Hizmetin Kemali, Himmetin Kemali | Doç. Dr. Salih Yücel

hizmet hareketi ile ilgili görsel sonucu

Dünyada bir milyon insan açlık sınırında veya altında. Özellikle iç savaşların yaşandığı bölgelerde ise durum içler acısı.


Başkasının malını yiyen veya sömürenler ne fakiri ne de mazlumları düşünür.

Ancak fakirliği geçmişte yaşayanlar, hayır ve hasenat yapanlar bunların acısını bir dereceye kadar hissedebilir.

İnsan gezdikçe, gördükçe Hizmetin Hareketi’nin insanlara kazandırdığı verme duygusunun kadrini daha iyi anlıyor.

Son beş yıldır şunu anladım.

Başkalarına yardım yapmayan namaz da kılsa , oruç da tutsa, hacca da gitse fırsat ele geçtiğinde mazlumun hakkını, fakirin hakkını hatta ümmetin hakkını hem de bel’amlaşmış din adamlarından vicdanını rahatlatmak için fetva alarak yer.

Yani vermeyen büyük fırsat ele geçtiğinde yer.

Bunun için Hizmette himmet çok önemlidir.

Himmet bittiği gün dünyanın en zengin ülkesi kadar malımız da olsa biteriz veya imkan olduğu halde himmet etmediğimiz gün mânen biteriz.

Himmetler âli tutulduğu müddetçe de ayaktayız. Ne ehli dalalet ne de ehli hasedin rüesası Hizmeti bitirebilir.

Evet Hizmetin kemâli, şartı adi planında himmetin kemâline bağlıdır.

Himmet etmeyenler dün yolda kaldıkları gibi bugün de, yarında yolda kalacaklar. Yapanların da hem mânen hem de maddeten önleri açılır.

Üstad iman ve Kuran’a hizmet edenler için “Dünya onlara küsmeden, onlar dünyaya küsmeli” diyor. Bu süreçteki yapılan zulüm ile bu gerçekleşti.

Onun için bu eşeddi zulüm iman ve Kur’an hizmeti için rahmete dönüştü. Dünyalık olmayınca ekilen tohumların yüzde doksanı başak veriyor.

Tarihe bakın. En fedekar insanlar dünyayı kalben terk ettiğimiz zaman veya dünyalığımız olmadığı zamanlarda yetişmiştir.

Önden giden yiğitlerin hikayelerini dinleyin. Ne zor şartlarda hizmet etmişler.

Cenab-ı Allah başlarına sağanak, sağanak ihsanlarını yağdırmış. Yanı başımızdaki bir ülkeyi inceliyorum.

90’lı yıllarda liseyi yeni bitiren üç genç gidiyor.

Ne para var, ne tanıdık, ne de dil var.

Ama azim ve ihlas var.

Bir ay boyunca kiralık ev bulamadıkları için bir mescide hasır üzerinde yatmışlar.

Hiç bir şey yokken Allah inayet etmiş ve attıkları tohumların yüzde doksanı başak olmuş.

Açılan eğitim müessesleri ile ülkeye bir model olmuşlar.

Ama sonra imkanlar çoğalınca ekilen bazı tohumlar başak olmamış.

Evet dünyalık olmayınca insanın bütün amelleri adeta oruçlaşıyor.

Çünkü içinde riya yok. Zerre kadar ihlaslı amel pek çok gönülü fethe kafi geliyor.

Evet gözyaşları bir nebze de olsa dindirmek, bugün, yarın ve gelecekte mazlumların, gariplerin, muhacirlerin, fakirlerin, yetim ve kimsesizlerin yardımına koşmak için Ensar’ın yaptığı gibi “kerreten” (tekrar) deyip Ramazandaki himmetlerimiz de coşalım. Son zulümle, Türkiye’de yüzbinlerce insan ağaç kabukları yemeğe terkedildi. Eğer Ensarın yaptığı gibi yardım yapılmasaydı veya akrabalarının yardımı olmasaydı, her gün açlıktan ölenlerin cenazeleri olacaktı.

Geçen yılda arz etmiştim. Bir valizle Avusturalya’ya geldik, bir kefenle göçelim. Unutmayalalım ki, himmetler âli olduğu müddetçe bu tekerlek tümsekte kalmayacaktır inşallah.

Osmanlı ve Mirasyediler

Portekiz’liler 16. Asrin sonuna doğru güçlü olan donanması ile Açhe Sultanlığı’na baskınlar yapar, zulüm ederler.

Açhe Sultanlığı Osmanlı’dan yardım ister. Bunun üzerine Osmanlı hemen gemilerle yardım gönderir.

Ayrıca Hint Okyanusu’na da Hac yolunun güvenliğini sağlamak, hem de bölgeki müslümanları Portekizli’lerden korumak için az sayıda savaş gemisi gönderir.

Bu az sayıda savaş gemileri yaklaşık yüz yıl boyunca bölgedeki Müslümanları pek çok saldırılardan korur.

Açhe Sultanlığı Osmanlı’nın korumasına karşılık borçlarının ne olduğunu sorar.

İstanbul’dan gelen cevap, herkesin ser levha yapması gerekir. “Borcunuz yok.

Sadece her namazdan sonra Hz. Peygambere üç defa topluca salavat getirin.” Açhe halkı da son dört asırdır bunu camilerde yapıyor.

Tsunami elektrik üreten üç bin tonluk tek gemiyi evlerin üzerinden sürükleyerek Açhe’nin ortasına kadar getirir.

Böylece elektrik üreten gemi iş göremez.

İdareciler, Türkiye’deki ilgililerden bize elektrik üreten bir gemi gönderir misiniz, derler.

O gün kırsal kesimdeki halkın nerede ise yarısının elektriği yoktu.

Ankara, pardon Enkara’dan cevap: “Şu kadar Amerikan doları verirseniz olur” evet yüz yol boyunca Açhe’yi karşılıksız koruyan Osmanlı, elektrik gemisi için bilmem ne kadar Amerikan doları isteyen Osmanlıcılık oynayanlar.

Dünyada, Müslüman veya Müslüman olmayanlar Osmanlıya sığınırdı.

Mevki, makam ve para için Osmanlıcılık oynayanların şerrinden ise Türkiye’den on binler yüz otuz küsur ülkeye sığınmış.yucelsalih@yahoo.com

http://zamanaustralia.com/doc-dr-salih-yucel/2018/05/hizmetin-kemali-himmetin-kemali

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.