Zalimin sonu! - Naci Karadağ
Dikkat ettiysen sevgili okur, çoğul ve muğlak değil, tekil ve mutlak kullandım. Kastımın bizzat bugünkü Türkiye’yi bu hale getiren kişi olduğunu elbette biliyorsunuz.
Bugünlerde Abdülhamid dizi senaryosuna yansıyacak kadar büyük bir panik var saray çevresinde. Kendi arkadaşlarının kuracağı bir siyasi parti ile al aşağı edilmekten korkuyor sanırım mevcut iktidar. Bu sebeple, şimdiden kitlesini “ihanet” eksenli cephe kurmaya hazırlıyor.
Başta Erdoğan ve çetesini siyasetle indirebileceğini zanneden Davutoğlu, Gül ya da diğer suç ve vebal ortakları olmak üzere, bilumum zevat yanılıyor.
Erdoğan asla ama asla siyasetle gitmez, gitmeyecek. Dahası kimse onu götürebilecek güce erişemeyecek.
Elbette bu cümle ilanihaye iktidarda kalacağını ve ülkeyi daha perişan edeceği anlamına da gelmiyor.
Başka bir şeye dikkat çekmeye çalışıyorum:
Koca bir ülkeyi mundar (murdar da olur ama ‘mırdar’ değil!) etmenin vebali bir yana, bizzat kararını aldığı, uygulattığı, haberli ya da habersiz mağdur ettiği tüm masumların ahının tutacağına emin olabilirsiniz.
Kâhin ya da medyum olduğum için bunları söylemiyorum. Tam tersi tarihin akışıyla sabit bir gerçektir bu durum. Size şunu da ifade edeyim; Erdoğan’ın siyaseten başkasına değil bizzat kendine yenileceğini düşünüyorum. İnsanların umutsuzlukla bir yeni siyasi figür aradığının farkındayım.
Yanlış yerde aranıyor bu isim.
Aranmasına gerek yok, orada; Saray’da oturuyor kendisi…
Buraya yazıyorum; Tayyip Erdoğan kendi sonunu kendi hazırlayacak.
Hatta daha fazlası…
Masumlara kumpas, kendi iktidarını uzatmak adına ne yaptıysa aleyhine işleyecek, ördüğü çoraplar kendi başına geçecek…
Şair Demirel’i hicvederken şöyle demişti:
“Başa çorap örenin,
Geçti başı çoraba!
Başkanlık referandumu için bin pişman olacağını söylememe gerek yok, aklı başına gelen çomarından trolüne kadar pek çok AKP’li bunun farkına çoktan vardı. Ancak geçmişler olsun.
Seçimde yapılan hileler kendi sonlarının başlangıcıydı işte…
Yüzde 51 oyu isterse ağzıyla kuş tutsun, istediği kadar ülkeyi terörize ve tehdit etsin asla alamayacak. Oy çalarak da bu orana ulaşamayacak emin olun.
İstediği kadar seçimleri sulandırmaya, bulandırmaya çalışsın. Hatta tekrar tekrar seçim yapsın… Gidişat bir kez yokuş aşağı döndü mü, bu süreci durdurabilecek gücü olmayacaktır.
Saraydaki hesap her zaman çarşıya uymadığı gibi zulmün de bir ömrü oluyor.
Bir gün, kaderdenk noktasına gelinecek ve esas film o anda kopacak ve çıkardığı kanunlar, perişan ettiği hukuk başına bela olacak.
Proje mahkemeleri kurmanın bedelini bizzat ödeyecek.
Kürt kökenli Iraklı Hakim Rauf Kürt kökenli Abdül Rahman’ı hatırlar mısınız?
Halepçeliydi Abdül Rahman, tüm ailesini Saddam’ın katliamında kaybetmişti. Ömrünü Saddam’la mücadeleye adamıştı. Saddam kurduğu proje mahkemelerle Abdül Rahman’ı iki kez idam cezasına çarptırmıştı.
Saddam’ın 1988 yılındaki Halepçe katliamı sırasında yakınları kaybedenlerin 2005’teki mahkemesine adım attığında karşısında hâkim olarak Abdül Rahman’ı görünce bundan rahatsız olmuş ve yargılanmak istememişti.
Son olarak yasalardan rahatsızlığını vurgulamış, hâkimleri beğenmemiş ve adalet talep edince Abdül Rahman şöyle demişti: “Bu mahkemeleri siz kurdunuz, bu yasaları siz çıkardınız!”
Saddam’ın sonunun nasıl olduğunu hepimiz biliyoruz.
Daha bir gün önce yine bir masum can verdi
Ergenekoncuların kini zaten bitmiyor, bir milyon insan ölse, çoluk çocuk milyonlarca masum zindanlarda çürüse kinleri, nefretleri bitmeyecek sanırım.
Beni esas şaşırtan bunca zulme, kıyıma, alçaklığa İslamcıların sesini çıkarmaması.
Hepsi bir şekilde ekmek derdine düşmüş durumdalar.
Milyonlarca insanın zulüm altında inlemesi zorlarına gitmiyor, sesleri çıkmıyor.
Laikçi çevreler ise gizliden yürek soğutuyorlar tıpkı Ergenekoncular gibi. Ak saçlı babalara, annelere, bacılara, esnafa, ev hanımına, öğrenciye suçlu tulumu giydirerek rahatlayacaklarını düşünüyorlar sanırım. Nasıl bir kindir düşünün işte.
Nasıl bir hesap içindedirler bilinmez ama, bir sürü hapishane inşa edenler, aslında kendi ikamet mekanlarını hazırlıyorlar. Toplumdan ahlakı, adaleti, vicdanı kovanların bu kavramlara en fazla ihtiyaç duyanlar olacağını söylüyor tarih…
Ömrü yeten görecektir bu zulüm bumerangının dönüşünü…
KAYNAK: https://medium.com/tr724/zalimin-sonu-11d00180b9b1
Bu Yayına Yorum Yapın