BİR SORU-BİR CEVAP
Düğünde takılan takılar mehir sayılır mı?
Bu soruyu bize Işıl Hanım sormuş.
Öncelikle
mehirin tanımını yapalım. İslam hukukunda nikah sebebiyle kadının
erkekten almaya hak kazandığı para veya mala mehir denir. Evlenen
erkeğin evlendiği kadına mehir vermesi farzdır. Bununla ilgili olarak
bir ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyurur: “Evlendiğiniz hanımlara
mehirlerini gönül hoşluğu ile verin...” (Nisa sûresi, 4/4)
Hangi takılar hediye hükmündedir?
Şimdi
sorunuzun cevabına geçebiliriz. Bir bey, hanımına nişan veya düğünde
kendi taktığı takıların mehir olduğunu söylerse bu takılar mehir yerine
geçer. Şayet böyle bir şey söylemezse, bu durumda takılar hediye
sayılır. Mehri ayrıca ödemesi gerekir.
Diğer takılan takılar ise yakınları tarafından gelin hanıma verilen düğün hediyesidir. Bunlar mehir yerine geçmez.
TWİTTER : @aliihsandemirel
alidemirelshaber@gmail.com.
shaber
Bu Yayına Yorum Yapın