Afrin’le, oy devşirerek terörle mücadele! | Zafer Polat, Zaman Avustralya

Zafer Polat
Türkiye’de iktidar partisi ve liderinin daralan ve gelecek vadetmeyen politikaları, artık tamamen seçmenin oy tercihini etkiler hale geldi. Yeni Başkanlık sistemi ile mecliste Milletvekili çoğunluğunu sağlamak (50+1) imkansız.
Onun için Erdoğan’ın “iki turlu” sistemden vazgeçip, yeniden eski sisteme gitmeyi hesapladığı da yazılıyor.

Çünkü Erdoğan oy kaybediyor. Çünkü 2019’daki seçimler, AKP Genel Başkanı’nın ölüm kalım savaşı. Sarayı iyice düşündürüp, çileden çıkartan ve şimdiye kadar kamuoyu araştırmalarını suni şekilde gösteren anketler de artık güvenini sarsmış olmalı ki; AKP’nin, para karşılığı yaptırdığı anketleri bu nedenle yasakladı Erdoğan. Ama sandıktan istenen sonucu çıkartmak için her yol mübah AKP için. Şimdi, çareyi MHP ile kol kola girerek “Cumhur İttifakı”na bağladılar.
Bunun da çare olmadığı ortada. İktidara olan güven, kar gibi eriyor. Düne kadar, Bahçeli için “Sen bozkurtlarla mı dolaşıyorsun? Ben bozkurtla dolaşmıyorum, ben eşrefi mahluk olan insanlarla dolaşıyorum” diyen şahıs, bugün meydanlarda Rabia’dan sonra “bozkurt” işareti yaparak ‘Cumhur İttifakı’na yürüyebiliyor.
İkna edilemeyen siyasilere ise kıyım politikası uygulanıyor.
Cumhur İttifakı’na dahil olmayacağını ‘Ya ben deli miyim ki, böyle bir mesuliyetin altına gireyim’ diyen Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na karşı linç girişimine ailesi üzerinden başlandı.
Eşinin İngiltere vatandaşı olmasından dolayı, şahsına karşı İngiliz ajanı diyebilecek kadar, alçalan bir politika.
Hem de aynı değer ve ilkeleri savunarak, birlikte yola çıktıkları bir partinin lideri için.
İttifaka cânı gönülden bağlanan MHP kadrosu da kendileri ile birlikte hareket etmeyenleri gayri milli saydılar.
MHP’li Arzu Erdem, “Cumhur İttifakı”nda yer almayan partiler için ağır ithamlarda bulundu. 
      MEHMETÇİĞİN KANI ÜZERİNDEN SİYASET
      Bir diğer oy artmasına vesile kılınan konu ise Mehmetçiğin canı ve kanı pahasına 1980’li yıllardan beri yürüttüğü terörle mücadele operasyonu oldu. AKP’nin Genel Başkanı, karşısında bir ordu olmadığı halde, Afrin Harekâtı’nı Türkiye’nin bir savaşı gibi göstererek, bu durumu özellikle kendi seçmeni arasında bir savaş atmosferi içerisindeymiş gibi yaymaya çalışıyor.
Anadolu’yu savaş çığırtkanlığıyla kutuplaştırarak, oya devşirmek amacıyla “3 saatte Afrin’deyiz” deyip de 2 aya yakındır devam eden ve en son Cinderes’te arama faaliyetleri sırasında 1 askerin daha şehit olması ile, 43 şehit verilen (bu rakam kamuoyuna yansıyan) harekât hakkında, askerin moral ve motivasyonunu etkilemesin diye medyaya yasak getirildi. Sözcü Yazarı Yılmaz Özdil’in dediği gibi; Bu bir futbol maçı mı ki? Asker tribüne bakarak mı savaşıyor!
Barış isteyenlerin bunu gösteri, yazı ve yorumları ile dile getirmek istemesine bile izin verilmeyen dayatmacı bir politika izleniyor, Afrin Harekatı ile ilgili. Baskının haddi ve hesabı kalmadı. Annenin sokaktaki “Barış” isimli çocuğunu bile ismi ile çağıramadağı kadar “Savaş” çığırtkanlığı. Yani, Türkiye toplumunda barış taraftarı veya savaş karşıtı olmak artık yasak.
TSK’nın, BM Sözleşmesi’nin 51. maddesindeki meşru müdafaa hakkı ile BM Güvenlik Konseyi’nin 1624, 2014 ve 2178 sayılı kararlarına dayandırılan Harekât, nerdeyse 2 ay olacak. Temennimiz bu uluslararası meşru harekâtı, iktidarın oy devşirmesine alet etmemesi. Ancak hiçte öyle olmuyor. Dikta rejimi, bundan nemalanmayı adeta bir fırsat biliyor. Gencecik askerler şehit verilip, Ana’lar ağlamaya devam ederken, havuz medyasının da açıktan ifşa ettiği gibi, yüzde 33’lere kadar gerileyen AKP oylarının, Afrin Hareketı’nın başlaması ile yükseldiğini söyleyip, yazmada beis görülmüyor. Hükümete yakınlığıyla bilinen Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Afrin’e yönelik operasyonun ‘anketlere etkisini’ kaleme alarak, “Afrin operasyonuyla devlete ve hükümete olan güven 8-9 puan arttı. Afrin, siyaseti etkilemiş gözüküyor. AK Parti’ye oy verebilirim diyenlerin oranı yüzde 55’e kadar çıktı’ diye yazdı.
Kimsecikler de bu hoyratlığa ses çıkar(a)madı.
Her ne kadar Türkiye’nin sınırlarının tehdit unsurlarından temizlenmesi ve oraları gerçek sahiplerine teslim etmeye gidiyoruz dense de; Afrin’de sivil ölümleri bu askeri harekâtın meşruluğuna gölge düşürmeye devam ediyor. Yandaş medya sürekli harekât sırasında sivil ölümlerinin olmadığını yazsa da Anadolu Ajansı, roket saldırılarında bölgede sivil konvoyun bulunduğunu kabul etti.
İktidar, harekât ile ilgili sadece yurt içinde değil, yurt dışında da en ufak eleştiriyi hazmedemiyor. Sivil ölümleri ile ilgili kaygıları, Avustralyalı siyasetçiler de gündeme getirdi.
Ancak bu en insani kaygıyı dile getiren İşçi Partisi Federal Milletvekili Peter Khalil, iktidar şakşakçılarının ve AKP taraftarlarının linçine uğradı. Troller, Khalil’in, parlamentoda yaptığı açıklamalarını köpürterek, ‘Türk toplumunun gözünde ‘terör destekçisi’ diye ilan etti. Khalil, gelen tepkileri anlayamadığını ve şaşkınlıkla karşıladığını söyleyerek yaptığı açıklamada: “İnsan haklarını savunmak ile Erdoğan Hükümeti’ni eleştirmeyi birbirine karıştırmamak lazım” dedi.
Şu günler de Türkiye’nin, Afrin’in merkezine doğru yaklaştığı haberleri geliyor. Ancak, hem içte hem de dışta, Afrin’in Türkiye’nin Vietnam’ı olacağı kaygısı da dile getiriliyor. Amerika’nın önde gelen Suriye uzmanı Steven Heydemann, yayınlanan röportajında şunları ifade ediyor: “Eğer Türkiye Afrin’in merkezini ele geçirmeye karar verirse bir felaket yaşanabilir”.
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ise; “Siyasi iktidar, Afrin’de kontrollü bir gerilimin büyük bir avantaja dönüşebileceğini varsaydı. En azından milliyetçi oyları alabilme konusunda hareket etti. Afrin’e verilen destekte, geçici bir durum var ve ters tepme ihtimali de yüksek. Yani bir süre sonra asker cenazeleri arttığında, bir şehir çatışması tablosu ortaya çıktığında bu tablo tersine dönebilir” diyerek kaygılarını dile getirdi. Dileğimiz, daha fazla can kaybı yaşanmadan harekâtın bir an sonlanması. Anadolu insanının, canı ve malının siyasetin kirli çıkarlarına alenen alet edildiği böyle bir dönemi yaşatanlar, bu vebalin altından kalkamazlar. z.polat@zamanustralia.com.au
Diğer Yazıları
Blogger tarafından desteklenmektedir.