Cemaat'in Misyonu bitti mi? | Doç. Dr. Salih Yücel
Geçen cuma günü yakın bir dost ile sohbet ederken bazı kimselerin “Cemaatin misyonunun” bittiğini yazdığını söyledi. Evet bazı ehli dünya yazarlar, akılları gözlerine inmiş yazar, çizerler ve bazen ümitsizliği imanının önüne geçenler böyle yazıyorlar. Dün de yazıyorlardı, bugün de yazıyorlar, yarın da...
Evet akılları gözlerinin önüne geçenlere göre Türkiye’de bütün müesseseler kapatıldı, yardım edenlerin malına el konuldu. On binlercesi içeride. On binlercesi hicret etti. Yüz binlercesi belki de milyonun üzerinde psikolojik soykırımdan geçirildi.
Fakat akıl ve kafa izdivacını başarıp, akıllarını iman ile nurlandıranların gözü ile bakılırsa bu zulüm ile Cenabı Erhamür Rahimin, cemaati asıl büyük bir misyonu eda etmek için hazır hale getirdi.
Deliliniz diye soracak olursanız.
Birincisi: Fikirler, idealistler hakta veya batılda olsun zulüm ile palazlanır. Yezid ve avanesi kırk küsur yıl boyunca Ehl Beyt’e zulüm etti. Cuma günü minberlerde lanet okutturdu. Zulümden kaçan ehli beyt Asya ve Afrika’yı nurlandırdı. Bu bolgelerde bir milyara yakin musluman var. Ehli beyt gönüllerde ve başımızın tacı fakat Yezid ve avanesi lanetle anılıyor.
İkincisi: İmam Rabbani ’ye zulüm ettiler, zindana attılar. Hindistan’daki âlimler yetmedi, Mekke ve Medine’deki otuz iki âlimden fetva alarak onun kafir olduğunu ispat edip, halk üzerinde tesirini yok etmek istediler. Onu zindana atanlar, aleyhte fetva verenlerin adını ilahiyatçıların binde biri bile bilmez.
Üçüncüsü: Bediüzzaman malum, bugün Hizmete yapılanların aynısı o gün mikro planda ona da yapıldı. Öğrencilerini yüzde yirmi beşi hapse atıldı. Gazeteler atılmadık iftira bırakmadılar. Diyanet İşleri Başkanı zalimlere arka çıkarak “Said’in kapısına kimseyi yaklaştırmayın. Yaklaşan çarpılıyor” diye fetva verdi. Bu başkanın adını halktan kaç kişi bilir. Hocaların çoğu dahi bilmez. Ama bugün Bediüzzaman’in eserleri Kur’an ve Hadisten sonra dünyada en çok okunan eserlerdir.
Dördüncüsü: 70’li ve seksenli yıllarda solculara ve ülkücülere zulüm etiller. O günün lideri ‘bir sağdan, bir soldan idam ettik’ diyerek, yaptığı zulmü itiraf etti. Deniz Gezmiş ile ilgili kaç tane kitap yazıldı, filmler çevrildi. Hâlâ çoğunun gönlünde o bir kahraman. Kenan Evren’i kaç kişi hatırlıyor. Doğu ve guneydoğuda 55 yıldır yaptıklalrı zulümler PKK’yi hep büyüttü. 28 Şubat’ın kudretli paşası 1999 yılında “Fethullah Hoca’nın hakkından ben geldim” dedi.
Öldü gitti.
Hatırlayan var mı?
Evet, zulüm gören solcu ve ülkücüler bugün hâlâ Türkiye’de çok etkililer. Zulüm görenlerin sayısı yirmi bini geçmez.
Çünkü hiç bir fikir, zulme yok edilmez.
Zulüm fikir için azottur.
Hizmet ’in misyonu bitti mi sorusuna gelince…
Birincisi: Bu zulüm onlara çok şey kazandırdı, kabiliyetleri, samimiyetleri arttı. Dünyadaki mazlumların gözyaşlarını dindirmek için hazır hale geldiler. Allah ile onlar arasında perde olabilecek şeyler ortadan kalktı. On binlercesi belki yüz binlercesi dil, bilgi, tecrübe bakımından global vatandaş oldu.
İkincisi: Bu zulüm onların çoğu için bir kamçı oldu. Türkiye’de dost dedikleri idareci kimseler, arkalarını dönünce, tamamen Allah’a yöneldiler. Çok büyük manevi terakki elde ettiler. Mânen tarihlerinin en güçlü dönemini yaşıyorlar. Nakledilen manevi müjdeler ise bunun şeker, şerbeti.
Ümitsizliği imanına perde olduğu için yazanlara gelince geçmişe baksınlar. Mesela, Avustralya’da 25 yıl önce bir avuç insandı. Paraları yoktu, binaları yoktu. Dil bilen çok azdı. Yirmi, otuz öğrenciye hizmet götürebiliyorlardı. O bir avuç insan yaptıkları ile Avustralya’daki Müslümanlara model oldular. Dünyada hizmetin her gittiği yerde bu ve buna benzer şeyler yaşandı. Hizmet, her yerde model oldu. Bu zulüm ile cemaat daha büyük bir misyonu edâ etmeye hazır hale geldi, geliyor. Ama aklı gözünde olanlar bunu anlamaz. Ümitsizliği, imanına perde olanlar da bugün için kavrayamaz.
Milletin imanı selamette ise…
Bediüzzaman, “Milletimin imanını selâmette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım”der. Öyle zannediyorum bugün zulüm gören yüzbinler Türkiye’de adaletin sağlanmış olduğunu, ekonomik başarının elde edildiğini, dünya ülkelerine bir ilham kaynağı olduğunu görselerdi, bu zulme razıyız” derlerdi.
Fakat heyhat!
Ülke üçüncü dünya ülkesi oldu.
İşte son bir örnek.
Geçen hafta, akademik verileri ölçen Sanghay rayting kuruluşu, dünyanın ilk 500’e giren üniversitelerini yayınladı. Alti yedi yil önce ilk 52 (Ortadoğu Teknik Universitesi) de üniversitesi olan Türkiye, şimdi ilk dört yüzde bile yok. Suudi Arabistan’ın iki üniversitesi ilk 150 de. Mısır dahi tarihte ilk defa Türkiye’nin önüne geçmiş. Rusya Haber Ajansı Regnum’a göre 72 ülke arasında Türkiye eğitimde 50. Sırada.
İşte ülkenin hali.
İlim yok, sadece yalana dayalı kalitesiz film ve totaliter ve diktatör sistemlerini aratmayan zulümler var. yucelsalih@yahoo.com
Kaynak: http://zamanaustralia.com/doc-dr-salih-yucel/2018/08/hizmet-in-kerameti-ve-allahin-inayeti
Bu Yayına Yorum Yapın