OKYANUS ÖTESİNDEKİ O TOPLANTI [Semih Ardıç]
Tarih: 17-18 Ocak 2019 Yer: ABD’nin New York eyaletinin Manhattan semtinde Langham Otel.
Akbank, Mavi Jeans, Koç Holding, Turkcell gibi büyük grupların genel müdürleri ya da yatırımcılardan mesul birimin direktörleri Türkiye’yi temsilen gelmiş.
Masanın diğer tarafında AllianceBernstein, Macquarie ve Goldman Sachs’ın analist ve portföy müdürleri oturuyor. Taraflar bir saate yakın fikir teatisinde bulundu.
TOPLANTININ KIRMIZI ÇİZGİSİ ERDOĞAN
Bir kaynağım “Tek kelime ile fiyasko!” diye niteledi toplantıyı. Aynı kaynak, Financial Times’tan Colby Smith’in haber analizinde geçiştirilen bir ayrıntıya dikkat çekti. Toplantıya iştirak edecek isimlerin her biri Türkiye’de olup bitenlere dair fasıl açmaktan men edilmiş.
Tutuklu gazeteciler, el konulan şirketler ve tweet attığı için hapse girenler… Zinhar yasak!
Nazik bir üslupla herkes ikaz edilmiş. Hele hele Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve hükûmete dair tenkitte bulunulmaması, sadece piyasalardan bahsedilmesi rica edilmiş.
Siyaset bizim işimiz değil minvalinde bir tablo çizmiş heyet. Demokrasinin beşiğinde Türkiye’de yatırım fırsatları ya da riskleri müzakere edilirken tek adam rejiminin hayaleti adeta toplantı salonunda dolaşmış.
HERKESTE AYNI KORKU
“Tenakuz” yahut “zıtlık” ne denilirse denilsin Türkiye namına esef verici bir tablo. Bankalar, holdingler ve parlak şirketler bile başlarına bir bela açılmasından endişe ediyor. Bundan mütevellit mevzuyu sadece rakamlarla mahdut tutmaya çalışıyor.
O toplantıda siyaset yokmuş, Türkiye’de hukuk devleti lağvedilmemiş gibi rol yapılsa da acı hakikat değişmiyor ki!
Murat Ülker, Ferit Şahenk bir şekilde şirketlerini emniyetli limanlara taşıyorsa mülkiyet hakkından bahsetmenin manası olur mu?
BANKALAR DA PARA ARIYOR
O toplantının maksadı ne idi? Bankalar ve şirketler için deniz tükendi. Para lazım. Yurt dışından sermaye akışı durdu. Faiz ve kur seviyesi 2018 senesi ağustos ayında maruz kalınan kur şokunun yaralarını sarmaya mümkün kılmıyor.
Paranın kaynağı batıda olduğuna göre suyun başındakileri ikna etmekten başka çare kalmadı.
“TÜRKİYE GÜNLERİ” DEMEK YETMİYOR
Mamafih Türkiye’nin imajı yerlerde sürünüyor. Dünyada hapiste en fazla gazeteci bulunduran 5 devlet sayılıyor. Bunların lideri Türkiye. Çin bile ikinci sırada.
Halen iddianamesi bile yazılmayan işadamı Osman Kavala’nın Nobel barış ödülüne aday gösterileceği konuşulurken hangi yatırımcı içinden gele gele Türkiye’ye para getirebilir?
“Türkiye Günleri” demokrasi ve hukukun olabildiğince serpildiği senelerde tesirli oluyordu. Bugün maalesef o gün değil.
Halihazırda enflasyon, işsizlik ve dış borç gibi kalemlerde panel kırmızıya boyanmışken yabancı yatırımcı en azından hukukî emniyet arayacaktır. O da yoksa “Dünyada para yatırıp kazanılacak tek adres Türkiye değil.” diyecektir.
HEPSİNİN BİR BEDELİ VAR
Merkez Bankası’nın bavulları toplayan para baronlarını bir nebze tutabilmek için yüzde 24’e yükselttiği repo faizinin diğer tarafta şirketlerin belini büktüğün söylemeye lüzum var mı? İflaslar iç piyasada yaşanan durgunlukta daha da artacak.
New York’ta siyaset ve Erdoğan’ın ne kadar otoriter bir lider olduğu konuşulmasa da o salonda bulunanlar Türkiye’ye yatırım yapmanın şu an için iyi fikir olmadığını dile getirmiş.
31 Mart 2019 Pazar günü yapılacak Mahallî İdareler Seçimi’nin akabinde Erdoğan’ın Uluslararası Para Fonu’na (IMF) müracaat edebileceği belirtilmiş.
Zaten yabancı yatırımcı adına teminat sayılacak IMF tarzı bir mekanizma tesis edilmediği takdirde 1 Nisan’dan itibaren başka mevzular konuşulacak.
YATIRIMCILARIN AKIL HOCASI: TL BİR KEZ DAHA TÖKEZLER
Erdoğan hepsini bir kenara itip “dediğim dedik çaldığım düdük” tarzında ısrar ederse mevcut kriz ikiye üçe katlanabilir. Maalesef Türkiye gözden çıkarılmış. Bunu bile bile Merkez Bankası’na faiz indirme talimatı vermek gibi bir maceraya tevessül edilirse kur ve faizde yeni bir küçük kıyamet kopar.
BlueBay Varlık Yönetimi’nden Tim Ash piyasada nelerin olabileceğini şöyle hülâsa etti: “Faizleri erken indirmek bir kan banyosuna sebep olabilir. Bir kez daha tökezleyen Türk Lirası derin bir resesyon; alevlenen enflasyon ve ekonomik istikrarsızlığı tetikleyebilir.”
Manhattan’da yapılan toplantıda elle tutulur bir karar alınmadı. Bir başka ifade ile aranan kaynak bulunamadı. Heyet eli boş döndü İstanbul’a.
Kimse etliye sütlüye dokunmadı. Herkes idare-i maslahata tabi oldu. Yerin kulağı var ne de olsa! Yatırımcılar bir toplantı ile maksadının tam aksine ancak bu kadar endişeye sevk edilebilirdi.
Erdoğan’ın adım adım tesis ettiği demokrasi açığı her yerde Türkiye’nin önüne mani olarak çıkıyor.
Bu Yayına Yorum Yapın