Trump hileli zar attı | Harun Odabaşı, Kronos.News

ABD pazarı pek çok ülke için hayati değere sahip. Bunu da ABD çok iyi biliyor. Bu öyle bir bağımlılık ki ABD pazarında yaşanacak bir daralma başka ülkeler için felaket olabilir. Çelik ve alüminyumdaki tutumunu genişletmesi halinde dünya ticaret savaşının fitilini ateşleyebileceğinden endişe ediliyor.



ABD Başkanı Donald Trump’un ülkesinin ithal edeceği çeliğe yüzde 25, alüminyuma yüzde 10 ilave ithalat vergisi getirmesi küreselleşmenin geleceğinden tutun bu eylemin dünya ticaret savaşını tetikleyip tetiklemeyeceğine kadar bir dizi tartışma başlattı. Aslında bütün göstergeler Trump’un bu hamlesinin ABD’ye çelik ve alüminyum ihraç eden ülkeler tarafından sindirilebileceğini gösteriyor. Konu ile ilgili Habertürk’te Cüneyt Başaran’ın iki yazısına bakılabilir.


Elbette ihracatçı ülkeler kaçınılmaz bir şekilde zarar edecek ama bu, Çin ve Avrupa dahil hiçbir ülke için masayı devirmeyi gerektirecek ölçekte bir problem değil. En büyük ihracatçı Kanada NAFTA’dan dolayı muaf tutuldu bile. Trump’ta zaten ülkelerle ikili görüşmeler yapılarak durumun gözden geçirilebileceğini söyledi. Ama söz konusu vergiye Çin, Japonya, Güney Kore, Japonya, Türkiye, AB ve hatta İngiltere bile büyük tepki gösterdi. Bu tepkinin üç önemli sebebi olabilir. Birincisi kuralın tek taraflı değiştirilmesi. Evet, oyunda kurallar ihtiyaç halinde değiştirilebilir. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) çok taraflı ticaret sistemini yasal ve kurumsal bir temele oturtmak için kurulmuş. Ancak ABD, sistemin kendi aleyhine işleyen kısmında başkalarının görüşünü dahi almadan ek vergi getirdi. Her ülke böyle yapacak olsa uluslararası anlaşmaların bir anlamı kalmayacağı gibi kaos başlar. Konunun taraflarından biri olan Türkiye, DTÖ platformunda AB ile birlikte hareket edecek. Bu durum ayrıca DTÖ’nün işlevi konusunda önemli testlerden biri olacak.
İkincisi Trump’un tarzı. Siyaset dilini ABD’nin güvenliği ile iç ve dış düşman algısı üzerine oluşturan Trump çelik ve alüminyuma getirdiği vergiyi de kendi halkına ulusal çıkar kavramı ile izah etti. Amerikalılar bilindiği gibi son yıllarda bu konuda çok hassaslar. Diğer ülkelere ise adeta zor oyunu bozar edası ile attığı bu adımı mecburen kabul etmeleri gerektiğini, karşı cevap verilmesi halinde kavgadan kaçmayacağını, bu kavgadan ABD’nin kârlı çıkacağını söyleyerek diplomatik nezakete yakışmayan bir üslup sergiledi.
Üçüncüsü ve belki en önemlisi daha büyük bir saldırıyı önlemek. ABD pazarı pek çok ülke için hayati değere sahip. Bunu da ABD çok iyi biliyor. Bu öyle bir bağımlılık ki ABD pazarında yaşanacak bir daralma başka ülkeler için felaket olabilir. Trump ise züccaciye dükkanına girmiş fil gibi davranıyor. Çelik ve alüminyumdaki tutumunu genişletmesi halinde dünya ticaret savaşının fitilini ateşleyebileceğinden endişe ediliyor. Trump söz arasında, “Avrupa arabaları Amerikan yollarında cirit atıyor.” dedi bile. Böyle bir süreçten ise savunma ve silah sektörü hariç kazançlı çıkacak sektör bilmiyorum.
2008 küresel krizinin ardından dünya 2012’den bu yana soluksuz büyüyor. Her on senede bir büyüklü küçüklü krizleri otomatiğe bağlayan piyasaların duyarlılığı hat safhada iken Trump’ın hamlesi tedirginliği artırdı. Ancak şimdilik ortada Angela Merkel’in ifadesiyle savaş diyebileceğimiz bir durum yok, ama bu savaşın çıkmayacağı anlamına gelmiyor.

Blogger tarafından desteklenmektedir.