Bu sefer şapkada tavşan yok | Harun Odabaşı

AKP, piyasaların geçmişte Doğru Yol ve Anavatan partilerine yaptığı gibi kendisine işini öğretmesine çok içerliyor. Hatta bunu onuruna yediremiyor. Ama artık hava değişti. Dedikleri yapılmadığı anda piyasa döviz ve borsa ile anında karşılık veriyor.
Geçen hafta Merkez Bankası faizleri artırmayacağı ve bu kararında ısrarlı olacağını açıklayınca yabancı sermayenin canı sıkıldı, tepkisini kur fiyatını yükselterek ve borsayı düşürerek verdi.
Ardından Rahip Brunson’un ev hapsine alınması kuru düşürdü borsayı yükseltti. Birkaç sene öncesine kadar piyasalar bu tarz verileri çok sakin karşılardı. Bir rahibin ev hapsine alınması kur üzerinde etkili olabiliyorsa kırılganlık derinlik kazanıyor ve boyut değiştiriyor demektir. Para piyasaları 2000’lerdeki sakinliğini 1990’lardaki fırtınalı günlere bırakmış dersek haksızlık etmiş olmayız.
Normalde kısa vadeli bir şahlanış getirmesi beklenen OHAL’in kalkmasına ise para ve sermaye piyasalarının tepkisi nötr oldu. Zira Saray tarafından çıkarılan yeni kararnameler, OHAL kağıt üzerinde kalktığını fiilen devam ettiğini gösteriyor. Güvenlikçi politikaların demokrasi ve insan haklarının önüne geçmesinden TÜSİAD da çok rahatsızdı. Bu rahatsızlık maalesef tam giderilmiş olmadı.
Erdoğan’ın yeni kabinede ekonominin başına damadını getirmesi soğuk duş etkisi yaptı. Ekonomik göstergelerin alarm verdiği bir dönemde yüksek profilli piyasaya güven veren bir isim yerine akraba kontenjanından ve deneyimsiz bir ismin bakan yapılması riskliydi, ama Erdoğan’ın tercihi bu yönde oldu.
Piyasaların faizleri yükseltme baskısının devam edeceği gözleniyor. Yıllık enflasyon yüzde 15,39’a tırmanmışken ve 2018 sonunda bu oranın yüzde 18’i aşacağı tahmin edilirken sıcak paranın gelmesi daha cazip bir faiz oranını gerekli kılıyor. Ama daha üç ay önce MB ilk planda 3 puan ardından 1,25 puan olmak üzere toplamda faizleri yüzde 4,25 puan artırmıştı. Rekor denecek seviyedeki bu artış kur üzerinde istenen etkiyi yapmadığı gibi yeni bir faiz artırma isteği dile getirilmeye başlandı. Bazı ağrılı hastalıklarda morfinle hissedilen acıyı azaltmak mümkün ama hastalık belli bir eşiği geçtikten sonra morfinde fayda etmiyor. Faizleri artırarak piyasaları normalleştirme eşiğini aşalı epey oldu. Bu açıdan MB’nı acıkan aslanlara et atmamakla doğru yapmış kabul edebiliriz. Ama genel yanlışların içinde doğru hamlelerde yanlış sayılıyor. Bu ülkenin ekmeğini yiyen hiç kimsenin faizleri yüzde 20’lerde görmekten hoşnut olacağını sanmıyorum. Fakat para politikasının ucu kaçınca istemediğiniz pek çok şeyi yapmak zorunda kalıyorsunuz.
Piyasalar ile Erdoğan hükümeti arasında ilginç bir bilek güreşi var. Kısaca işin özeti şu: Ekonomi yönetimi caydırıcılığını kaybedince ipleri piyasalar ele almak istiyor. Erdoğan ve Merkez Bankası “patron biziz” demekte ısrar etse de günün sonucunda piyasaların dediği oluyor. Erdoğan’ın İngiltere’de fon yöneticilerine yaptığı absürt “enflasyonun sebebi faizdir” çıkışının ardından faizlerin artırılması bunun bir göstergesiydi.
AKP, piyasaların geçmişte Doğruyol ve Anavatan partilerine yaptığı gibi kendisine işini öğretmesine çok içerliyor. Hatta bunu onuruna yediremiyor. Ama artık hava değişti. Dedikleri yapılmadığı anda piyasa döviz ve borsa ile anında karşılık veriyor.

Peki bu kavgada kimin eli güçlü. Erdoğan geçenlerde “emin konuşuyorum dolar düşecek” demişti. Benzer cümleleri 2014’ten beri çok kurmuş ama dediklerinin tersi yaşanmış, döviz satanlar büyük zarara uğramıştı. AKP elini şapkanın içine daldırarak şapkada tavşan var izlenimi veriyor. Ama bu sefer şapkada tavşan yok. Yoksa var mı?


Kaynak: https://kronos1.news/tr/bu-sefer-sapkada-tavsan-yok/

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.