AKP’nin son kalesi de düştü: Son çeyrekte büyüme eksi 3 | Harun Odabaşı
AKP iktidara geldikten sonra başardık dediği bütün unsurlarda tam tersi bir görünüme oturuyor. Faiz, enflasyon ve döviz şokundan sonra büyüme oranında da eksili rakamları gördük.
Çok değil bir sene önce döviz fiyatının ve enflasyonun freninin patladığı, cari açığın rekor kırdığı sıralarda hükümet 2017 yılındaki 7,4’lük yüksek büyüme oranını göstererek “ama büyüyoruz” deyip eleştirileri savuşturuyordu. Nitekim o sene G20 liginde Türkiye büyüme şampiyonu olmuştu. Ama 2018 yılının son çeyrek rakamları
AKP’nin elinden son kalan kozu da kaybettiğini gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre, ekonomi geçen yıl yüzde 2,6 büyürken Ekim, Kasım, Aralık aylarını kapsayan dördüncü çeyrekte ise ekonomi yüzde 3 daraldı.
2008 Global ekonomik kriz dönemini saymazsak Türkiye AKP döneminde sürekli büyüdü. Küçülmeler hükümetin bizzat kendisinin hatalarından değil dış konjonktür kaynaklıydı. Ancak bu sefer öyle omadı. AKP iktidarı sürecinde aldığı hatalı kararların, popülist uygulamaların sonunda ülke ekonomisini çok büyük bir tehlikenin eşiğine getirdi. Gelinen nokta beklenmedik bir sonuç değil. Tüketerek büyüyen ve üretim ayağını ıskalayan her ekonomi gibi bu saadet zincirinin sonu olmalıydı. En sonunda acı fatura milletin önüne koyuluyor. “AKP döneminde kişi başına düşen milli gelir üçe katlandı” efsanesi de büyük yara aldı. Dövizdeki tırmanışın ardından kişi başına düşen milli gelir 10 bin doların altına geriledi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ısrarla en kötünün geride kaldığını her geçen ayın bir öncekinden daha iyi olacağını savunuyor. Ama şubat ayına damgasını vuran gıda tanzim kuyrukları hiç öyle söylemiyor. Gıdada enflasyonun üstünde gerçekleşen yüzde 30’un üzerindeki yıllık artışlar mutfağa yangın düşürdü. Halkta doların 7,20 TL’yi gördüğü dönemde bile görülmeyen ciddi bir hoşnutsuzluk hali var. İşin kötü tarafı krizin sonu değil daha başladığında olduğu ihtimali piyasalara kara basan gibi çöküyor. Karar alıcılar en kötüyü hesap ederek hareket edince dövize talep durdurulamıyor. Özellikle yerel seçimlerden sonra kriz paketlerinin açılacağı ifade ediliyor. IMF ile görüşme seçeneği de Erdoğan’a rağmen zayıf değil.
Albayrak krizi dış operasyona bağlama eğiliminde. Buna göre dış güçler döviz operasyonu yaparak Türkiye’yi krize sokmak istedi. Aynı zihniyet domates biber patlıcan krizini de stokçu halcilerin oyunu ya da ‘FETÖ operasyonu’ olarak göstermeye çalıştı. Ama en son dışarıdan 200 bin ton gümrüksüz patates ithalatına izin veren hükümet kararı gerçeği bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Sadece sanayide değil tarımda da büyük bir üretim yetersizliği ile karşı karşıyayız. Patatesi bile ithal etmek zorunda kalan Türkiye fotoğrafı herkesi rahatsız etmeli. Suçluyu dışarıda aramak gerçeklerle yüzleşmeyi geciktirmekten başka bir işe yaramıyor.
Bu arada bir noktaya temas etmeden yapamayacağım. Bazı ekonomistler üçüncü çeyrekteki eksi büyümeyi ekonomik krizin başladığını resmi tarih olarak kabul ediyor. Bunu hangi kritere göre söylediklerini ise tam anlamış değilim. Zira döviz, enflasyon ve faizdeki önlenemeyen yükseliş krizin başladığına dair yeterli bir veri akışı sunuyordu.
Çok değil bir sene önce döviz fiyatının ve enflasyonun freninin patladığı, cari açığın rekor kırdığı sıralarda hükümet 2017 yılındaki 7,4’lük yüksek büyüme oranını göstererek “ama büyüyoruz” deyip eleştirileri savuşturuyordu. Nitekim o sene G20 liginde Türkiye büyüme şampiyonu olmuştu. Ama 2018 yılının son çeyrek rakamları
AKP’nin elinden son kalan kozu da kaybettiğini gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre, ekonomi geçen yıl yüzde 2,6 büyürken Ekim, Kasım, Aralık aylarını kapsayan dördüncü çeyrekte ise ekonomi yüzde 3 daraldı.
2008 Global ekonomik kriz dönemini saymazsak Türkiye AKP döneminde sürekli büyüdü. Küçülmeler hükümetin bizzat kendisinin hatalarından değil dış konjonktür kaynaklıydı. Ancak bu sefer öyle omadı. AKP iktidarı sürecinde aldığı hatalı kararların, popülist uygulamaların sonunda ülke ekonomisini çok büyük bir tehlikenin eşiğine getirdi. Gelinen nokta beklenmedik bir sonuç değil. Tüketerek büyüyen ve üretim ayağını ıskalayan her ekonomi gibi bu saadet zincirinin sonu olmalıydı. En sonunda acı fatura milletin önüne koyuluyor. “AKP döneminde kişi başına düşen milli gelir üçe katlandı” efsanesi de büyük yara aldı. Dövizdeki tırmanışın ardından kişi başına düşen milli gelir 10 bin doların altına geriledi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ısrarla en kötünün geride kaldığını her geçen ayın bir öncekinden daha iyi olacağını savunuyor. Ama şubat ayına damgasını vuran gıda tanzim kuyrukları hiç öyle söylemiyor. Gıdada enflasyonun üstünde gerçekleşen yüzde 30’un üzerindeki yıllık artışlar mutfağa yangın düşürdü. Halkta doların 7,20 TL’yi gördüğü dönemde bile görülmeyen ciddi bir hoşnutsuzluk hali var. İşin kötü tarafı krizin sonu değil daha başladığında olduğu ihtimali piyasalara kara basan gibi çöküyor. Karar alıcılar en kötüyü hesap ederek hareket edince dövize talep durdurulamıyor. Özellikle yerel seçimlerden sonra kriz paketlerinin açılacağı ifade ediliyor. IMF ile görüşme seçeneği de Erdoğan’a rağmen zayıf değil.
Albayrak krizi dış operasyona bağlama eğiliminde. Buna göre dış güçler döviz operasyonu yaparak Türkiye’yi krize sokmak istedi. Aynı zihniyet domates biber patlıcan krizini de stokçu halcilerin oyunu ya da ‘FETÖ operasyonu’ olarak göstermeye çalıştı. Ama en son dışarıdan 200 bin ton gümrüksüz patates ithalatına izin veren hükümet kararı gerçeği bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Sadece sanayide değil tarımda da büyük bir üretim yetersizliği ile karşı karşıyayız. Patatesi bile ithal etmek zorunda kalan Türkiye fotoğrafı herkesi rahatsız etmeli. Suçluyu dışarıda aramak gerçeklerle yüzleşmeyi geciktirmekten başka bir işe yaramıyor.
Bu arada bir noktaya temas etmeden yapamayacağım. Bazı ekonomistler üçüncü çeyrekteki eksi büyümeyi ekonomik krizin başladığını resmi tarih olarak kabul ediyor. Bunu hangi kritere göre söylediklerini ise tam anlamış değilim. Zira döviz, enflasyon ve faizdeki önlenemeyen yükseliş krizin başladığına dair yeterli bir veri akışı sunuyordu.
HARUN ODABAŞI
Kaynak: HARUN ODABAŞI – kronos news https://kronos17.news/tr/akpnin-son-kalesi-de-dustu-son-ceyrekte-buyume-eksi-3/
Bu Yayına Yorum Yapın