KRİZDE BİLE MUHALEFET ETMEKTEN ACİZ BİR MUHALEFET - Semih Ardıç
Türkiye yeni bir seçim sath-ı mailine girdi. 31 Mart 2019 Pazar günü Mahallî İdareler Seçimi yapılacak. Büyükşehir belediyelerinden muhtarlıklara kadar her meskûn mahalde 5 seneliğine yeni isimler seçilecek.
Seçimin başta İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Mersin gibi sembol şehirlerde rozet değişikliğine sebep olup olmayacağını bugünden tahmin etmek kolay değil. Mamafih evvelki seçimlerde seçmenlerin davranış tarzı bazı ipuçları verebilir.
AKP İKİ SEÇİMDE AĞIR YARA ALMIŞTI
3 Kasım 2002’den beri iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) en fazla oy kaybettiği iki seçim var. Biri 29 Mart 2009 tarihinde yapılan Mahallî İdareler Seçimi, diğeri ise 7 Haziran 2015 Milletvekilliği Seçimi’dir.
2008’de ABD’de patlak veren mortgage krizi dünyayı kasıp kavururken Türkiye de kaynak kıtlığı ile karşı karşıya gelmişti. O krizin artçıları işsizliği artırmış ve iktisadî durgunluk baş göstermişti.
Halk krize tepki olarak 29 Mart 2009’da AKP’ye ölçülü bir mesaj vermişti. AKP’ye verilen destek yüzde yüzde 38’e kadar gerilemişti (22 Temmuz 2007: Yüzde 46,5). İstanbul ve Ankara’yı elinde tutmakta zorlanmıştı.
CHP, AKP’NİN EZBERİNİ BOZMUŞTU
AKP’nin ummadığı bir mağlubiyete uğradığı diğer seçim olan 7 Haziran 2015 seçimi de “ekonomi” cephesinde cereyan etmişti.
Seçim arefesinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) etkili bir kampanya yürütmüş ve “Asgari ücret 1.500 TL olacak”, “Emekliye iki bayramda ikramiye” vaatleri ile AKP’nin ezberini bozmuştu.
AKP seçime gitmeden alelacele ikramiye kararını almak mecburiyetinde kalsa da 2002’den beri ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ekseriyeti kaybetmiş ve tek başına hükümet kuracak sandalye sayısına ulaşamamıştı.
Akabinde terör hortlatılmış ve top çevirerek doldurulan 45 günlük süre zarfında güya “hükûmet tesis edilemedi” diye erken seçim kararı ilan edilmişti.
1 Kasım’a kadar da devlet, halka bölünme ve güvenlik endişelerini artıracak bombalı saldırılara mani olamayan bir acziyet içine düşürülmüştü. AKP özel harp usûlleri sayesinde 7 Haziran’da kaybettiği iktidarı 1 Kasım’da yüzde 50 ile geri almıştı.
100 KİŞİDEN 43’ÜNE GÖRE EN MÜHİM MESELE EKONOMİ
Her iki seçimde muhalefeti yukarı çıkaran, AKP’yi gerileten amil işsizliğin artması, vatandaşın cebindek paranın eksilmesiydi. Halihazırda Türkiye nevi şahsına münhasır bir krizin ortasında çırpınıp durduğuna göre 31 Mart 2019’da ekonomi bahsi yine belirleyici olabilir.
Kamuoyu araştırmaları Türkiye’nin en mühim meselesinin “kriz” olduğuna işaret ediyor. İstanbul Ekonomi Araştırma, Türkiye Monitörü araştırmasının aralık ayı neticelerini yayımladı.
Ankete katılanların yüzde 42,8’i memleketin en büyük probleminin ekonomi olduğunu söylüyor. Yüzde 17,4’ü de işsizliğin arttığını belirtiyor.
Bir başka ifade ile 100 kişiden 60’ı iktisadî meselelerin içinden çıkılmaz hal aldığı kanaatinde. Terörü bir tehdit olarak görenlerin oranı ise yüzde 11,1.
1 Kasım 2015 Seçimi’nden evvel aynı oran yüzde 50’ye yakındı.
DÖVİZ ARTIŞI HALKI PERİŞAN ETTİ
Ankette bir başka suâl var ki o suâle verilen cevaplar halkın döviz kuru, enflasyon ve işsizlikten muzdarip olduğunu gösteriyor.
“Aşağıda sayılan ekonomik gelişmeler hayatınızı nasıl etkiliyor?” suâlinin altında “döviz kuru, işsizlik, gıda, elektrik, doğalgaz ve akaryakıt mamüllerine yapılan zam başlıkları var.
Döviz kurundaki artışın (senelik yüzde 45) hayatını çok kötü ve kötü tesir ettiğini belirtenlerin oranı yüzde 81,3. Gıda zamlarında aynı oran yüzde 93’ü aşıyor. Enerji tüketim bedellerindeki fiyat artışına neredeyse 100 kişiden 95’i tepki gösteriyor.
Halk maişetini temin edemediğini bu kadar berrak bir şekilde ifade etse de ortada buna göre tarz-ı siyaset inkişaf ettirecek muhalefet partisi yok. Siyaset tarihinde hep böyle kriz devirlerinde yeni liderler çıkmıştır.
SÜLEYMAN DEMİREL VE ERDAL İNÖNÜ
Süleyman Demirel’i Turgut Özal’ın alternatifi haline getiren rüzgâr ekonomi cephesinden esmişti.
Hatta 1987 Seçimi’nde Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) lideri Erdal İnönü tarafından kullanılan “Özal sizi limon gibi sıkacak” sloganı sokakta makes bulmuş, orta ve dar gelirlinin geçim derdine derman olacağı ümidi ile SHP oylarını artırmıştı.
SHP aynı rüzgârla iki sene sonra, 1989 Mahallî İdareler Seçimi’nde Özal’ın partisi ANAP’ı hezimete uğratmış, İstanbul ve Ankara’yı geri almıştı.
Türkiye’de yeni bir seçime gidilirken kitlelerde heyecana sevk edecek ne bir isim ne de bir bir parti var. Anketleri en iyi okuyanın AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan olduğu o kadar bariz ki! Muhalefet yine dağınık yine tali yollarda vakit kaybediyor.
ANKETLERİ EN İYİ OKUYAN İSİM ERDOĞAN
Küçük müttefiki Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) lideri Devlet Bahçeli ile ilçe ve beldelere kadar seçim bölgelerini taksim eden Erdoğan’ın karşısında daha büyük şehirlerde bile aday tespit edememiş bir muhalefet duruyor.
Ekonomi tarihin en ağır buhranına maruz kalmış, amma velâkin muhalefet bu topu doksana takmaktan aciz.
Doğru aday tespit edilebilirse ve etkili bir propaganda yapılabilirse yerel seçimde parti aidiyetine göre tercihte bulunma ihtimalinin biraz daha azaldığı biliniyor.
Adayın neticeye tesiri yüzde 30-40 belediye seçimlerinde. Doğru adayla fark atmak mümkün. Mahalli zaferin Türkiye genelinde de iktidarın yolunu nasıl açtığını merak edenlere Erdoğan’ın ilk olarak 1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduğunu hatırlatayım.
AKP, SEÇMENİN YÜZDE 29’UNU HER AN KAYBEDEBİLİR
Kim ne derse desin seçmen ekonomik tabloya bakarak karar verir. Cebinde parası yoksa ne yola ne de köprüye bakar.
İstanbul Araştırma’nın anketinde AKP seçmeninin yüzde 29’u ekonominin böyle devam etmesi durumunda başka bir partiye oy verebileceklerini ifade ediyor.
Muhalefet bu veriyi reye tahvil etmek için ne yapıyor? Hâlâ Erdoğan’ın tedavüle sürdüğü kelimelerin tuzağında debelenip duruyorlar.
Ekonomi her geçen gün daha geriye gidecek. Bunu halka anlatmanın yollarını bulmak varken küçük hesapların peşinde koşanlar tarihî fırsatı kaçırdıklarının farkında bile değil.
Kaynak: http://www.tr724.com/krizde-bile-muhalefet-etmekten-aciz-bir-muhalefet/
Bu Yayına Yorum Yapın