TRUMP KABİNESİ ‘DİKİŞ TUTMUYOR’ – Adem Yavuz Arslan


Güne Başkan Trump’ın ‘şok tweetleri’ ile başlayan Washington tam anlamıyla ‘karıştı’.
Trump’ın ‘sıradışı bir başkan’ olacağına kesin gözüyle bakılıyordu, hatta Cumhuriyetçi Parti yönetimi bu ‘riski’ satın almıştı fakat gelinen noktada ‘en sıkı Trump takipçileri’ bile ‘ne oluyoruz?’ diyor.
Beyaz Saray’da ki ‘yaprak dökümü’ sürerken en büyük şok Savunma Bakanı Jim Mattis’in istifası ile yaşandı. Trump kabinesinden bugüne kadar çok sayıda ‘ağır top’ ayrıldı fakat Mattis’in durumu hepsinden farklıydı.
Çünkü saygın bir isim olarak tanınan Mattis, Beyaz Saray’ın bir nevi ‘sigortası’ olarak görülüyordu.
Nitekim Mattis’in istifası sonrası The Atlantic’e konuşan bir ‘Beyaz Saray kaynağı’; “Jimm Mattis, Başkan Trump’ın herhangi bir rapor okumadan, uzmanına danışmadan, risklerini hesaplamadan vereceği kararları frenleyebilen son isimdi.” diyor. Washington’da ki endişeyi büyüten de bu korku. Zira karşılaşılacak ilk ciddi krizde Trump’ın kimle neyi konuşacağı kestirilemiyor.
Öte yandan Trump Kabinesi ‘dikiş tutmuyor.’
Mattis, son bir ayda istifa aden dördüncü bakan oldu. Bilindiği gibi önce İçişleri Bakanı Ryan Zinke, Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly, Adalet Bakanı Jeff Sessions ve son olarak da BM temsilcisi Nikk Halley istifasını sunmuştu. Böylece Trump ekibinden istifa eden, istifaya zorlanan yada atılan yönetici sayısı 50’yi aştı. New York Times’in analizine göre Trump kendinden önceki başkanlarla kıyaslandığında ‘kırılması zor bir rekora’ imza atmış durumda.
TRUMP NE YAPIYOR?
Başkan Trump’ın ne yaptığı yada yapmaya çalıştığı sorusu artık milyar dolarlık bir soru haline geldi. Üstelik bu soru sadece Washington’da sorulmuyor.
Trump’ın ‘çekiliyoruz’ açıklaması kendisi dışında herkes için şok oldu. Zira ne Pentagon’un ne CENTCOM’un ne Dışişleri ne de Kongre’nin bu karardan haberi yoktu.
Üstelik daha üç ay önce Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton “Suriye’deki askeri varlığımız arttıracağız” açıklaması yapmış, Pentagon ‘yeni gözetleme kuleleri ve 40 bin kişilik ordu projesini’ ilan etmişti.
Dolayısıyla kararın artçı şoku da büyük oldu.
Bir gün öncesine kadar Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn’in mahkeme süreci, Mueller soruşturması ve Trump’ın kişisel avukatı Michael Cohen’in itirafları manşetlerde iken hepsi bir anda unutuldu.
İki gündür Washington toz duman.
Ancak Başkan Trump pek oralı değil. Hatta yine Twitter mesajı ile “Suriye’den çekilmek sürpriz değil.Yıllardır bunun kampanyasını yapıyorum ve 6 ay önce de çıkmak istediğimde bir süre kalmayı kabul etmiştim. Biz onların işini yapıyoruz. Eve gelme ve tekrar inşa etme zamanı” dedi.
Gerçekten de Başkan Trump için yalnızca Suriye değil, ‘tüm savaş alanlarından’ çekilmek bir seçim vaadiydi. Dolayısıyla bu hatırlatmasında haklı. Trump, Suriye’den çekilme kararının neden olduğu toz bulutunun içinde ikinci bombayı patlattı ve Afganistan’dan da 7000 askerin çekileceğini açıkladı.
“TRUMP İKİNCİ 11 EYLÜL’ÜN YOLUNU YAPIYOR”
Trump’ın Suriye ve Afganistan’dan çekilme kararı Washington’u ayağa kaldırdı. Siyasilerden ard arda açıklamalar geliyor. Hatta Trump’ın ‘kadim destekçileri’ dahi Trump’a tepkili. Mesela senator Lindsey Graham Suriye’den çekilme kararı için ‘felaket’ ve ‘ABD’nin onuru üzerinde bir leke” olarak tanımladı. Ayrıca, Afganistan’dan çekilme kararının ‘ikinci 11 Eylül’ün yolunu yapmak’ anlamına geldiğini söyledi.
Suriye’den çekilme kararına tepkiler ağırlıklı olarak ‘İran ve Rusya’nın bölgedeki nüfuzunun artmasına, Esad’ın güçlenmesine, Kürtler’in ‘satılmasına’ yol açacağı başlıklarında toplanıyor.
Daha önce ifade ettiğim gibi, Suriye’den çekilme kararının neden ve nasıl alındığını Trump dışında bilen, izah edebilen ikinci bir kişi-ülke yok. Öyle ki Trump’ın çekilme kararı sonrası gazetelerin sorularını cevaplayan üst düzey bir yetkili sorular karşısında bunalıp “Bende bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum, bakıyoruz” demek durumunda kaldı.
MATTİS DE HAVLU ATTI
Trump’ın Suriye’den asker çekme açıklaması Washington’u alt üst ederken ‘beklenen’ bu istifa haberi çalkantıyı büyüttü. Savunma Bakanı Jim Mattis bir mektup yayınlayarak şubat sonu itibariyle emekliye ayrılacağını açıkladı.
‘Beklenen’ diyorum çünkü Washington’da bir süredir Mattis ile Trump’ın arasının gergin olduğu, Mattis’in kendini geri çektiği konuşuluyordu. Hatta geçtiğimiz ekim ayında ’60 dakika’ programına katılan Trump, savunma bakanı Mattis ile yaşadığı görüş ayrılığını gizlememiş “Onunla iyi bir ilişkimiz var, ancak kendisi ayrılabilir, yani bir noktada herkes ayrılabilir. Burası Washington, insanlar görevlerinden ayrılırlar.” demişti. Hatta Trump’ın aynı programda “Doğruyu bilmek isterseniz sanırım kendisi biraz Demokrat” sözleri Mattis’in ayrılacağı yönündeki dedikoduları büyütmüştü.
Trump’ın Suriye’den çekilme kararını açıklamasından sonra beklenen gelişme yaşandı ve Mattis’de ayrıldı. 2 sayfalık bir mektup yayınlayan Mattis kibarca ‘artık yeter’ demiş oldu. Zira diplomatik bir dille yazılan mektupta başkan Trump’a “Sizin görüşlerinize daha yakın bir Savunma Bakanıyla çalışma hakkınız var.” dedi.
Bir başka ifadeyle Savunma Bakanı Mattis Başkan Trump’a ‘Ben 40 yıldır bu işleri yapıyorum, sen kendi kafana göre biriyle çalış, ben eğilip bükülmem, fikirlerimden vazgeçmem’ demiş oldu.
Mattis’in istifası Washington’da ki karmaşayı büyüttü.
Çünkü Jimm Mattis, Trump muhalifleri tarafından dahi takdir edilen, bilgisine, tecrübesine güvenilen bir isimdi. Yazının girişinde de aktardığım gibi ‘Beyaz Saray’da ki fren’ görülüyordu. ABD medyasına yansıyan yorumların ortak özelliği “Mattis’in ayrılması ile Trump’a dur diyebilecek kimse kalmadı” şeklinde.
SURİYE’DEN ÇEKİLME OLACAK MI?
Bu soruya net cevap verebilecek kimse yok. Çünkü Trump’ın ‘gel-git’leri meşhur. Bazen aynı gün içerisinde taban tabana zıt söylem ve eylemlerde bulunabiliyor. Suriye meselesi de böyle. Seçim kampanyaları sırasında Suriye’den çekilmeyi vaat eden Trump daha önce de bu isteğini yerine getirmek için girişimlerde bulunmuştu. Ancak özellikle Pentagon’un manevraları ile bu gündem soğumaya bırakıldı. Hatta tam tersine Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton hem asker sayısının arttırılacağını hem yeni üsler kurulacağını açıklamıştı. Üstelik Suriye özel temsilcisi James Jeffrey “İran burada iken biz daha buradayız.” demişti.
Yani büyük bir belirsizlik var. Medya ‘çekilmenin neden olacağı kaos’a dair senaryolar ile dolu. ABD uzun Noel tatiline başlıyor olsa da siyasetin harareti yüksek. Senatörler Trump’a ‘kararını gözden geçir’ çağrısı yapıyorlar, mektuplar yazıyorlar. Uzmanları IŞİD tehdidinin bitmediğini anlatıp çekilme kararının bölge dengelerini alt üst edeceğini, Putin’in zaferi anlamına geleceğini savunuyorlar. ‘Beklenti’ bürokrasinin bir şekilde ‘manevra alarak’ çekilmeyi zamana yayacağı yönünde.
Sonuç olarak; Washington’da ‘çarşı fena karışık’. Öyle ki sizin bu yazıyı okuduğunuz saatlerde Trump atacağı bir tweet ile savaş bile çıkarmış olabilir.

Kaynak: http://www.tr724.com/beyaz-saraydaki-son-fren-patladi/

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.