Yeni Derviş, Acemoğlu mu? | Bahadır Polat
12 Eylül 1980 darbesinden bu yana, Türkiye’de iktidarların temel belirleyicisi hep ekonomi oldu. Önce 24 Ocak kenarları ile yeni bir ekonomik düzenin ilk adımları atıldı, devamında Anavatan Partisi’nin 6 Kasım 1983 seçimlerini kazanıp, tek başına iktidar olmasıyla dışa açık liberal bir ekonomik düzenin temelleri atıldı. Gerek 24 Ocak kararlarında, gerekse ANAP’ın ekonomik hamlesinde imzası olan isim aynıydı, Turgut Özal.
Siyasi-ideolojik kutuplaşmalar ve devlet-halk çatışmalarından doğan iktidarlar (Menderes-DP, Demirel-AP, Ecevit-CHP) dönemini kapatan ve ekonomiyi iktidarın tek belirleyicisi haline getiren de Özal oldu. Nitekim bu yeni düzenin bedelini ilk ödeyen de Özal ve ANAP iktidarıdır. ANAP’ın 1989 yerel seçimlerinde aldığı ağır yenilgi ve devamında 1991 genel seçimlerinde iktidarı kaybetmesinin temel sebebi, halkın yüksek enflasyona, zam yağmuruna ve hayat pahalılığına tepkisiydi.
1989 seçimlerinden bu yana geçen 30 yılda iktidarları getiren ve götüren ana etken, hep ekonomideki gidişattı. Onun dışındakiler hep yan etkenlerdi. (89’dan ANAP’ın yerel yönetim bozgunu ile 23 Haziran’daki AKP’nin İstanbul bozgunu, doğru bir kıyaslamadır. İkisinde de temel etken halkın ekonomik gidişata tepkisidir. Tuhaf şekilde ikisi de yerel seçim olmasına rağmen belediye hizmetleri gündem olmamıştır. Belediye hizmetlerinin daha doğrusu belediyelerdeki kötü yönetimin belirleyici olduğu yerel seçimler 27 Mart 1994 yerel seçimleridir.)
23 Haziran’da gerçekleştirilen İstanbul belediyesi tekrar seçimi, Saray ve AKP’nin büyük siyasi hatasıyla, önümüzdeki dönemde yaşanacak ve ülke siyasetini sarsacak pek çok değişimin tetikleyicisi oldu. 31 Mart’tan sonra İmamoğlu hemen koltuğuna otursaydı, AKP sürece müdahale etmeseydi, Erdoğan’ın dediği gibi gerçek bir topal ördek ve sadece bir belediye başkanı olacaktı. Oysa şimdi Ekrem İmamoğlu, AKP’ye 17 yıllık iktidarlarının en ağır (ve tek) seçim yenilgisini yaşatan bir lider adayı haline geldi, getirildi. Recep Tayyip Erdoğan, belediye başkanlığından liderliği taşıyan süreçte, o zamanki otoritenin kendisine yönelik yaptığı hataların aynısını bu sefer, otoritenin yeni sahibi olarak kendisi yaptı. Ve Türkiye’nin uzun zamandır konuşulan yeni hikayesinin yazılma sürecini de başlatmış oldu.
Elbette bu yeni hikaye yine son 30 yıldır olduğu gibi ekonomi üzerinden yazılacak. Erdoğan’ın ekonomi hikayesinin bu kadar uzun sürmesinde topluma yönelik sosyal yardımlar, çok yaygın bir yandaş medya düzeni oluşturulması ve öncekilere göre (Özal-Demirel-Çiller Yılmaz) devlet aygıtına çok daha hakim olması etkili oldu.
Ancak ekonomik sorunlar öyle yıkıcı tesire sahipti ki o avantajı kaybettiğinizde bir süre sonra devletteki hakimiyet de anlamını yitiriyor ve siz “halk iktidarı”na dönüştürüyor. Evet, bugün Erdoğan ve AKP artık bir halk iktidarı değil, bir havuz-sopa iktidarıdır. Kısacası mevcut iktidar artık halkı değil onun korkularını yönetiyor.
Machiavelli “Prens” adlı eserinde, “iktidarın ölçüsü karar alma gücünün de ötesinde, korkuyu yönetmektir” diyor. AKP ilk yıllarında büyük bir karar alma ve yönetme iradesine sahip olduğu ve bunu yaparken yanına uluslararası kurumları da (AB-IMF) aldığı için korku argümanına ihtiyaç duymamıştı. 2013’ten bu yana ise havuz ve sopa siyaseti ile halkın hem cebini hem korkularını yönetiyor. Bu süreçte toplumsal parçalanmışlığı ve etkili bir muhalefet olmamasını da çok iyi kullandığı için, en başarısız döneminde gücüne güç katmayı bilmişti. Yani Machiavelli’nin “Sevilmektense korkutmak çok daha güvenlidir” anlayışına sığınmıştı. İşte şimdi artık, korku siyasetini bile sürdürülemez hale getiren bir ekonomi gerçeği var. Buna karşılık ses yükselten bir muhalefet ve muhalefetin karşılığı olan bir siyasi aktör var. Ekrem İmamoğlu bu açıdan yeni dönem ve yeni hikayenin en önemli aktörü haline gelmiştir.
GÜL-BABACAN VE DAVUTOĞLU CEPHESİ DE EKONOMİDEN YÜKLENECEK!
Son dönemde Abdullah Gül-Babacan ve Ahmet Davutoğlu cephesindeki hareketlenme ve iktidara yönelik ilk kez açıktan yapılan sert açıklamalar, yeni bir ekonomi zamanının geldiğinin en somut göstergelerinden. Gerek Gül-Babacan cephesi gerekse onlardan ayrı hareket eden Davutoğlu ekonomide denizin bittiğini gördükleri için artık kartları açıktan oynuyor. Gül’ün geri planda kalıp Babacan’ı öne sürmesi, AKP’nin en başarılı ekonomi dönemiyle anılan bir isim üzerinden gitmesi boşuna değil elbette.
Türkiye’nin esasen bir sıcak para ekonomisi olması, sorunlar ağırlaştığında, ekonominin yanına biraz hukuk, biraz demokrasi, biraz özgürlükler koymayı gerektiriyor. Bunlar olmadan yabancı yatırımcı için sağlıklı ve güvenilir bir yatırım iklimi oluşturmak mümkün değil. Bu sebepten son beş yıldır ülkedeki otoriterleşme, tek adam rejimine özgürlüklerin ve hukukun yok edilmesine ses çıkarmayan Gül-Babacan-Davutoğlu gibi isimlerin, yeni ekonomi hikayesinin aktörü olabilmek için şimdi bu kavramlara sarılması oldukça manidar!
YENİ DERVİŞ ACEMOĞLU MU?
2001 yılındaki büyük ekonomik kriz sonrası Başbakan Bülent Ecevit, çöken ekonominin başına Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Kemal Derviş’i getirmişti. Derviş, aldığı etkili önlemlerle ekonomiyi kısa sürede toparlamış, uluslararası sisteme entegre etmiş ve Ecevit’i 3 Kasım 2002’de ağır bir seçim yenilgisine sürüklemişti. Onun kurduğu sistemin kaymağını ise AKP yemiş ve 2011’e kadar Derviş programından sapmamıştı. Şimdi Gül-Babacan ikilisinin ekonomi için kafasındaki ismin, dünyaca ünlü, Ermeni kökenli Türk ekonomist Daron Acemoğlu olduğu konuşuluyor. Massachusetts Institue Of Technology (MIT) öğretim üyesi Prof.Dr. Acemoğlu halen dünyada en fazla atıf yapılan 10 ekonomistten biri. Kendisi Türkiye ekonomisini yakından izliyor ve sık sık basın aracılığıyla uyarılarda bulunuyor.
Acemoğlu sağlıklı bir ekonomi için, hukuk devletinin şart olduğunu düşünen, işleyen bir demokrasiyi olmaza olmaz gören bir isim. Bu açıdan Türkiye’nin yeni hikayesine de son derece uygun. Onun, Türkiye’nin ikinci Derviş’i olup olmayacağını ise zaman gösterecek.
EKONOMİ SÖZLÜĞÜ
BOĞA PİYASASI: Fiyatların yükseldiği (ve yükselişin devam edeceği beklentisi oluşmuş) piyasaları tanımlamak için kullanılan ekonomi terimi. Talebin arzdan daha fazla olduğu ve borsada fiyatların tırmanışa geçtiği dönemi ifade eder.
BAHADIR POLAT
Kaynak: BAHADIR POLAT – kronos news https://kronos25.news/tr/yeni-dervis-acemoglu-mu/
Bu Yayına Yorum Yapın