Hizmet ’in kerameti ve Allah’ın inayeti… | Doç. Dr. Salih Yücel
Büyük Allah dostu Bahaûddin Nakşibendi Hazretleri’ne ilim ve irfandan haberi olmayan biri “Bize bir kerâmet göster” demiş. Hazret “Allah benim gibi günahkâr bir kulunu kendi mülkünde kabul etmiş. Bundan daha büyük bir keramet mi olur?” demiş.
Bu zulümde bazıları için ‘Allah’ın inayeti’ sorusu akla geliyor. Yaklaşık 48 yıldır Hizmet-i İmaniyye ve Kur’aniye’yi bitirmeye çalışıyorlar. 2015’in Mart ayında bir bakan “cemaatin ruhuna Fatiha” diyerek, cemaatin bittiğini ilan etmişti. Ama bitmedi. Onun için ihtilal yaptılar. Son beş yıldır, bütün siyasi partiler, medyanın nerede ise yüzde yüzü, devlet bütün organları ile dünyadaki gulyabanileri de arkalarına alarak insanlık tarihinin en büyük yalanlarını uydurup iftira ettikleri, bebeklere kadar varan en büyük zulmü yaptıkları halde, cemaat dimdik ayakta.
Daha bundan büyük bir keramet mi var?
İşte Allah’ın inayeti.
Yaşı ellinin üzerinde olanlar bilir. 12 Eylül ihtilali olunca sağ ve sol nerede ise bir ay içinde bitmişti. Peki neden Hizmet bitmiyor? Çünkü Hizmeti bitirmek isteyen nura saldırıyor. Nura saldıran nâra düşer. Dünyada, vicdanen cehennemî bir hayat yaşar, villada da olsa. Ahirette ise azabı var. Nur ise yok olmaz.
ALLAH’IN DAVASI BİTMEZ
Neden Hizmet bitmez, bir kaç örnek vereyim; Her şeyi gasp edilen zengin biri bir başka ülkeye hicret etmek zorunda kalıyor. Hz. Osman (r.a)’ın durumu malum. Herşeyini müşrikler gasp ediyor. O da Medine’ye hicret etmek zorunda kalıyor. Varır varmaz ‘bana pazarın yolunu gösterin’ diyor. Yedi yıl sonra altıyüz deve yükünü sadaka verecek kadar zengin oluyor. Herşeyi gasp edilen o muhacir de bana pazarın yolunu gösterin diyor. Çok küçük bir şeyle işe başlıyor. Rızkını kazanıyor. Hizmetini başka şekilde devam ettiriyor. Yüzlerce işçi çalıştıran bir başka zengin hürriyet için herşeyini geride birakıp, hicret ediyor. Hicret ettiği yerde bir işçi gibi çalışıyor. Hiç ah etmiyor. Şükrediyor ve hizmetine elinden geldiği kadar devam ediyor. Ülkesini terk etmek zorunda kalan bir akademisyen ise iyi bir üniversitede iş buluyor. Ah demiyor. Bütün zorluklara rağmen yapılması gerekeni yapmaya çalışıyor. Bir öğretmen tuğla döşüyor, ah etmiyor.
Ve daha niceleri.
Medineye göçen sahabeler gibi. Zorlanıyorlar fakat elinden geldiği kadar hak ve hakikat eri olmaya çalışıyorlar. Kendilerinden çok ‘Rabbim Allah’tır’ dedikleri ve cehaleti yenmeye calıştıkları için zindana atılanlar için üzülüyor, gece gündüz fiili ve kavli dua ediyorlar. Zindandakiler de dışarıdakilere yapılan zulme ve hicrette büyük sıkıntı çekenlere üzülüyorlar. Onlar da kendilerinden çok dışarıdaki mazlum, mağdur ve zor durumda olan muhacirler icin üzülüyorlar.
Öbur taraftan ensar vazifesini üstlenenlerden iki yıl önce verdiklerinin iki katını hatta üç katını verenler var. Hizmette daha da şahlandılar. Evet bu zulüm ve psikolojik soykırım ile belki bir milyon kahraman yetişti. Şerde bile zulüm görenler, hep dirilmiştir. Hak uğrunda zulüm görenler ise hem dirilmişler, hem de hal dili ile daha çok gönüllere girmişler, vefat etseler de geride asırlarca rahmetle anılacak kadar ruhlarda etki bırakmışlardır.
BEBEKLERE ‘TERÖRİST’ MUAMELESİ
Meriç’te zulümden kaçarken boğulan bebeklere terörist diye cenaze arabası vermemişler. Aynen Yezid ordusunun Kerbela’da katlettiği bebeklerin, cenaze namazlarını kılmayıp gömmedikleri gibi. Onlar da Müslümanız diyorlardı. Aradaki tek fark, 1338 yıllık zamandır. Bebeklere yapılan bu muamele, onlarca sivili katleden intihar bombacılarına bile yapılmadı. Bu bebeklerin her biri bugün, yarın ve de gelecekte bir mürşid-i kâmil kadar gönüllerde iz bıkacak. Evet, zalimler cenaze arabası bile vermedi. Fakat Allah’ın melekleri onları kanatları üzerinde kabre kadar uğurladılar. Zalimin vereceği cenaze arabası mı güzel, yoksa meleklerin kanatları mı?
Valllahi bu Hizmet, tarihinin en güçlü manevi anını yaşıyor. Bilen biliyor. En mühim olan da bu. Kaybedilen binalar, kesilen sakal gibidir. Nasıl ki; sakal daha gür çıkar. Mazlumiyet ve mağduriyetle gönüllerde taht kuranlara gelecekte Cenab-ı Allah, daha güzel binalar nasip edecektir inşallah. Onlar yok etmek için zulmettiler. Her şeyi dirilten Hayy olan Allah, belki bir milyon, belki daha fazla kahramanı diriltti. Tıpkı gemileri yakılan Tarık bin Ziyad’ın askerleri gibi. Fakat Hizmet erleri onlardan bir adım öndeler. Çünkü gemilerini kendileri değil, ehli dalalet ve ehli hasedin rûesası yaktı.yucelsalih@yahoo.com
Kaynak: http://zamanaustralia.com/doc-dr-salih-yucel/2018/08/hizmet-in-kerameti-ve-allahin-inayeti
Bu Yayına Yorum Yapın