Devlet eliyle gasp ve servet transferi! - Mahmut Akpınar
THY basın müşaviri olan zatın haberleri vesilesiyle AKP’nin kendi yandaşlarına nasıl imkanlar hazırladığını, kaynaklar aktardığını öğrenmiş olduk. Bilal Erdoğan’ın arkadaşları bu dönemde her yerdeler. İmam Hatipten ne kadar yakın arkadaşı varsa bedavadan maaş alınacak yerlere doldurulmuş durumda. THY’nin tümüyle Bilal’in arkadaşlarından oluştuğunu iddia ediliyor.æ Yılların çabasıyla bir noktaya gelmiş THY gibi güçlü bir şirketin zora girmesi, kurumun arpalık haline getirilmesi nedeniyle! Liyakatsiz insanlara peşkeş çekilmesi sebebiyle!
En önemli vasfı, niteliği “Bilal’in arkadaşı olma” olan 35 yaşındaki bir arkadaş THY basın müşavirliği yanında kayyuma devredilen 40 ayrı şirkette yönetim kurulu üyeliği yapıyormuş. Kamu kaynaklarını talan ettikleri, insanların emeğiyle biriktirdiklerine çöküp iç etmeleri yetmiyormuş gibi, ayrıca devletin imkanlarıyla caka satıyorlar. Sonradan görmeliğin dik alasını sergiliyorlar. Dünyanın en güçlü ülkelerinin liderleri “israf olur” diye özel uçak kullanmayıp kamu görevi için yaptığı seyahatlerde bile tarifeli uçakları kullanıyor. Bizde Erdoğan’ın bir düzine sarayından, uçan saraylarından, Emine Hanımın lüks düşkünlüğünden, oğulların gemiciklerinden vb vazgeçtik, oğul Bilal’in arkadaşı Yahya’nın karısı bile devletin imkanları üzerinde tepiniyor. Kimse de hesap soramıyor. THY basın danışmanı ve kayyuma devredilen 40 şirketin yönetim kurulu üyesi arkadaşın karısı “fazla yürümesin ve yorulmasın” diye THY uçağı normal park etmesi gereken yere park etmiyor. “Hanım Efendi”nin ayağına getiriliyor.
İslam’da mülkiyet hakkı kutsaldır. Bir insan malını savunurken ölse şehit olur. İslamda korunması şart olan beş şeyden bahsedilir. Bunlar hayatın korunması, aklın korunması (düşünce özgürlüğü, akın işletilmesi olarak da bakılabilir), dinin korunması, neslin korunması, mal ve servetin korunmasıdır. Bunların neleri ihtiva ettiği, günümüze bakan yönleriyle nasıl yorumlanacağı ayrıca tartışılabilir. Ancak en önemli korunacak esaslar arasında insanların alın teriyle ve helal yolla kazandıkları mal ve servet de vardır.
Başkasının malına, servetine, parasına haksız şekilde ve zorla el koymak GASPdır. İslam hukukçularının ittifakıyla gasp haramdır, büyük günahlardandır. Gasp etmek haram olduğu gibi Nablusi’ye göre gasp edilen malı hediye, ücret, sadaka olarak almak ve kullanmak da haramdır. Gasp edenin varisleri, gasp edildiğini biliyorsa o malı hakiki sahibine iade etmelidir. Zira gasp edilen malı-serveti gaspın varislerinin kullanması da haramdır. Başkasının malını haksız yere almak, ona çökmek, gasp etmek kitap, sünnet, icma ile yasaktır, haramdır. Nisa Suresi 29. Ayeti: “Ey insanlar eğer rızaya dayalı ve ticaretle elde edilmemişse, birbirinizin mallarını haram yollarla almayın, yemeyin” demektedir.
Hazreti Peygamber vefatından hemen önce kıyamete kadar gelecek olan ümmetine, hatta tüm insanlara hitap eder ve bir insan hakları beyannamesi yayımlar. Zira Veda Hutbesi’ndeki hitap şekli “Ey müminler!”den ziyade “Ey Allahın kulları!”, “Ey insanlar!” şeklindedir. Başkaları dikkate almasa dahi Veda Haccı’nda Arafatta yüzbinleri aşan Mümine hitap ederek söyledikleri tüm Müminler, Müslümanlar için bağlayıcıdır. Diyanet’in web saysafından alarak Hazreti Peygamber Veda Hutbesi’nde mala çökme, gasb etme, güçle ele geçirme hakkında ne demiş bakalım:
“Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur. Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O’da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakin benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! ..Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. ..Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim…”
“Mü’minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman’ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman’a kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır. ..Ey insanlar! Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. ..Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.” DİYANET İŞLERİ
Kur’an’da ve hadislerde olan açık hükümlere rağmen maalesef uygulamada Müslümanlar Allah’ın emrettiği şekilde can ve mal güvenliğine saygı göstermemiştir. İslam ülkelerinde siyaseten rakipleri zayıflatmak, muhalifleri sindirmek için kullanılan, adına “Müsadere” denilen uygulamaya sıkça başvurulmuş ve insanların helal kazançla elde ettiği servete siyasi-idari işlemle çökülmüştür. Muhafazakar kesimin hep övdüğü Osmanlı, Müsadere sistemini en yaygın kullanan devletti. Tanzimat’a (1839) kadar kimse malından, servetinden emin değildi.
Aynı yöntemi laikçi Kemalistler de uygulamaya devam etmiş “Varlık vergisi” diyerek Cumhuriyet döneminde azınlıkların mallarına, servetlerine çökmüşlerdir. Bu kötü adeti yıllar sonra güya “İslamcı” AKP iktidarı tekrar canlandırdı. Çok daha yaygın ve kuralsız şekilde ülkenin Anadolu’dan çıkmış yerli sermayeye çöküyor. Hatta insanların ecdadından miras kalan gayrı menkullerine bile el koyuyor; babadan dededen kalma evinde yaşayanlardan “kira” altında haraç almaya kalkıyor.
AKP sadece toplanan vergileri iç etmekle, kamu kaynaklarını kendi yandaşlarına peşkeş çekmekle kalmadı. Alın teriyle, emekle iş kurmuş, ticaret yapmış ve sermaye biriktirmiş insanların servetlerine/mallarına da göz dikti. Beyaz Türklere dokunmayan “İslamcı” AKP, Anadolunun muhafazakar, güç bela servet edinmiş müteşebbislerini bitiriyor; hapislere dolduruyor. Bu şirketlere yandaş kayyımlar atayarak hırsızlığı geniş bir alana yayıyor ve yandaşlarına servet/kaynak transferi ediyor.
AKP servet transferini sadece çöktüğü mallar üzerinden yapmıyor. İnsanlar canlarını, mallarını özgürlüklerini zalimlerden ve zulüm düzeninden kurtarabilmek için hakimlerden polislere, aracı siyasilere, parti teşkilatlarındaki yiyicilere büyük bedeller ödemek zorunda kalıyorlar. İnsanlar devletin koruması gereken malını, canını devlet içine çöreklenmiş çetelerden kurtarabilmek için helal kazancını gaspçılara, kravatlı çetelere yediriyor. İnsanlar pasaportu ipta edilince yurt dışına çıkabilmek için ucu AKP’lilere çıkan insan kaçakçılarına mecbur ediliyor. Avukatlardan, hakimlerden ve AKP siyasetçilerinden oluşan çeteler uydurma “terör” suçlamaları nedeniyle insanlara tuzaklar kuruyor ve masum insanların parasına, malına kastediyor.
AKP İslam’ın lanetlediği gasp işini adeta ibadet neşvesiyle, “cihat” niyetine ve çok yaygın şekilde yapıyor. İki asır önce kaldırılmış müsadere üzenini tekrar işletiyor. Erdoğan’dan başlamak üzerine AKP kendi yandaşlarına servet transferi yapıyor.
http://www.tr724.com/devlet-eliyle-gasp-ve-servet-transferi/
Bu Yayına Yorum Yapın