'Taşgetiren ve sağa sola laf taşıyan'gillere sorular - Semih Yılmaz
Geçenlerde sarayın reklam havuzundan yeterince beslenmediğinden dem vurup “Reis ne olur bir el at, biz ettik sen etme! Bu gidişle batacağız. Zinhar seni asla eleştirmeyiz, bizim ufaktan serzenişlerimiz yanındaki bazı yalakalara. ” diye salya sümük ağlayan adı Karar kendisi akla zarar bir gazete de görmesem bunları yazmazdım.
Çoğunluğunu Yeni Şafak ve Star gazetesinden saraya beklendiği kadar uşaklık yapamamaktan mütevellid kovulan kadroların oluşturduğu bu gazetede, adı Taşgetiren kendi sağa sola laf götüren biri var ki çoğunuz bu adamı tanırsınız.
Zamanında işten kovulup ortada kaldığında şimdi haramilerin çöküp kapattığı Bugün gazetesinde özgürce yazmasına müsade edilen bu şahsiyet, sonra hayatında göremeyeceği paralara havuz medyasına transfer olmuş ve bu arada da muhterem mahdumu Türk Telekomda 20 yılda gelebileceği bir makama peder kontenjanından zıplayıvermişti.
Farkındayım giriş biraz uzun oldu ama bu adamın cibilliyetini hatırlamanız adına bence gerekliydi.İşte bu Taşgetiren deveyi de ailece hamuduyla götüren adam geçenlerde bir yazısında utanmadan şundan yakınıyordu:
Kabe imamı Sudeysi Cuma hutbesinde “Kaşıkçı cinayeti suçlamaları, İslam düşmanlarının ve işbirlikçi münafıkların komplosu. Prens Muhammed bin Selman, Allah’ın yüzyılda bir gönderdiği kurtarıcı ve ruhani lider olduğu için hedefte. Onu desteklemek, emri altına girmek her Müslümana farzdır...” demiş.
Bizimki de veryansın halinde almış kalemi eline, vermiş veriştirmiş. Vay efendim buna nasıl komplo denirmiş, hem Prens Selman da kimmiş ki müceddid oluyormuş, bir de neye dayanarak onun emrine girmek farzmış falan…
Bitmedi, ardından da bunları Kabe’de peygamber mihrabında nasıl söylersin deyip çemkirdikten sonra Arabistan’da bir sürü alimin hapislerde olduğundan yakınmış. Velhasıl haspam doğru söylemiş ama abe birader adama hiç sormazlar mı?
Camileri miting alanına çevirip propaganda çalışmaları yaptıklarında hiç sesin çıktı mı?
Bakara makara dediklerinde elin kalemine gitti mi?
Cenaze namazında şehit tabutuna yaslanıp seçim konuşması yaptıklarında tek kelam ettin mi?
Reise itaat farz-ı ayndır diyen rektöre hangi müçtehide göre diye yazdın da biz mi okumadık?
Allahın bütün sıfatlarını üstünde taşıyan lider dediklerinde çüş dedin de biz mi duymadık?
Peygamber Mekke fethinde gurura kapıldı, biz kapılmadık diyen dangalağa oha dedin de sesin mi kısıktı?
Asrın firavununa müceddid hatta mehdi diyenlere delil sordun da biz mi işitmedik?
700’den fazla bebek hapse atıldı da ardından mı ağladın?
Hamile kadınlar nezarethane köşelerinde tek başlarına doğum yaparken veya doğum sonrası daha yavrusunu koklayamadan eline kelepçe vurulduğunda, onlara bu zulmü reva görenlere çemkirdin de bizim mi haberimiz olmadı?
Senin yıllarca birlikte olup gayet iyi tanıdığın insanlara “fırak-ı dalle” denilip tekfir edildiklerinde yok artık ayıptır yahu dedin de biz mi fark etmedik?
Vakıf yurtlarında elin gariban çocuklarına kız erkek ayrımı yapmadan taciz ve tecavüze kalktıklarında miden bulandı da biz mi görmedik?
Bir de utanmadan yazısını “Artık ses çıkarmak lazım, şimdi değil de ne zaman?” diye bitirmiş. Hele önce delikanlıysan kendi ülkendeki zulümlere sen bir ses çıkar da duyalım. Ha öyle bağırıp çığlık falan atmana da gerek yok, kısık sesle de olur ama dikkat et Reis falan duyar, sonra zindanı boylarsın. fsemih.yilmaz@gmail.com
Kaynak: http://zamanaustralia.com/semih-yilmaz/2018/11/tasgetiren-ve-saga-sola-laf-tasiyangillere-sorular
Bu Yayına Yorum Yapın