Bir umudun peşinde: Nazire Dedeman | Bahadır Polat
İş dünyası, en sıradışı ve en güçlü kişiliklerinden birini kaybetti bu hafta. Nazire Dedeman Çağatay, geçirdiği kalp ameliyatının ardından vefat etti.
Nazire Hanım, babası Mehmet Kemal Dedeman’dan devraldığı bayrağı başarıyla taşımış, hem iş hayatı hem de sivil toplum faaliyetlerinde öne çıkmış bir isim. Daha çok, vurularak öldürülen oğlu Umut’la tanınsa da, 70 yıllık ömrüne 3 erkek evlat acısı sığdırmış, şiir kitapları yazmış, Umut Vakfı’nı kurmuş, ülkemizde “bireysel silahsızlanma hareketinin” öncüsü olmuş.
5 ÇOCUĞUNDAN 3’NÜ KAYBETTİ
Nazire Dedeman Çağatay, Kayserili bir ailenin ortanca çocuğu ve tek kızı olarak 1949 yılında Ankara’da dünyaya geldi. Babası Mehmet Kemal Dedeman, ünlü “Dedeman Otellerinin” kurucusu. İsmini, babaannesi Nazire Hanım’dan almış.
TED Ankara Koleji’ni bitiren Nazire Hanım, 7 yaşından itibaren skolyoz hastalığı ile savaşır. 13 yaşında ilk ciddi ameliyatını geçirir. Evlenene kadar hastalıklarla boğuşan Nazire Dedeman, evlendikten sonra ölümüne kadar da evlat acısıyla yaşayacaktır. 2 kızı ve 3 oğlu olur. Dünyaya getirdiği üç erkek çocuğunu da kendi elleriyle toprağa vermek zorunda kalır.
Nazire Dedeman, çocukluk, gençlik ve evliliğinde yaşadıklarını kendi ağzından şöyle anlatıyor:
“7 yaşımdan beri skolyoz hastalığı ile mücadele ediyorum. İlkokula başladığımda bedenim alçılıydı. İki yıl bu şekilde okula devam ettim. İlk zorlu ameliyatımı da 13 yaşımda geçirdim.O zaman tıbbın elverdiği koşullarda, ameliyat sonrası yedi ay alçıda hareketsiz yattım.Çocukluk ve gençlik dönemim büyük zorluklar içinde geçti. 17 yaşımda ağabeyimi kaybettim. Hastalığıma rağmen 5 çocuk sahibi oldum. Onların da üçünü kaybettim.”
Büyük oğlu Önder’i daha üç yaşındayken, yakalandığı hastalık koparıp alır ellerinden. İkinci oğlu Onur ise doğumundan sadece 1 ay sonra hastalanır. Doktor “zatürre teşhisi koyar. Nazire Dedeman’ın küçük kızı Özben Önal, kardeşinin ölümünü, bir gazeteye verdiği röportajda şöyle anlatacaktır:
“Onur’un doğduğu yıllarda zatürre çok yaygınmış. Kardeşim 1 aylıkken hastalanınca doktor ‘zatürre’ yazıp kapatmış dosyasını. Hastanedeki 60 çocuktan aralarında Onur’un da olduğu 59’u da daha kuvözdeyken ölmüş maalesef.”
UMUT’UN ÖLÜMÜ BÜTÜN HAYATINI DEĞİŞTİRDİ
Bunlar arasında, Nazire Hanım’ı en çok sarsan ve elbette en fazla etkileyen üçüncü oğlu Umut’un trajik ölümü olur.
Umut Önal, 28 Eylül 1993’te henüz 17 yaşındayken, arkadaşı Melih Turgut’un silahından çıkan kurşunlarla yaşamını yitirir. Turgut, yeraltı dünyasının ünlü isimlerinden “Kürt Ahmet” lakaplı Ahmet Turgut’un oğludur.
Umut Önal’ın ölümüne ilişkin davayı Ankara 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi yürütür. Otopsi raporunda, silahtan çıkan kurşunun kalbinde 7 santimlik bir delik açtığı, Önal’ın vücudunda darp izleri olduğu açıklanır. Önal’ın bir dişinin kırık, bir ön dişinin sallandığı ve dudağının da yarık olduğu tespit edilir.
Silahın temizlerken yanlışlıkla ateş aldığını iddia eden Melih Turgut sadece 38 gün hapis yatar. Bilkent Üniversitesi’ndeki öğrenimini yarım bırakan Melih, bir bar açar. Daha sonra ABD’ye giden Melih Turgut, 1999 yılında, ölümüne yol açtığı Umut Önal’ın kız arkadaşı Yeliz Yıldız’la evlenir.
CİNAYETİ KAZAYA ÇEVİRDİLER
Oğlu Umut Önal’ın 1993’te öldürülmesinden sonra uzun süre suskun kalan Nazire Dedeman, cinayetle suçlanan Melih Turgut’un, 1997’de sonuçlanan davada, 18 milyon lira (eski parayla) para cezasına çarptırılmasının ardından sessizliğini bozmuştu. Oğlunun ölümünün “kaza” olmadığını belirten Dedeman, ‘‘Saygı duyduğum hukuk sistemine artık güvenmiyorum. Cinayeti kazaya çevirdiler.’’ açıklamasını yapmıştı.
Olayın yaşandığı evin tespit tutanağında imzası olan polis Erdal Durmaz’ın adının “Söylemez Çetesi” davasına karıştığını gündeme getiren Nazire Dedeman, keşif yapılmadan evin sanık yakınlarına teslim edildiğini ortaya çıkarmıştı.
Kızı Özben Önal o günleri anlatırkeni annesinin verdiği hukuk mücadelesine dikkat çekiyor. Özben Önal, o günleri şöyle anlatıyor:
“Umut’un daha 17 yaşındayken, eceliyle değil de mafyanın öldürmesi sonucu aramızdan ayrıldığı için hepimiz çok sarsıldık tabii. Annem bir de senelerce hiçbirimizi yanına almadan, kadın başına onca davanın peşinden koştu. Bizim yanında olmamızı kendi istemedi. Eve avukatlar geleceği zaman aşağıdaki salona inmemiz bile kesinlikle yasaktı. Bir keresinde annem hava almak için bahçeye çıktığında, anahtarla gizli gizli odasının kapısını açıp içeri girmiştim. Her taraf Umut’un otopsi raporları, fotoğrafları ve dava belgeleriyle doluydu. Kolay bir iş değildi yaptığı, üstelik davayı da kazanamadık.”
OĞULLARININ HATIRASINI YAŞATMAK İÇİN VAKIF KURDU
Nazire Dedeman, çok sevdiği ve çok düşkün olduğu oğlu Umut için verdiği hukuk mücadelesine devam ederken, hem onun hem de diğer iki oğlunun hatırasını yaşatabilmek için sivil toplum faaliyetlerine başlar.
Aslında “toplum yararına çalışma” kültürünü, TED kolejinde okurken almıştır. Dedeman, otobiyografisinde kolej yıllarını şöyle anlatıyor:
“TED Ankara Kolejinde, daha ilkokul sıralarındayken bayramlardan önce Kızılay için sarı zarflar dağıtılırdı. Biz de harçlıklarımızdan küçük paraları bu zarflara koyar Kızılay’a bağış yapardık. Daha sonra okulumuzda durumu iyi olmayan öğrencilere para toplayabilmek için düzenlenen piyangolarda bilet satın almaya başladım. Bu kültürü edinmemde okulum da etkili oldu.”
Nazire Dedeman, Umut Vakfını kurmadan önce 1991’den itibaren bir grup arkadaşıyla “barış” ile ilgili bir dernek oluşumu içine girer. Hatta “Ortadoğu Barış Süreci” için konferanslar düzenler. 1993’teki elim olaydan sonra, sosyal çalışmalarını tamamen “bireysel silahsızlanma” üzerine kuracaktır.
1993 yılında, hukukun üstünlüğünün egemen kılınması, bireysel silahsızlanma konusunda toplumsal farkındalık yaratma ve anlaşmazlıkların çözümünde barışçıl yöntemleri gençlere benimsetme hedefiyle 3 oğlunun isimlerini taşıyan Umut Onurlu Önderler Yetiştirme Vakfı’nı (Umut Vakfı) kurar.
Umut Vakfı her yıl, Umut’un vurulduğu gün olan, “28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Gününde”, “Sessiz Ayakkabılar” etkinliği düzenleyerek bireysel silahlanmanın neden olduğu ölümleri kınıyor.
Çok sevdiği, hatta “Askere gittiğinde ben ne yapacağım.” diye endişe ettiği oğlunu kör bir kurşuna kurban veren Nazire Dedeman Çağatay, ömrünün kalan bölümünü, “bireysel silahlanmayla” mücadeleye adar.
UMUT’UN HİKAYESİNİ ANLATAN KİTAP
“Benim hayatta en endişe duyduğum konu, her geçen gün giderek artan şiddet haberleridir.” diyen Nazire Dedeman Çağatay, oğlu Umut’un 17 yaşında öldürülmesinden sonra yaşadığı hukuksuzlukları, belgeleriyle birlikte “Umutsuz Adalet” kitabında ortaya koyar.
Bu kitabı, özellikle hukuk fakültelerinde, hukuk öğrencilerine, ömrünü adalete adayanlara örnek olması için yayınladığını söyler. Umut Vakfı’nı kurduğundan bu yana geçen 25 yıllık süreçte, vakfın kuruluş amaçlarına uygun olarak hukukun üstünlüğü, yurttaşlık bilincinin geliştirilmesi, barış ve insanların sorunlarını silahla, şiddetle değil de uzlaşmayla çözümlemelerine yönelik seminerler, sempozyumlar, uluslararası toplantılar, “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü” etkinlikleri, şiddete çeşitli sanat dallarıyla dikkat çekmek için ödüllü yarışmalar düzenlenmesine önderlik eder.
Nazire Dedeman’ın en büyük amacı, oğlu Umut’un silahla öldürülmesi neticesinde yaşadığı acıları toplum yararına olumlu sonuçlara dönüştürmektir.
25 yıl emek verdiği vakfın topluma katkılarını da şöyle özetliyor Nazire Hanım:
“Vakfımız ilk kurulduğunda ‘bireysel silahsızlanma’ terimi hiç bilinmiyordu. Bugün bu terim medya, akademik camia ve geniş bir kesim tarafından benimsenmiş durumda.”
2014’TE HOLDİNG’DEN AYRILDI
Nazire Hanım, Umut Vakfı’nın yanısıra, 2014 yılına kadar Yönetim Kurulu Başkan Vekili görevini yürüttüğü Dedeman Holding’in iş dünyasındaki başarısında aktif rol alır.
2014 yılında görevinden ayrılarak 3DE3 Gayrimenkul Turizm ve Yönetimi A.Ş’yi kurar. Nazire Dedeman Çağatay, Dedeman Madencilik şirketinde Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini de yürütüyordu. 2014 yılına kadar Dedeman Holding’de hissedar olarak tüm hayır işlerine katkıda bulunmaya devam eder.
İKİ ŞİİR KİTABI YAYINLANDI
Bu süre zarfında, ülkede madencilik ve turizm sektörlerinin gelişimine katkıda bulunmak ve özgün, uygulanabilir fikirlerin yaratılmasını teşvik etmek amacıyla her yıl iki dalda düzenlenen Mehmet Kemal Dedeman “Yarına Bir Değer Bırak” başlıklı Araştırma ve Geliştirme Proje Yarışması, Nazire Dedeman Çağatay’ın liderliğinde 2004 yılında başlatılarak, 2014 yılına kadar yine kendisinin aktif katılımı ile devam eder.
Nazire Dedeman Çağatay’ın “Nazire” ve “Bir Avuç Göl” adlı yayımlanmış iki adet şiir kitabı da bulunuyor. Kitaplarında yer verdiği bazı şiirleri bestelenerek, “her şey altüst” adlı albümde toplanır. Aynı zamanda bir ressam olan Nazire Dedeman, yaptığı yağlıboya tabloları ile sergilere de katılır.
Umut Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı olan Nazire Dedeman Çağatay, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) ve TED İstanbul Koleji Vakfı’nın da kurucuları arasında yer alır.
Aynı zamanda TED Ankara Kolejliler Derneği, Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD), Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Türk Kalp Vakfı, Kayseri İli Yardımlaşma Derneği (KYD) İstanbul Şubesi ve Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM), Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Sağlık ve Bilimsel Araştırma Vakfı Onursal üyesiydi.
OĞULLARININ YANINA DEFNEDİLDİ
Nazire Dedeman’ın cenazesi, Tarabya Ferahevler Dedeman Camii’nde kılınan öğlen namazından sonra, perşembe günü (7 Şubat 2019) ikindi vakti Ankara Cebeci Asri mezarlığı aile kabristanında, Önder’inin, Onur’unun, Umut’unun yanında toprağa verildi.
Nazire Dedeman, otobiyografisinde 70 yıllık mücadelesini şöyle özetliyor: “Yılmadım. Hayata tutunmak için çok mücadele verdim. Ve yaşama sevincimi hiç kaybetmedim. Hayatımın olumlu yanlarıyla mutlu olmayı, acı yanlarıyla da baş edebilme gücümü hiç yitirmedim. Acıları ve yaraları olumlu hale dönüştürüp, kendime, aileme ve topluma yararlı bir birey olabilmeyi başardığımı düşünüyorum.”
BAHADIR POLAT
Kaynak: BAHADIR POLAT – kronos news https://kronos11.news/tr/bir-umudun-pesinde-nezire-dedeman/
Bu Yayına Yorum Yapın