AYNI DUYGUYU PAYLAŞMAK AYRI, AYNI BİÇİMDE DUYGUSALLAŞMAK AYRIDIR | Hakan Zafer


Bir konuda bir şeyler bilmek, o bildiği meseleyi kendine iş edinmek, meselesi hakkında çokça düşünmek her zaman duygulanmak demek değildir. Bu soğuk durumu duygu veya his zannedince insan, dışardan fena halde inanmış hatta adanmış gözükebilir. İşin hastalıklı yanı ise bu soğuk inanmışa kendimizi eşlik etmek zorunda hissetmemizdir. Yer yer kontrol noktasına onu koyup, ona olan uzaklığımızdan ötürü kendimizi kınar hale bile gelebiliriz.
Bu kimselerin bir özelliği de kabullenmişlerden topladıkları güveni azık edinmeleridir. Hırsları saplantıları ve ilgi duymalarına sebep kitleleri arkasından sürükleyerek, o kitlenin önemli bir kısmınca yaşam tarzı haline gelmiş iyiliğin, ihsanın üzerine gölge düşürüp, şahsi kasvetlerini bulaştırıp, kabule dayalı topladığı saygıyı hoyratça harcayanların altına girdiği borca karşılık vereceği hesap elbette şahsiliğin ötesindedir. İş oralara kadar gelmişse hakikate, iyiliğe, ihsana düşen gölgeyi ısıtmak bir önceki halden daha da zor olur.
O halde, işini insanlardan toplayacağı güvenle ancak yapabilen kimselerin herkesten daha çok titremesi gerekir. Bu iş ne kadar ulvi veya sıradan olursa olsun, kazanmayı planladığı sevapları hatalarına mazeret gösteremeyeceğine inanmış olarak iş başı yapmak zorundadır.
İnsanların rıza ile, kabullenerek bir yerlere getirdiği kimselerin dönüp onlara nefsinden zorunluluklar icat etme yetkisini kendinde görmesi ve bu mecburiyet tarlalarına onları hapsetmesi de zulümdür. Her yerde ve alanda olduğu gibi zulmeden de zalimdir. Bu zulmü kaçıncı fıtratıyla yaptığının bu noktada sözü olmaz.
Kaçıncısı olursa olsun taktığımız maskeleri yerinden oynatana fena öfkeleniriz.
Tek fıtratla yaratılmışken ne gereği var zorlamanın? Hem duyguların taklidi olmaz. Bu, insan yüreğine ağır bir yüktür. Karşıdan bakınca ne kadar maske varsa, o kadar tanınmaz olur insan.
***
Duygusallığın zincir olduğu, yanılttığı zamanlar da var. Düşündürmediği, yerinde tavır aldırmadığı, yanlış tarafta durdurduğu zamanlar.
Böyle vakitlerde, duygusallığın kör ettiği gözün içine far tutsan kâr etmez. Koca koca adamlar, zihin kabiliyetleri gelişmemiş gibi davranır. Anlamaz, anlamak için gözünü açmaz, açan da kafasını başka yöne çevirince sizden kulağına gelenin, gözünün o yönde gördüğüyle aynı olmadığını alemi ikna yoluna düşer.
Son Söz:
Hac Suresinin 46. ayetinde önemli ve şaşırtıcı bir vurgu var: Göz kör olmaz. Kör olan, ayan beyan gördüğü hakikati düşünemeyen göğüslerdeki kalplerdir.
TR724 |ÖNCEKİ SON 10 YAZI:
MİLYARLARCA BENZERİ VARKEN, İNSAN NEDEN YEGÂNE SAYAR KENDİNİ? - 02 NİS 2018
İSLAM, BİR ‘ŞEY’ DEĞİLDİR - 26 MAR 2018
ÜÇ AYLAR - 19 MAR 2018
YETİŞTİRDİĞİNE KOLAY KIYAR İNSAN - 12 MAR 2018
DEVLET DÖNER - 05 MAR 2018
SORDUM KURU ÇALIYA… - 26 ŞUB 2018
YORGUN - 19 ŞUB 2018
İBLİS - 12 ŞUB 2018
AMAAAN! NE GEREĞİ VAR? - 05 ŞUB 2018
BABA SOĞUĞU VE MANDALİNA - 29 OCA 2018

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.