Kuyruk bizim kuyruğumuz! - Naci Karadağ


Hatırlıyor musunuz bir AKP yetkilisinin aklı sıra şecaat arz ederken yediği haltı?
Hani “hırsız bizim hırsızımız kardeşim!” diye serzenişte bulunmuştu…
“Bizim katilimiz iyidir hoştur” diyen Ergenekon ile “Bizim Hırsızımız iyidir” diyen AKP iktidarı muazzam bir uyum sergiliyorlar.
Ve fakat bazen tarih ve talih öyle şeyler yaşatıyor ki, ibretlik manzaralar çıkıyor ortaya.
Adetullah tam da böyle bir şey.
Ergenekon’u yedeğine alarak bin bir türlü alçaklık, kumpas, canavarlıkla cemaati paramparça eden AKP ve Erdoğan, kavga edecek düşman bulamayınca, neredeyse her kötülüğü Tek Parti dönemi ve İsmet İnönü’ye bağlamasının bir bedeli ve geri dönüşü olacaktı şüphesiz.
Dedim ya Adetullah.
İnönü’nün ahını bu kadar alırsanız, karneyle ekmek de sattırır Allah size, kuyruklar da olur, karaborsacılar da fink atar ülkenizde.
Ah almak tam da böyle bir şey sanırım.
Camileri zaten siyasetin ahırı yaptılar ama yakında fiziksel olarak da camileri ahır yaparlarsa hiç şaşırmayacağım.
Esas meselemizde ayrıntıya girmeden önce bir noktayı daha belirtmek isterim.
Tarihe bol miktarda seçim kaybetmekle ve bugünkü zalim iktidarı meşrulaştırmakla geçmiş olan CHP ve Kılıçdaroğlu zihniyeti, eğer böylesi felaket bir ülkede daha seçim kazanamazsa tarihe unutulmaz şekilde geçecektir.
Belki de bugünkü tablonun oluşmasında Erdoğan ve arkasındaki gizli ortaklarının başarısı kadar, CHP’nin beceriksizlikleri ve dindar kesime duyduğu nefret ve kinin oynadığı önemli bir rol vardır!
Enflasyon ve büyüme rakamlarıyla oynayıp ülkeyi sanal bir şekilde güllük gülistanlık gösteren Erdoğan Rejimi, havuz aracılığıyla bu konuda hala büyük bir başarı sergilemekte.
Öyle ki, ülke gerçekleriyle Saray gerçekleri arasındaki makas her geçen gün daha da büyük ve kapatılmaz bir uçuruma dönüşmektedir.
Kendi enflasyonları ile gerçek enflasyon arasındaki fark iki katını geçmiş durumda.
Büyüme de de benzer bir oran tam tersi bir ilişki ile geçerli.
Gerçek büyüme rakamları Saray rakamlarının yarısından bile daha az ama kimsenin bunu dert ettiği yok nedense.
Ancak mızrak çuvala bir yere kadara sığabiliyor ve semt pazarları bu gerçeği adeta bir tokat gibi vatandaşın yüzüne vuruyor.
İşte burada yine Erdoğan ve algı ordusu devreye girip, pazarcılar dahil çiftçi ve üreticileri hain ilan edebiliyor.
Tanzim mağazaları da böylesi bir pansuman çözüm aslında.
Kendileri de çok iyi biliyorlar ki sürdürülebilir bir aldatmaca değil bu.
Ancak en fazla seçime kadar taşıyabilir kendilerini ama bundan başka da çareleri yok.
Yalan büyüdükçe boyu kısalır; bu da Adetullah’tandır.
CHP ve İnönü dönemini yokluk, pahalılık ve kuyruklarla bugün bile diline dolayan Erdoğan bizzat kendisi kuyruk oluşturmakla övünmeye başladı.
Tanzim mağazaları bir anda pıtırak gibi yerde ortaya çıktı. Erdoğan kendisine bağlı belediyelerin tüm imkanlarını seferber ederek, birkaç haftalığına bile olsa ülkenin içinde bulunduğu felaket manzarasını gizlemeyi deniyor.
Bu sebeple kuyruk görüntüsü tüm tatsızlığa rağmen kabullenildi.
Zira çok iyi biliyorlar ki, eğer istedikleri algıyı oluştururlarsa kuyruk meselesini tartışmaya sıra gelmeden seçimler geçmiş olacak.
Şu manşetleri atabilecek bir medyanız varsa bu ülkede her şeyi yapabilirsiniz, sakıncası yoktur yani!
Ancak esas ilginçlik ise tanzim kuyruğunda soğukta saatlerce bekleyip sadece birkaç kilo sebze alabilme hakkı olan halkın tavrıydı.
Hani normal bir ülkede olsa, halk tepkili ve mutsuz olur değil mi?
Yani bu pahalılık, bu kuyruk, bu karne zihniyeti filan diye sorumlulara tepki gösterir.
Düşünün bu tablonun sorumlularından olan ekonomi bakanı utanmadan, sıkılmadan, burnunun ucu kızarmadan tanzim konteynırlarını sırıtarak ziyaret edebiliyor.
Oradaki halkın yüzüne bakabiliyor!
Daha fenası kuyruktaki insanlarda en ufak bir tepki olmadığı gibi, pek çoğu kendilerine uzatılan mikrofona “Allah Tayyip’ten razı olsun” diyebiliyor.
Bunun korku ve ironiyle bir ilgisi yok.
İnanarak söylüyorlar bunu.
Muazzam bir toplumsal efsunlanma var sanki.
Ki efsunlanmanın aydınlanmanın mefhum-u muhalif olduğunu yine bu kuyruklardan öğrenmiş olduk.
Kilometrelerce tanzim kuyruğu oluşuyor.
Bir tek şahs-ı vahit bile bırakınız bundan şikâyet etmeyi, memnuniyetsizliğini dile getirmeyi, tam tersi Erdoğan hariç herkesi suçlayabilme durumu var.
Adamın teki “Elbette mutsuzum” dedi. “Evet” dedim, “Nihayet bilinçli ve artık ‘tak’ etmiş bir vatandaş!”
Ancak hemen sonrasında şunu ekledi vatandaş: “Mutsuzum tabi, marul yok, haftaya gelecekmiş, daha ilk baştan işi sıkı tutmak lazım, marul istiyoruz!”
Ve anlıyoruz ki, bu kişilere laf anlatmayı denemek çok anlamlı olmadığı gibi ikna etmek filan mümkün değil.
Hatta şöyle bir iddiam var:
Şu tanzim kuyruklarının hemen yanına bir seçim sandığı koysak AKP ezici çoğunlukla birinci çıkan parti olacaktır.
Kuyruk bizim kuyruğumuz nihayetinde değil mi?
Hırsız bizim hırsızımız olduğu gibi…
Anlıyoruz ki, bu ülkenin dibine kadar daha epey alacağımız yol var.
Yaşayacağımız rezillikler kolay kolay bitmeyecek bilin yani.
Kimse öyle, “bu seçimde bunlardan kurtuluyoruz” filan hevesine kapılmasın sevgili dostlarım!
 http://www.tr724.com/kuyruk-bizim-kuyrugumuz/

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.