Varlık Fonu’nun ilk icraatı borçlanma yetkisi vermek oldu | Harun Odabaşı
Geçen hafta Bloomberg’in hemde üç ayrı kaynaktan doğrulatarak ancak girebildiği bir haberde Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) uluslararası piyasalardan 1 milyar Euro borçlanmak için Amerikan bankası Citigroup ile Çin bankası ICBC’ye yetki verdiği bilgisi yer alıyordu. Habere göre TVF’nin uluslararası piyasalardan yapacağı bu ilk borçlanma bir yılı opsiyonlu, 3 yıl vadeli olacak.
Muhalefetin haberin doğruluğu ve gelen paranın nerde kullanılacağı soruları ise çoğu zaman olduğu gibi cevapsız kaldı. Konu Hazine ve Maliye’den Sorumlu Devlet Bakanı’na sorulduğunda ‘TVF’nin finansal bir güç merkezi olduğunu gerekirse bilançosunu kullanarak borçlanabileceği’ gibi suya savuna dokunmayan bir açıklama yaptı. Maalesef AKP, Varlık Fonu’nun varlık sebebine ilişkin endişeleri haklı çıkaracak bir adımı atmış oldu. Halbuki hikayenin başlangıcında çok güzel hayaller vardı. Dünyada kurulan Varlık Fonu örnekleri verilerek, eleştirenler cahillik ve bağnazlıkla suçlanıyordu. Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olarak hareket eden Varlık Fonu varlık sebebini bizzat kendisi şöyle açıklıyordu: ‘Kamuya ait olan varlıkları daha etkin ve verimli bir şekilde yönetmek; mevcut kamu varlığına değer katarak gelecek nesiller için daha güçlü bir Türkiye hazırlamak amacıyla kurulmuş bir yapı olup, ülkemizin ekonomik istikrarının artırılması ve kalkınmasına katkı sağlamak amacıyla kurulmuştur.’
Yandaş medya sayfalarında, ‘Varlık Fonu, otoyollar, Kanal İstanbul, üçüncü köprü ve havalimanı, nükleer santral gibi dev projelere kamu borcunu arttırmadan finansman sağlayacak. Sermaye piyasalarının büyüme ve derinleşmesini hızlandıracak olan fon, bankacılık sisteminin finans sektöründeki hakim rolünü de azaltacak. Fonun, ekonomik dalgalanma dönemlerinde piyasalarda istikrarı sağlayıcı bir rol üstlenmesi de hedefleniyor.’ içerikli haberler yapıyordu.
Kuruluşunu üzerinde 2 seneyi aşkın bir süre geçmesine ve faaliyet anlamında bir başkan eskitmesinin dışında tek bir çivi bile çakmayan Varlık Fonu’nun ilk icraatının yabancı kuruluşlara borçlanma yetkisi vermek olması zannediyorum AKP destekçilerinde de büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Havuz medyası borçlanmanın Türk ekonomisini nasıl şahlandıracağı yönünde haber bile yapamadı. Görmemeyi tercih etti. Zira gelen paranın bir yatırım projesinin finansmanından ziyade borçların çevrilmesinde kullanılacağı yaygın bir kanaat. AKP bilindiği gibi 18 yıllık iktidarında yol ve köprü dışında adını yatırım anlamında hiçbir sanayi sektörüne yazdıramadı. Hatta Cumhuriyet döneminde üretilen kamunun elinde bulunan kurumları nerde ise tek başına sattı. Elde edilen 63 milyar doları da afiyetle yedi. Şimdi bürokrasinin ülke borçlarının çevrilmesi için tüm mesaisini harcadığı bir dönemde yatıma finansman çok lüks bir beklenti olur. Varlık Fonu’ndaki sessizlikte bu yaklaşımı teyit ediyor. Gelen para Varlık Fonu’ndaki şirketlerden bir ya da birkaçının borcunun çevrilmesinde, dolayısı ile popülizme kaynak aktarılmasında kullanılacak görünüyor. İpotek olarak da işin tabiatı gereği TVF’nin elindeki şirketin kendisini ya da karını ipotek göstermek durumunda kalacak. Sıkıntılı bir diğer noktada TVF’nin denetim sisteminin güçlü olmaması. Bir anonim şirket olan TVF özel hukuka tabi. Adeta Saray’ın yetkileri ile donatıldı. Alır, satar, ihale yapar, borçlanır ve kimseye hesap vermez.
Varlık Fonu’nun bünyesine nerede ise özelleştirmeden arta kalan ne kadar değerimiz varsa devredildi. Türkiye Cumhuriyet Ziraat Bankası AŞ, Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ), Türkiye Petrolleri AO (TPAO), Posta ve Telgraf Teşkilatı AŞ (PTT), Borsa İstanbul AŞ, Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme AŞ’nin (TÜRKSAT) sermayelerinde bulunan Hazineye ait hisselerin tamamı, Türk Telekomünikasyon AŞ’nin yüzde 6,68 oranındaki Hazineye ait hissesi ile Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (Çaykur), THY’nin yüzde 49,12, Halkbank’ın yüzde 51,11 hissesi Varlık Fonu’nda.
TVF’nin bazısı özelleştirilmesi mahzurlu görülen bu stratejik kurumların içini boşaltması, süreci yakından takip edenlerin en büyük korkularından biri. Berat Albayrak’ın ifadelerinden anlaşıldığı kadar fonun ‘Paralel Hazine’ gibi konumlanması ise bu korkuları ete kemiğe büründürüyor.
Muhalefetin haberin doğruluğu ve gelen paranın nerde kullanılacağı soruları ise çoğu zaman olduğu gibi cevapsız kaldı. Konu Hazine ve Maliye’den Sorumlu Devlet Bakanı’na sorulduğunda ‘TVF’nin finansal bir güç merkezi olduğunu gerekirse bilançosunu kullanarak borçlanabileceği’ gibi suya savuna dokunmayan bir açıklama yaptı. Maalesef AKP, Varlık Fonu’nun varlık sebebine ilişkin endişeleri haklı çıkaracak bir adımı atmış oldu. Halbuki hikayenin başlangıcında çok güzel hayaller vardı. Dünyada kurulan Varlık Fonu örnekleri verilerek, eleştirenler cahillik ve bağnazlıkla suçlanıyordu. Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olarak hareket eden Varlık Fonu varlık sebebini bizzat kendisi şöyle açıklıyordu: ‘Kamuya ait olan varlıkları daha etkin ve verimli bir şekilde yönetmek; mevcut kamu varlığına değer katarak gelecek nesiller için daha güçlü bir Türkiye hazırlamak amacıyla kurulmuş bir yapı olup, ülkemizin ekonomik istikrarının artırılması ve kalkınmasına katkı sağlamak amacıyla kurulmuştur.’
Yandaş medya sayfalarında, ‘Varlık Fonu, otoyollar, Kanal İstanbul, üçüncü köprü ve havalimanı, nükleer santral gibi dev projelere kamu borcunu arttırmadan finansman sağlayacak. Sermaye piyasalarının büyüme ve derinleşmesini hızlandıracak olan fon, bankacılık sisteminin finans sektöründeki hakim rolünü de azaltacak. Fonun, ekonomik dalgalanma dönemlerinde piyasalarda istikrarı sağlayıcı bir rol üstlenmesi de hedefleniyor.’ içerikli haberler yapıyordu.
Kuruluşunu üzerinde 2 seneyi aşkın bir süre geçmesine ve faaliyet anlamında bir başkan eskitmesinin dışında tek bir çivi bile çakmayan Varlık Fonu’nun ilk icraatının yabancı kuruluşlara borçlanma yetkisi vermek olması zannediyorum AKP destekçilerinde de büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Havuz medyası borçlanmanın Türk ekonomisini nasıl şahlandıracağı yönünde haber bile yapamadı. Görmemeyi tercih etti. Zira gelen paranın bir yatırım projesinin finansmanından ziyade borçların çevrilmesinde kullanılacağı yaygın bir kanaat. AKP bilindiği gibi 18 yıllık iktidarında yol ve köprü dışında adını yatırım anlamında hiçbir sanayi sektörüne yazdıramadı. Hatta Cumhuriyet döneminde üretilen kamunun elinde bulunan kurumları nerde ise tek başına sattı. Elde edilen 63 milyar doları da afiyetle yedi. Şimdi bürokrasinin ülke borçlarının çevrilmesi için tüm mesaisini harcadığı bir dönemde yatıma finansman çok lüks bir beklenti olur. Varlık Fonu’ndaki sessizlikte bu yaklaşımı teyit ediyor. Gelen para Varlık Fonu’ndaki şirketlerden bir ya da birkaçının borcunun çevrilmesinde, dolayısı ile popülizme kaynak aktarılmasında kullanılacak görünüyor. İpotek olarak da işin tabiatı gereği TVF’nin elindeki şirketin kendisini ya da karını ipotek göstermek durumunda kalacak. Sıkıntılı bir diğer noktada TVF’nin denetim sisteminin güçlü olmaması. Bir anonim şirket olan TVF özel hukuka tabi. Adeta Saray’ın yetkileri ile donatıldı. Alır, satar, ihale yapar, borçlanır ve kimseye hesap vermez.
Varlık Fonu’nun bünyesine nerede ise özelleştirmeden arta kalan ne kadar değerimiz varsa devredildi. Türkiye Cumhuriyet Ziraat Bankası AŞ, Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ), Türkiye Petrolleri AO (TPAO), Posta ve Telgraf Teşkilatı AŞ (PTT), Borsa İstanbul AŞ, Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme AŞ’nin (TÜRKSAT) sermayelerinde bulunan Hazineye ait hisselerin tamamı, Türk Telekomünikasyon AŞ’nin yüzde 6,68 oranındaki Hazineye ait hissesi ile Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (Çaykur), THY’nin yüzde 49,12, Halkbank’ın yüzde 51,11 hissesi Varlık Fonu’nda.
TVF’nin bazısı özelleştirilmesi mahzurlu görülen bu stratejik kurumların içini boşaltması, süreci yakından takip edenlerin en büyük korkularından biri. Berat Albayrak’ın ifadelerinden anlaşıldığı kadar fonun ‘Paralel Hazine’ gibi konumlanması ise bu korkuları ete kemiğe büründürüyor.
HARUN ODABAŞI
Kaynak: HARUN ODABAŞI – kronos news https://kronos11.news/tr/varlik-fonunun-ilk-icraati-borclanma-yetkisi-vermek-oldu/
Bu Yayına Yorum Yapın