Ya Militan Ya da Muhabbet Fedaisi! | #SalihYücel
Zulmün tarihi insanlığın tarihi kadar eskidir. İnsanlar zulme, haksızlığa ve adaletsizliğe üç şekilde cevap vermişlerdir.
Birincisi; ya misli ile veya daha kötüsü ile intikam almışlardır.
İkincisi; korkudan ve zaaflarından dolayı sessiz kalmışlardır.
Üçüncüsü ise, misli ile cevap vermek veya sessiz kalmak yerine, içlerinde biriken kin ve nefret duygusunu güçlü imanları sayesinde hayra çevirmişler ve insanlığın hayrına kullanmışlardır.
Zulmedilen veya baskı gören insanlarda iki şey oluşur.
Ya volkanlar gibi patlar, militan olur. Zulme, zulüm ile cevap verir. Bu küfür ve nifakın yoludur.
Ya da o zulüm ve baskı içlerinde öyle bir sinerji oluşturur ki, onlar volkanlar gibi olur fakat patlamazlar.
O sinerji onları daha çok aktif hale getirir, manevi latifelerini geliştirir. İnsanlığın hayrına kullanır.
Kendine zulüm yapanların ahirette çekeceği azab yüzünden onlara bile acırlar.Müfessirlerinin beyanlarına göre öldürülmek için taşlanırken vefatından önce cennetteki makamını gören Habibun Naccar, kendisini taşlayan putperestler hakkında, “Keşke Rabbimin bana olan ikramlarını bilselerdi” (Yasin:26-27) der ve onlara üzülür. Buna da Üstad’in tabiri ile muhabbet fedaisi denilir. Peygamberler ve onların yolunda gidenlerin yolu budur.
Son zulüm ile yüzbinlerce Hizmet babayiğitlerinde bu sinerji tam oluştu. Zalimlerin ve ehli dalaletin niyetleri onları topyekûn bitirmekti. Fakat her şeye Kadir olan Allah, onları yeniden diriltti. Hem de öyle bir gerilim kazandılar ki, bu oluşan sinerji Allah’ın inayet ve keremiyle onların hak yolda koşturmalarına en az üç-dört nesil motive için kafi gelecek.
Öyle ümit ediyoruz ki, manevi gerilime geçmiş bu muhabbet fedaileri Türkiye ve dünyada zalimler ve ehli dalalet tarafından kirletilen İslam’ın pak çehresini temizlemek için zamanla diğer Müslümanlara bir model vazifesi görecek. Tıpkı bugüne kadar pek çok konularda örnek olduğu gibi.
Bu çok en önemli ve mukaddes vazifeyi görmek için yüzbinlerin böyle zor bir imtihandan geçmesi gerekiyordu. Bu zulüm onları çift kanatlı yaptı. Ayrıca işin temeli olan iman dairesi yapılan ekstra ibadetler, evradü ezkar ve Ensar-Muhacirin yardımlaşması ile nurlandı ve küfür, nifak ve hasete karşı daha da güçlendi. Bu nurlu daire inşallah zamanla hem içtimai hem de idari daireyi nurlandıracak.
Bu zulüm ile imana ve Kur’an’a hizmette İmam Rabbani, Bediüzzaman Said Nursi’nin en öndeki talebelerine denk yüz binler yetişti. İnşallah içlerinden İbn Haldun gibi sosyologlar, İbn Sina gibi tabipler, Ömer Bin Abdülaziz, Selahaddini Eyyubi ve Osman Gazi gibi geride miras bırakmayan ve her şeyini hak yolunda harcayan babayiğit oğlu babayiğit idareciler çıkacak. Çünkü zulüm gören hak yolun yolcularının ektikleri tohumları Cenab-ı Hakk hep yeşertmiştir. Ne mutlu o babayiğitlere, müjdeler olsun bu zulme sabredip, Sahabinin arkasında yerini alanlara.
Peki, nasıl olacak?
Öncelikle İslam’ın kirletilen bu çehresini temizlemek için külli bir niyet, külli dua ve de ihlas ile birbirine kenetlenmiş babayiğitler gerekli. İnsanlara hak ve hakikati ulaştırmada başta peygamberler olmak üzere, onların sahabeleri ve onların yolunda yürüyenler hep külli niyet ile hizmet etmişlerdir. Kuzey Afrika’nın fatihi Ukbe Bin Nafii, atını denize sürerek “Ya Rab, şu deniz önüme çıkmasaydı, senin şanını daha çok ötelere ulaştıracaktım” külli bir niyettir. Üstad sürgünde iken dağ başında bir iki talebesine risaleleri yazdırırken onun dünyada heryerde okunacağına inancı tamdı. Niyeti külli bir niyetti.
Mesela, bir insan evinde ezan okurken dahi “Ya Rabbi, ben bu ezanı dört duvar arasındakilere duyurabiliyorum. Sen bu okuduğum Ezanı Muhammedi’yi lutfü kereminle bütün dünyaya duyur” niyeti ile okursa külli niyet olur. Bu aynı zamanda Cenab-ı Allah hakkında hüsnü zan etmenin de gereğidir. Unutmayalım ki; Allah niyetimize göre verir. Öyle ise muhabbet fedaileri “Ya Rab, bize öyle bir manevi güç ver ki, zalimlerin ve ehli dalaletin kirlettiği İslam’ın bu çehresini bütün dünyada pâk hale getirelim” diye külli niyet etmeliler. Zulüm hakiki imanı olanları zulüm esnasında ihlasta zirveye çıkartır. İhlas ile yapılan ameller de ise Cenab-ı Allah adeta bir bastı zaman yaşatır. On yılda yapılabilecek bir şeyi bir yılda yaptırabilir. Nitekim Hizmet babayiğitlerine son 30-40 yılda bunu yaşattı.
Zalimlerin, ehli dalaletin yaptıklarına değil, ‘biz neredeyiz’ diye kendimizi sorgulayalım. Sahabi o günkü dünyada yapılan şirk, zulüm ve büyük günahlara bakıp ümitsizliğe düşmek yerine, kendi gayeyi hayallerine kilitlendiler. Aynı şey, tarih boyunca onların yolunda yürüyen gönül sultanları ve talebeleri için de geçerli. Bize şer gibi görünen bu zulüm, dünya ve ahirette pek büyük hayra vesile olacaktır inşallah. yucelsalih@yahoo.com
Kaynak: http://zamanaustralia.com/doc-dr-salih-yucel/2018/06/ya-militan-ya-da-muhabbet-fedaisi
Bu Yayına Yorum Yapın