HOCAEFENDİ VE HİZMET HAREKETİ’NE ASIL İHANET EDENLER… | Bülent Keneş, Tr724


Hizmet Hareketi bir insanlık, fazilet, ahlak, erdem, ilke ve iyilik hareketi olduğu için yukarıdaki başlığı “insanlığa, fazilete, ahlaka, erdeme ve iyi olan her şeye ihanet” olarak da okuyabilirsiniz.

Hayır, hayır burada kastettiklerim Nurettin Veren, Kemalettin Özdemir, Hüseyin Gülerce, Latif Erdoğan, bilmem ne Keleş gibi karakter yoksunları değil. Onların latent ihanet hislerini yıllarca sinelerinde saklayıp ömürlerini “miş” gibi yaparak geçirdikten sonra kendilerini aşikar eden haysiyet fukarası ahlaksızlar olduklarından kimsenin şüphesi yok. Ama bu yazının konusu onlar değil.
Yazının konusu, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ömrünü adadığı, sabırla ilmek ilmek dokuyarak bir ahlak, fazilet, erdem ve iyilik numunesi olarak ete kemiğe büründürerek inşa ettiği Hizmet Hareketi’nin içinde oldukları halde bunun ne demek olduğunu anlayamayıp ya da bile bile anlamazlıktan gelip Hizmet’i Hizmet yapan tüm insani, İslami, ahlaki ilkelere ihanet etmeyi Hizmet etmek sanan zavallılar… Durun hele… Hemen nevriniz dönmesin, kaşlarınız çatılmasın öyle!.. “Zavallılar” tabiri onları tasvir için bulabildiğim en hafif ifade…
Bilenler bilir, yıllardır çevremde ve bazen de sosyal medyada hep şuna benzer şeyler ifade ettim: Ben Hizmet Hareketi kültürünü almış ve sindirmiş herhangi birinin bilerek ve isteyerek başkalarına zarar verecek, başkalarının hakkına girecek herhangi bir eylem içerisinde olabileceğine inanmıyorum. Daha önemlisi böyle bir şeye asla ihtimal vermiyorum. Hatasız kul olmayacağı gibi yüzbinlerce takipçisi olan Hizmet Hareketi’nde de beş parmağın bir olamayacağının farkındayım. Ama, şayet Hizmet Hareketi’nin bir bütün olarak eylemleriyle bilerek, iradi ve sistematik olarak kul hakkına girdiğine kanaat getirmiş olsaydım, hiç kimse beni bu Hareket’in herhangi bir yerinde bir dakika bile tutamazdı.
Allah’a şükürler olsun ki öyle bir şey yok. Ancak, büyük bir ihanete uğramış olma hissinin sebep olduğu büyük bir hayal kırıklığıyla, üzülerek ifade etmeliyim ki, Hizmet Hareketi içerisinde Hizmet Hareketi’nin ahlaki ilkeleri ile değil de ‘amaca götüren her yol mübahtır’ ahlaksızlığıyla hareket eden bazılarının var olduğuna iyice kanaat getirdim. Lafı hiç eğip bükmeden ifade edeyim: Lafa gelince “kem alatla kemalat olmaz’ deyip, icraata gelince peşinde olduklarını iddia ettikleri Fethullah Gülen yerine Niccolo Machiavelli’yi kendilerine mürşid edinenlerin iki cihanda da yatacak yeri yok!
Bilmediğim birilerinin hakkına girmekten ve eleştirdiğim şeyi yapmaktan Allah’a sığınırım ama, Allah’ın bile müdahil olmayarak affını sadece hakkı yenilene bıraktığı kul hakkına umarsızca girenlerin sadece karşımızda olanlardan ibaret olmadığını, sayılarını ve konumlarını tam olarak bilemediğim böylelerinden bazılarının, her birini nefsimden aziz bildiğim ‘bizim’ aramızda da bulunduğuna kanaat getirmekten daha kahredici ne olabilir ki şu kavanoz dibli dünyada? Ama, böyle bir fecaatin, kepazeliğin vuku bulduğuna şöyle ya da böyle kanaat getirdikten sonra da görmezlikten gelecek, susacak değilim.
Hizmet ediyorum edasıyla Hizmet’in varlık sebeplerine ihanet edenlerin, Hizmet’e açıktan düşmanlık edenlerden ne farkı var? Şayet varsa bir fark, o fark yaptıklarının Hizmet’in karşısındakilerin yaptıklarından çok daha feci bir şey olmasıdır ancak. Neticede, gırtlaklarına kadar pisliğe, şuça, ahlaksızlığa ve günaha batmış alçakların hırs ve ihtiraslarına engel gördükleri Hizmet Hareketi’ne yaptıkları cepheden taarruz olsa olsa Hizmet’in bedenini yaralayabilir, fiziksel mevcuduna zarar verebilir ve verdi de…. Oysa Hizmet’i Hizmet yapan en temel ilkelere, hem de “Hizmet ediyorum” iddiasıyla içeriden yapılan bu ihanet, Hizmet’in doğrudan o nezih ve ölümsüz ruhunu (haşa) leşe çevirme riskini barındırmaktadır. Bu yapılan şuursuzca bir hataysa Allah affetsin affetmesine ama kasti ve iradi olarak yapılmışsa zannımca bunun ne izahı, ne de affı mümkündür.
BİLSENİZ İYİ OLUR: SİZİ ASLA AFFETMEYECEĞİM!..
Açık söyleyeyim, iki elim iki cihanda da siyasal İslamcı adi bir dinbaz olan harami despot Erdoğan’ın çevresinde kümelenen ya da arkasında yığılan milyonlarca dinbazın yakasında olacağı gibi, kul hakkına girmeyi Hizmet etmek sanan bu andavallıların da yakasında olacaktır. İradi olarak girdikleri bu kul hakkı ihlalinde, kendi payıma düşeni asla affetmeyeceğimi bunları yapanlar her kimse bilseler iyi olur.
Burada bahsini ettiğim, kamu sınavlarında soru çalma iddiaları… Daha önce de bazı şüphelerim olmakla birlikte, maalesef Hizmet Hareketi içinde bulundukları halde Hizmet’in H’sini anlayamamış bazı andavallıların bireysel olarak bu melaneti yaptıklarına artık iyice kanaat getirdim.
Önceki gün bir dost sohbeti sırasında, bu tür bir kepazeliğe imza atmış biriyle konuştuğunu söyleyen çok güvendiğim bir meslektaşım, o kepazeliğe imza atan adamın hala doğru bir şey yaptığını savunduğunu “Hizmet için gerekirse aynısını tekrar yapmakta gözünü bir lahza olsun kırpmayacağını,” söylediğini aktarınca, doğrusu şok oldum. Hizmet’i ve Hizmet’e gönül vermiş milyonlarca tertemiz masum insanı lekeleyen, kim olduğunu ve konumunu bilemediğim bu yüzsüz adamın yapıp söylediklerine dair ilk tepkim “Kimmiş o adam? Söyle de gidip yüzüne tüküreyim!” oldu.
Hayır, asla blöf yapmıyorum. İnsan olduğunu, Müslüman olduğunu, Hizmet’ten olduğunu iddia ettiği halde soru çalmakta beis görmeyen her kim ya da kimler varsa, üstelik de yaptıkları o kepazelikten hala nedamet getirip utanmıyorlarsa karşıma çıkmakta bir an bile tereddüt etmesinler. Etmesinler ki yüzlerinin taa ortasına tüküreyim…
HAKKINA GİRİLEN MAĞDURLAR
Bunu sadece hakları gaspedilen tanımadığım insanlar adına değil, bizzat kendim için de yapmayı arzuluyorum. Çünkü, soru çalma ve benzeri rezaletlerin sebep olduğu hak ihlalleri ve gasp ettikleri kul hakları sadece haksız yere gasp edildiği için hak ettikleri halde bazı konumlara gelemeyenlerden ibaret sanıyorsanız yanılırsınız. Hakkına girilen onlar kadar sizlersiniz, bizleriz; sensin, benim…
Yapana bu tarafta bir zillet, öteki tarafta yüzünü yalayacak bir cehennem alevine dönüşecek bu feci kul hakkına girmelerin elbette ki apaçık görünen ilk kurbanları hak ettikleri yerler haksız yere başkaları tarafından gaspedilenlerdir. Ama onlar kadar, Hizmet Hareketi’nde yer alıp da çoğunlukla bulundukları yerlere sıfırdan başlayarak emekleriyle, alın teriyle, tırnaklarıyla kazıya kazıya, hak ede ede gelenler de bu ahlaksızların pervasızca yedikleri kul haklarının kurbanlarıdır.
Üç beş genci kendi kabiliyetleri ve başarılarıyla gelmeleri mümkün olmayacak kamudaki üç beş kıytırık yere sokmak adına işledikleri bu kepazelik, Hizmet’e gönül vermiş yüzbinlerce insanın geceyi gündüzlerine katıp türlü emekler harcayıp, zahmet çekerek bileklerinin hakkıyla elde ettikleri ana sütü gibi helal konumlarına, başarılarına, kazançlarına gölge düşürdü. Şark kurnazlığıyla soru çalıp kul hakkına girmekte hiçbir beis görmeyen bu zavallılar, bir kazan dolusu temiz sütü bozan bir damlacık kokuşmuş süt gibi, Hizmet’e söz, milyonların helal emeğine halel getirdi. Tek kelimeyle yazıklar olsun!
Sinek bir şey değil ama mide bulandırır, bir damla bozuk süt bir kazan sütü ekşitir sözlerinden de anlaşılabileceği gibi şuyu vukuundan beter bu kepazeliğe imza atanlar, Hizmet’e Erdoğan gibi bir alçağın verdiği zarardan çok daha fazla zarar verdiklerinin umarım farkındadırlar. Neticede, Erdoğan ve ekürisinin alçakça irat ettik zulümlerin yanısıra sistematik hale getirdikleri yalanlarının, iftiralarının, reelde hiçbir karşılıkları olmadığı için, asla başımızı öne eğdirecek bir etkisi de olmadı. Erdoğan ve çevresindeki harami güruhunun hayasızca, namussuzca attıkları tüm iftiralar, ancak kendi hayasızlıklarının, namussuzluklarının katlanmasına yaradı. Ama, Hizmet ediyorum havalarında gayr-i meşru işlere imza atanların, soru çalanların yaptığı öyle mi? Bana göre, bu zavallıların Hizmet Hareketi’ne yaptıkları Erdoğan’ın yaptıklarından çok bile feci.
HİZMET’E ÖZÜR BORÇLULAR
“Bu zavallılar” diye bahsettiklerim kimlerdir, inanın bilmiyorum. Ama, şayet bu yazıyı okuyacaklar arasından onlardan biri ya da birileri varsa ve azıcık haysiyetleri, adamlıkları kalmışsa adam gibi ortaya çıkarlar ve yüzbinlerce insan için sebep oldukları taşınması çok ağır bir yüke son verirler.
Bu işe karışanlar her kimse, öncelikle ilkelerine ve değerlerine ihanet ettikleri Fethullah Gülen Hocaefendi’den ve adlarını lekeleyip alın terlerine, helal emeklerine halel getirdikleri Hizmet Hareketi’nin tek tek her ferdinden zinhar özür dilemeliler, aflarını istemeliler. Böyle bir şey yapmak ya da utançlarından yerin dibine geçmek yerine hiç sıkılıp arlanmadan hala kalkıp “bugün olsun yine yaparım” tavrını sürdürenlerle ise, azıcık aklı varsa şayet, Hizmet tescilli bir şeytan görmüşçesine arasına aşılmaz bir mesafe koymakta bir an bile tereddüt etmemelidir.
Bundan daha önemlisi ise, soru çalma ve benzeri işlere bulaşmış kim varsa gidip, kuldan utanmadan, Allah’tan korkmadan Hizmet kılığına büründürdükleri kendi ferdi kul hakkı ihlallerinden dolayı mağdur olmuş kim varsa tek tek bulup ayaklarına kapanmalılar. Şayet ülkede adam gibi çalışan adil bir yargı olsaydı bunun ötesinde çok daha somut bir şeyler de söylerdim belki. Mesela, eğer sözü edilenler yurtdışındaysalar hiç üşenmeden Türkiye’ye dönmelerini, Türkiye’deyseler teslim olarak “On binlerce, yüzbinlerce masum insana zulmetmeyi bırakın artık. Cezalandırılmayı hak edecek birileri varsa onlar sadece biziz,” demelerini isterdim.
Hatasız kul olmaz belki ama, Allah’ın varlığına iman ettiğim gibi iman ediyorum ki, kul hakkına giren de asla iflah olmaz. Sadece hak edenlerin hakkını gaspetmekle kalmayan bu fecaatin, alın terime, emeklerime, zahmetlerime, helal rızkıma ve kazancıma da gölge düşürdüğünü düşündüğüm için ben şahsen hakkımı Hizmet kamuflajlı bu nadanlara asla helal etmiyorum. Böyle biline…
ÖNCEKİ SON 10 YAZI:
SARAYDAKİLERİ DE ÇOK İYİ TANIYORUZ, ZİNDANDAKİLERİ DE… - 11 MAR 2018
DEMOKRASİ YOKUŞU HÜRRİYETPERVERLERİN ÇİĞNENMİŞ BEDENLERİYLE DOLU - 06 MAR 2018
BENİM AHMET ALTAN’IM - 04 MAR 2018
28 ŞUBAT’IN BAŞARISI VE SİYASAL İSLAMCININ VİCDAN MÜNAFIKLIĞI - 27 ŞUB 2018
YANLIŞ BİR SAVAŞTA DOĞRU BİR ŞEY YAPILAMAZ!.. - 24 ŞUB 2018
MÜSTAHAKINI VEFAN KADAR BULASIN EY ANADOLU!.. - 20 ŞUB 2018
MEFİSTOFALES’E PABUCUNU TERS GİYDİRECEK HARAMİ’NİN ZAAF SULTANLIĞI… - 18 ŞUB 2018
TÜRK MİLLETİ ‘SAİD-İ KÜRDİ’NİN HÜSNÜ ZANNINA NE KADAR LAYIK OLABİLDİ? - 13 ŞUB 2018
SOYAĞACI MI, DARAĞACI MI? - 11 ŞUB 2018
SAKIN OLA Kİ CEPHENİN ÖTEKİ YAKASINA BAKMAYASINIZ! - 06 ŞUB 2018
Blogger tarafından desteklenmektedir.