Yaşar Kemal: Ak kâğıt üstünde | Kronos
Yaşar Kemal'i ölümünün üçüncü yıldönümünde anıyoruz.
“Her yazarın bir Çukurova’sı vardır,” demişti, “orayı anlatırlar.” Nasıl Joyce karış karış Dublin’i, Faulkner hayali Yoknapatawpha kasabasını, Márquez romanlarının sahnesi olan Macondo’yu yazdıysa Yaşar Kemal de hep Çukurova’yı anlattı. Güneyin bereketli ve kızgın toprağı yazı dünyasını biçimlendirmişti, bunu daha ilk öykü kitabının adında görürüz: “Sarı Sıcak.” Kapitalizme geçişi gözlemlemek için Çukurova benzersiz bir sahneydi. Çağının ve toprağının ruhunu yazmak üzere doğru zamanda, doğru yerdeydi Yaşar Kemal.
ŞİİRLE BAŞLADI
Her büyük romancı gibi, yazmaya şiirle başlamıştı. Ama “iyi romancılar başarısız şairlerdir” kuralı onun için geçersizdir: Yazdıkları ‘düzyazı şiir’den başka bir şey değildi. Halk şiirinin mücevherlerini, ağıtları ustalıkla derledi.
Çocukluğu için “krallığım” diyordu, Kimsecik üçlemesinde o yılları ve Doğu’dan Akdeniz’e göçen ailesini anlattı. Beş yaşındayken babası gözü önünde vurulunca dili tutulmuş, yıllarca konuşamamıştı. O büyük travmanın izleri, yazarın gerçeklikten efsanelere yönelişindeki etkileri üzerinde galiba yeterince durulmadı.
USTALARI: HOMEROS, STENDHAL, ÇEHOV
İnce Memed‘in İngilizce baskısına yazdığı önsözde, gençken halkevi kütüphanesinde nasıl tutkuyla okuduğunu anlatır. Ustaları: Homeros, Stendhal, Çehov. Kendisi de ahirzaman destancısıydı. Homeros’tan farkı tek gözünün görüyor olması değildi sadece, sanki biraz da gönülsüz, modern edebiyatın sularına açılmıştı: “Eğer modern edebiyatla karşılaşmasaydım, karşılaşmam tesadüftür, bir destancı olurdum.”
Yaşar Kemal’in “röportaj”cılığı (“söyleşi” değil, ikisi genellikle karıştırılır) hakkında çok yazıldı. Gazeteciyken kaleme aldığı metinler, gitgide sığlaşan basınımız için zorunlu ders sayılsa yeridir. Kendi deyişiyle, “gazete olmayan parti gazeteleri” ortalığı kaplamasaydı bir sürü röportaj kitabı olurdu. “Nasıl roman yazıyorsam, öyle röportaj yaptım.” demişti. Röportaj yazarlığından gelen bir başka büyük romancının, Gabriel Garcia Márquez’in bir anısı vardır: Genç gazeteci Márquez gece nöbetlerinde dizgi makinesinin sesini yağmur sesine benzetir, avunurmuş. Yaşar Kemal’in gazetecilik hakkındaki sözleri de vasatlığın ‘ideolojik aygıtı’na dönüşen gazetelerden bunalanlara nefes aldırmıştır: Yıllar önce, Türkiye’de demokrasiyle birlikte röportajcılığın da gelişeceğini söylemişti. Batıda “long-form” türünde nefis örneklerini gördüğümüz röportaj edebiyatının ülkemizdeki hali demokrasimiz hakkında da fikir veriyor.
EDEBİYATIMIZDA BİR HAMLET
Yaşar Kemal’in ustalığı, o gökkuşağı diliyle, köylüleri idealize etmeden, birer ‘insan’ olarak anlatmasıydı. Fethi Naci’nin deyişiyle, Ölmez Otu‘nda edebiyatımıza bir köylü Hamlet armağan etmiş, Türk köylüsünde bir Shakespeare kişisinin yaşayabileceğini göstermişti. Kent romanı Deniz Küstü‘de ise daha ışıltısız, kasvetli bir dili yeğledi. Kentin çirkinliği o dille anlatılırdı çünkü. Halka duyduğu sonsuz inanç, Yaşar Kemal’in gerçekçiliğini örselemedi: İdealist kaymakamın arkasından teneke çalan, yalnız kendi menfaatini düşünen halkı da onun romanlarında okuduk. Kitap Zamanı‘na bir pişmanlığını anlatmıştı: “İnce Memed‘i keşke yazmasaydım diye içimden çok geçti. O olmasaydı başıma gelenlerin çoğu başıma gelmezdi.” O söyleşide traktör şoförlüğü günlerini özlediğinden de bahsediyordu.
YÜZYILA BAKIŞI
Gallimard Yayınevi’nin düzenlediği “20. Yüzyılın En İyi Romanı” soruşturmasındaki seçimi ilginçti: Erich Maria Remarque’ın Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok adlı romanı. Bu seçim Yaşar Kemal’in yüzyıla ve insana bakışını anlamak için bir ölçüttür. Ustaları arasında Faulkner’ı sayması da şaşırtıcıdır. Yaşar Kemal daha çok Faulkner’ın “röportaj yazarı” diye küçümsediği Steinbeck’e yakındır.
Yaşar Kemal şiir kitabına “Bugünlerde Bahar İndi” adını vermişti. Üç yıl önce baharı göremeden, kış mevsiminin son günü aramızdan ayrıldı (“Ne sıcak vücutlar gitti/ Toprağı ısıtmak için“).
İnce Memed‘in başındaki dizeyi vasiyeti olarak okuyabiliriz: “Ak kâğıt üstünde tanıyın beni.” Şimdi “ak kâğıt üstünde” onu okumanın mevsimidir.
Bu Yayına Yorum Yapın