HİZMET’İN KREDİSİ VE “YENİ DURUM” DEĞERLENDİRMESİ - Türkmen Terzi
Hizmet kavramları üzerine felsefi mülahazalar başlıklı yazıda, Cemaat ile Hizmet’in ayrı kavramlar olduğunu, Hizmetlerin şahıslar var olduğu müddetçe devam edeceğini, ama Cemaat’in devam etmesinin zamanın şartlarına uyumla olacağını belirtmiştim. Felsefeciler olarak “durumlar” üzerine düşünürüz, bazen düşüncelerimize ifade bulamayız, çünkü bu “durumlar” ya yeni yaşanıyordur ya da yakında yaşanacaktır. Yeni dönemleri tecrübe edenler-örneğin hep yurtdışında hizmet etmiş, süreci fazla yaşamayanlar farklıdır- bizim anlatmak istediğimiz durumların daha güzel ifadesini verirler.
Bülent Keneş Bey’in, “Cemaat’in bir parçası değilim, Hizmet’in güzel işlerini destekliyorum” cümlesi işte bu yeni durumun kendince ifadesidir. Keneş bey 2006’dan beri Today’s Zaman’daki İngilizce yazılarında, Zaman’dan çok farklı bir üslup ortaya koymuş, uluslararası standartlara göre bir editöryel çizgi belirlemiştir. Örneğin, geçen yıl Dünya Gazeteler ve Haber Yayıncıları Birliği’nin (WAN-IFRA) üst düzey yetkilisi ile uçakta tevafuk beraber oturduk ve sonra programda konuştuğumuzda bana, “Sizin gazete, yöneticileri tutuklanan gazetecilere (Süreçten önce, Hizmet dışındaki diğer kesimleri kastediyor) basın özgürlüğü ihlallerini anlattığımızda devletçi duruş sergilediler” ifadesini kullanmıştı. Ben de kendisine, “Türkiye’de her kesim kendi cenazesine ağlar. Bakın şu anda Hizmet hareketinden yüzlerce basın mensubu işini kaybetti, içeri atıldı, karşı kesimlerden kim ses çıkarıyor! Türk toplumu ideolojik nedenlerle çok bölünmüştür. İfade özgürlüğünü bütün kesimler yavaş yavaş öğreniyor” demiştim. Yetkili de bana, “Şimdi biraz daha öğrendim, kafamdaki meseleler netleşti” demişti. İşte o eski günlerde Bülent bey Avrupa standartlarında yazılar yazmıştır. Tabi İngilizce bilmeyen ve bu yazıları okumayanlar ne dediğimi anlamazlar. Keneş bey gibi, yabancı dil bilen, dünyayı okuyan ve başkaları ile yaşayanlardan bu cümleleri artık daha fazla duyabiliriz. Hatta bu günlerde, ülkesindeki şartlardan dolayı Avrupa, Kanada, Amerika gibi yerlere giden, oralarda hayat kuran insanları tekrar istihdam etmekte zorlanırsınız. Ya da bu insanlar büyük ölçüde kendi şartlarını ortaya koyarak tekrar Cemaat’in parçası olurlar.
Prof. Ahmet Kuru son yazısında, “Cemaat hala neden varlığını sürdürüyor?” demiş. Türk millet vurunca öldürür ya, ne yapsın Cemaat, kendini yok mu etsin? Cemaat’le beraber olmak, hizmetlere devam etmek gönüllülük esasına dayalıdır, isteyen kendini yok edebilir, selam verir, bir daha aramaz sormaz. Kuru’nun, Ahmet Dönmez’in yazısına atıfta bulunarak yaptığı haklı eleştiriler ise şunlardır; sistematik güçlerin Hizmet insanlarını hedef aldığı bir ortamda, yüz binlerce mağdurun olduğu bir zamanda, insanlar artık vakitlerini daha verimli geçirmeli, yerelleşmeye önem vermeli, gereksiz bir araya gelmeleri, muhabbetleri, konuşmaları azaltmalıdır.
Hizmet’in kredisi
Yaşı 80’i geçmiş, Türkiye’de varlıklı insanlara Allah yolunda vermeyi öğretmiş bir değerli zat demişti ki, eğer bu Hizmetler sizlerin uhuvvetsizliklerinden dolayı devam etmezse, bizim nesiller ahirette sizlerden davacı olacağız. Bu insanları dinleyince ve gurbette Hizmet yapınca Anadolu’da bu Hizmetlerin çok zor şartlarda başladığını anlıyorsunuz. Benim yaşım 38, büyük şehirleri saymazsak, kırsal kesimden, ilçelerden fen liselerine, kaliteli liselere giden çok az olur, onlar da ailesi belli refah seviyesinde olan, okumuş ailelerin çocukları arasından çıkardı. Yüzbinlerce genç için üniversite sınavlarına hazırlık bile hayal olurdu; eğer yurtlar, dershaneler olmasa idi. Diyelim çok zekisin, gittin en güzel üniversiteye, nasıl okuyacaktın? Şimdi Hizmet Hareketi’ne düşmanlık edenlerin çoğu bu dershanelerden, evlerden, yurtlardan geçti. Başkalarını bilmem ama ben bu insanları sosyal medyadan izliyorum. Zamanı gelir, Türkiye’ye gidersem bu insanlarla yüzleşeceğim nankörlüklerinden dolayı. Başa dönersek, öndeki insanların, fabrikasına gitmeyip şehir şehir gezmişlerin sayesinde bugün binlerce insan okudu. İşin başka ilginç tarafı, milyonlarını Hizmet’e vermiş bu varlıklı insanlar, şu süreçte her şeylerini kaybetti, aileleri dağıldı. Şoförlük yapan, pizza dağıtan bu fertler neredeyse hiç Hizmet’i eleştirmedi. Ama Kuru gibi akademisyen olanlar, Hizmet’in nimetlerinden yararlananlar şu süreçte tam –hadi Cemaat-Hizmet demeyelim- mağdurların ihtiyaç duyduğu zamanda, bir de yazılarıyla insanların aşkı-şevkini kırma yolunu seçti.
Artık yeni düzen…
Fethullah Gülen Hocaefendi bir çok yazısında Hizmetlerin genişlediği ölçüde insanlar kendilerini geliştiremezlerse, büyüme aleyhlerine olur anlamında cümleler kullanır. Eğitim Hizmetlerini bir yana bırakırsak, bu alanda da fedakar esnafların sayesinde, önde gelen üniversitelerden mezun olanların şahsi gayretleriyle bir başarı elde edildi. Artık yeni düzende; eğitim alanında dünyaya örnek bir sistem nasıl kurulur, Hizmet medyasından dünyada referans gösterilen gazeteci, yorumcu nasıl çıkar. Yazar, sanatçı nasıl yetiştirilir üzerine planlar lazım eldeki mevcut imkanlar ile. Şimdi Hizmet Hareketi’nin önemli isimleri dünyaya yayıldı. Artık geçmişten ders alarak, dünyaya da örnek olacak bir felsefe ile yeni kurumlar inşa edilebilir. Örneğin İngiliz yayın kuruluşu The Guardian’a büyük çoğunluğu İngiltere dışından, toplam da bir milyondan fazla insan online bağış yapıyor. Bu örnek alınabilir. Dünyaya rengimizi vermek için akıllı projelere ihtiyaç var.
Dünya şu anda ciddi bir krizde. ABD Başkanı Donald Trump’ın CNN muhabirine ve medyaya davranışı, Çin lideri Xi Jinping’in kendini ölene kadar Başkan ataması, Brezilya’da ırkçı liderin kazanması ve Avrupa’da ırkçı partilerin yükselişte olması gibi nedenler dünyayı yaşanmaz bir maceraya sürüklüyor. İslam dünyasının hali ise en içler acısı durumda. Suudiler konsolosluk da gazeteciyi doğruyor, Yemen bombalar altında açlıktan kırılıyor. Radikalizm; Mevlana, Yunusların memleketi Türkiye’de bile yükselişte. Rusya Avrupa’yı ve Ortadoğu’da yayılıyor… liste uzatılabilir. Böyle bir ortamda Hizmet’in dünyaya söyleyeceği çok değerli ve önemli mesajlar var. Ama Hizmet Hareketi veya Cemaat artık işlerini istişareli, geniş heyetlere danışarak yürütmeli, bir yabancı dilde beş kelime bilmeyen insanlar, bir İngilizce gazetenin editörlüğünü yapan insanı hemen eleştirmemeli. Dünyayı bilen insanlar artık Türk kafasıyla düşünemez. İnsanların birbirine olan güveninin yeniden tesis edilmesi adına adımlar atılmalı. Okumuş, dünyayı bilen, uluslararası tecrübesi olan insanlar daha fazla ciddiye alınmalı. Dünyayı bilmeyen insanlarla, yerelleşmemiş insanlarla, tek bir yabancının dünyasını anlamamış insanlarla dünyaya nasıl şekil vereceksiniz? Her konumdaki insan gayret ederek bulunduğu yere adapte olmalı. Artık Türkiye merkezli düşünerek ilerlenemez. Dünyanın, Hizmet’in evrensel mesajlarına ihtiyacı var.
Hizmetler neden devam etmeli?
Hizmetler neden devam etmeli sorusuna ise cevap; borcumuzu ödemek için. Hizmet’ten öğrendiğimiz ahlakı başkalarına öğretmek, gençlerin, öğrencilerin elinden tutmak için. Güney Afrika Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı Raymond Zondo -şu anda “ Devleti ele geçirme” komisyonuna başkanlık ediyor ve siyasilerden, bürokratlara, iş dünyası liderlerine komisyonda hesap soruyor- öğrencilik hikayesini anlattığı videosu izlenme rekorları kırıyor. Siyah Zondo beyazların azınlık rejimi apartayt döneminde üniversiteyi kazanıyor ama evin tek ekmek parası kazananı; annesini, kardeşlerini çaresiz bırakıp okumaya gitmek istemiyor. Şehirdeki bir Hint kökenli Müslümana gidiyor. Müslüman kendisine, okuduğun yıllar boyunca ailenin temel gıda ihtiyaçlarını karşılayacağım diyor. Zondo artık gözü arkada kalmadan üniversitesine gidiyor. Okulu bitirip borcunu ödemeye döndüğünde bakkal ona diyor ki; ‘Bana borcunu, benim senin ailene yaptığımı başka öğrencilere yaparak ödeyeceksin.’ Zondo bu hikayeyi Anayasa Mahkemesi başkanına gözyaşları ile anlatıyor. Hiç kimse Hizmet ve Cemaat içinde olmak zorunda değil. Ama maddi ve manevi borçlarını ödesinler, eğer bu Hizmetlerden yararlandılar ise. Ya da susmaları daha güzel olur ki, nankörlüklerini yer ve gök ehline az duyursunlar.
Son olarak, 2002 yılı idi, otobüslerle İstanbul Havalimanı’na gitmiştik. Dünya Kupası’nda üçüncü gelen milli takımımızın oyuncularını karşılamak için. Önlerinden geçtiğimiz taksi durağındaki şoförler, “bunlar Fethullah Hoca’nın talebeleri” sözleri ile bizi ayakta alkışlamışlardı. Çeşitli hesaplarla Hizmet’in ve Hocaefendi’nin kredisini bitirmeye kimsenin hakkı yok.
Kaynak: http://www.tr724.com/hizmetin-kredisi-ve-yeni-durum-degerlendirmesi/
Bu Yayına Yorum Yapın