Yeniden İtalya, yeniden “Avrupa’nın hasta adamı” vakası | Bahadır Polat
Avrupa Birliği’nde yine ve yeniden bir “İtalya krizi” yaşanıyor. Popülist sağ iktidarların aldıkları kararlar ve kötü yönetilen ekonomisiyle Avrupa’nın problem çocuğu olarak sivrilen İtalya, birliğin geleceğini tehdit etmeye devam ediyor.
İtalyan hükümetinin, büyük kamu harcamaları ve bütçe açığı içeren 2019 bütçe tasarısı, geçen yıl ekim ayında, Avrupa Komisyonu tarafından, daha önce benzerine rastlanmadık bir hamleyle reddedilmişti.
Aradan dört ay geçtikten sonra bu kez de Avrupa Birliği, (AB) borcunun milli gelirine oranı yüzde 131’i geçen İtalya’yı acilen mali tedbirler almaya çağırdı. Yunanistan gibi borç krizine girebileceğinden endişe edilen İtalya’yı kurtarmanın neredeyse imkansız olacağı düşünülüyor.
AB Komisyonu’nun İtalya’nın ekonomik görünümüne dair hazırladığı raporda Roma yönetiminin borç, yavaş büyüme ve yüksek işsizlik oranından kaynaklanan zorluklarla karşı karşıya olduğu belirtildi.
AB Komisyonu Ekonomik ve Mali İşlerden Sorumlu Üyesi Pierre Moscovici, “Bu sorunların çözümünde ilerleme sağlanmaması ne yazık ki bizi İtalya’daki aşırı makroekonomik dengesizliğin devam edeceği sonucuna ulaştırıyor.” açıklamasını yaptı. Moscovici’ye göre İtalya’nın mevcut ekonomik durumuna bakıldığında bu tedirlerin acilen alınması gerekiyor.
İtalya’nın toplam borcunun milli gelire oranı yüzde 131,7 seviyesinde bulunuyor. İtalya, borç yükü açısından, Avrupa’da Yunanistan’ın ardından ikinci sırada. AB Komisyonu’na göre bu borç daha da yüksek olabilir. AB kriterlerine göre, borcun milli gelire oranının yüzde 60’ı geçmemesi gerekiyor.
En büyük korku, İtalya’nın artan borç yükünün, geçmişte Yunanistan’ın yaşadığı gibi bir borç krizine dönüşmesi ve Avrupa’da mali çalkantıya yol açması. AB, Yunanistan gibi küçük bir ülkeyi kurtarmak için bile büyük badireler atlatmıştı. İtalya gibi büyük bir ekonomiyi kurtarmak, AB uzmanlarına göre nerdeyse imkansız. Yunanistan borç krizine girdiğinde, borcunun milli gelirine oranı, 2012 yılında yüzde 175’e ulaşmıştı.
Brüksel’den son üç ayda ikinci uyarıyı alan İtalyan hükümeti ise seçilmiş değil atanmış bürokratlardan oluştuğunu söylediği AB Komisyonu’ndan gelen “talimatlara” karşı direneceklerini belirtiyor. AB komisyonu, geçen Aralık ayında Komisyon İtalya’yı bütçe planını revize etmeye zorlamış, hükümetin daha sonra bu doğrultuda yaptığı değişiklikleri de tatmin edici bulmamıştı.
GÖZDEN KAÇMASIN
‘The Real Sick Man of Europe’
The Economist dergisi bu teşhisi koyduğunda, yani Avrupa’nın gerçek hasta adamı olarak İtalya’yı ilan ettiğinde tarih henüz daha 2005’ti. Yani daha 2008- 2009 küresel finans kriz bile yaşanmamıştı. Kısacası İtalya, araya bir süreliğine Yunanistan girmiş olsa bile, Avrupa Birliği’nin en kadim belalısı.
The Economist bu başlığı attığında, İtalya’nın başında, skandallarıyla ünlü lider sağ popülist lider Silvio Berlusconi vardı. The Economist 2016’da yani 11 yıl sonra bu kez “İtalyan İşi” kapağını yaptı ve Avrupa’nın bir sonraki krizinin, İtalyan işi olacağını ilan etmişti.
Şimdi 2019’a geldik ve Avrupa’da yine “İtalyan işi” gündemde. Avrupa Birliği, ekonomik anlamda bir türlü entegre edemediği bu büyük ekonomiyi şimdi sindirmekte zorlanıyor. İkinci bir Yunanistan krizi yaşanmaması için de uyarı üstüne uyarı yapılıyor.
Bu sefer iktidarda yine popülist bir sağ parti lideri, Beş Yıldız Hareketi Başkanı Başbakan Giuseppe Conte var. O da aynı Berlusconi gibi Avrupa Birliği’ne uyum sağlamaktansa, popülist politikalarla ülkeyi büyütmekten yana.
Bakalım Avrupa Birliği, “İtalyan işini” nasıl çözecek?
Çünkü İtalya, birliğin en azından ekonomik geleceği açısından belirleyici olacak kadar önemli bir ülke.
NOT DEFTERİ
Nike’ın 2 milyar dolarlık ayakkabısı!
Geçen hafta, dünyanın en büyük spor endüstrisi konumundaki Amerikan Profesyonel Basketbol Ligi (NBA) draftında (oyuncu seçmeleri) çok ilginç bir olay yaşandı.
NBA draftında 1’nci sıradan seçilmesi beklenen oyuncu Zion Williamson’un, Nike marka ayakkabısı, Duke ve North Carolina arasındaki maçta aniden parçalandı. Genç yıldız dizinden sakatlanırken, olay sosyal medyada çığ gibi büyüdü.
Nike hisseleri ertesi gün borsada yüzde 1’in üzerinde düştü ve Nike’ın piyasa değerinden 2 milyar doları götürdü.
Bu olay aslında, günümüzde sosyal medya ile kapitalizm arasındaki ilişkiyi anlatması açısından çok manidardı. Olay sosyal medyada bu kadar gündem olmasa muhtemelen Nike firması bu kadar büyük zarar ve imaj kaybı yaşamayacaktı.
Bu olay da gösterdi ki, günümüzde şirketler sadece bilançolarını değil, sosyal medya hesaplarını ve oradaki yansımalarını da çok iyi yönetmek zorunda.
EKONOMİ SÖZLÜĞÜ
Hazine Bonosu (Treasury Bill) Nedir?
Devletin finansmanı için ihraç edilen kısa vadeli borçlanma araçlarıdır. Hazine aracılığı ile halka arz edilerek devlete fon sağlanır. Likiditesi yüksektir. Borçlanan devlet olduğundan, risksiz kabul edilir.
RAKAMLARIN DİLİ
Yurdum insanı mutlu değil!
Parayla saadet olmaz denir ama uygulamada durum hiç de öyle değildir. Hele konu Türk vatandaşlarıysa… Geçen yılı ekonomik krizle geçiren, parası döviz karşısında pula dönen halkımızın, doğal olarak mutsuzluk seviyesi de yükselmiş.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) araştırmasına göre, mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı 2017 yılında yüzde 58 iken, 2018 yılında yüzde 53,4’e gerilemiş. Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise yüzde 11,1’den yüzde 12,1’e yükselmiş.
Mutluluk oranı, 2017 yılında erkeklerde yüzde 53,6 iken, 2018 yılında yüzde 49,6’ya, kadınlarda ise yüzde 62,4’den yüzde 57’ye düşmüş.
Yaş gruplarına göre mutluluk düzeyi incelendiğinde; 65 ve üzeri yaş grubu, 2017 yılında yüzde 66,1, 2018 yılında ise yüzde 61,2 ile en yüksek mutluluk oranının görüldüğü yaş grubu oldu. En düşük mutluluk oranı ise 2017 yılında yüzde 53,1, 2018 yılında yüzde 47,8 ile 45-54 yaş grubunda görüldü.
https://kronos17.news/tr/yeniden-italya-yeniden-avrupanin-hasta-adami-vakasi/
Bu Yayına Yorum Yapın