Birinci Dünya Savaşı ve Atatürk Döneminde Türkiye Ekonomisi! (‘Büyük Buhran’) | #MutlakaOku
1929 Büyük Buhran’indan sonra daha da acı bir global
#Kriz, kapıya dayanmış görünüyor. Peki bundan tam 100 yil once Birinci Dünya Savaşı ve Atatürk döneminde (1914-1939) Türkiye Ekonomisinin seyri ne idi? Tüm ayrintilari ile#FLOOD‘umuza başlayalım.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN ÖNCE
- Kuruş, hesap birimiydi. 40 para, 1 kuruş ederdi. 1 Osmanlı lirası, 100 kuruştu. Osmanlı lirasının değeri, 6.615 gram saf altındı. İstanbul Borsasında sterlin 110 kuruşa, dolar 22.5 kuruşa ve frank 4.37 kuruşa işlem görürdü
#Gold#Sterlin - 1914’de kişi başına millî gelirden düşen pay: 1072 kuruştu. GSMH’nin %54.18’i tarım’dan, %10.13’ü imalâttan ve % 7.85’i ticaretten elde ediliyordu, ABD’de aynı tarihte, kişi başına millî gelirden düşen pay, Osmanlı împaratorluğundakinin yaklaşık beş katı idi.
- İlk geçinme endeksi, Düyunu Umumiye idaresinin teşebbüsüyle 1914 Temmuz’unda hazırlanmıştır. Orta dereceli bir memurun aylık giderleri, geçinme endeksine esas tutulmuştur. O zamanlar, orta dereceli bir memurun sıkıntısız geçinebileceği düşünülürdü.
- Yaşlılar çok defa yetişkin çocukları, gelinleri, damatları ve torunları ile aynı çatı altında oturduklarından, konut ön planda bir sorun değildi. Bir gencin devlet hizmetine girmesi, aile kurmasına yeterli bir malî güvence sayılırdı. Kâtibim, çağın en popüler sarkısıydı.!
- Endekse göre, orta dereceli bir memur İstanbul’da 235 kuruş 10 para aylıkla geçinebilirdi. Ancak!! kiralar, diş tozu , jilet ve tıraş sabunu, kozmetikler, ilâç ve doktor giderleri, yol masrafı, eğlence, sigara ve içki, kültürel ihtiyaçlar endekste hesaba katılmamıştır.
- Konutlar azdı. Su ihtiyacı ev sarnıcından, evin kuyusundan ve mahalle çeşmesinden temin edilirdi. Kahvenin kalitesi iyi ve fiyatı 9.35 kuruştu. “Bir fincan kahvenin kırk yıllık hatırı vardı.” Türk kahvesi ve Türk usulü kahve, Avrupa’da cok meşhurdu.
- Zeytinyağının kilosu 6.24 kuruştu. Yemeklerde, zeytinyağı idareli kullanılırdı. Bol zeytinyağı kullanılmasını gerektiren patlıcan ve kabak türlerine “bayıldı” adı verilmişti. Odunun çekisi 45 kuruş ve mangal kömürünün kilosu 0.39 kuruştu.
- Fiyatlar, 1909’dan beri ağır bir tırmanış halindeydi. Pahalılıktan şikâyet edenlere rastlanıyordu. Ancak Birinci Dünya Savaşı enflasyonunu yaşayanlar, yillar sonra eski günleri anarken “zaman olur ki, hayâli cihan değer!” diyeceklerdi.
#enflasyon - Merkezî İstatistik Müdüriyet’ Umumiyesi de, 20 il merkezinde 26 “kalem” gıda maddesinin 1914 perakende fiyat endekslerini Cumhuriyetin ilk yıllarında hesaplamıştır. Yapılan fiyat araştırması, hayat pahalılığının bir şehirden öbürüne çok değişik olduğunu göstermiştir.
- Fiyat farklarının başlıca nedenleri nakliye masrafları, “ihtikâr” ve tespit hatâlarıdır. Endeksler’de, 20 il merkezinin ortalaması 100 birim olarak kabul edilmektedir. 6 il merkezinde hayat pahalılığı göstergeleri ortalamanın üstünde, 14 il merkezinde ise altındadır.
- En pahalı şehirler Mersin, Elazig, Konya, Kastamonu, Ankara ve Giresun’dur.
#Istanbul, İzmir, Adana, Antalya, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Sivas, Denizli, Diyarbakır, Zonguldak, Samsun, Trabzon ve Kayseri; hayat pahalılığı Türkiye ortalaması altında olan il merkezleridir.
(1915/1918) DONEMI:
- ABD Savunma Bakanlığı istatistiklerine göre, 1. Dünya Savaşi’nda 65 milyon kişi silâh altına alınmıştır. Osmanlı Devletinde, dört yılda askere çağırılanların sayısı: 2.850.000 kisidir. Dünya’nin savaş giderleri toplamı: 211 milyar(altın) $ olmustur.
- Altın ölçü tutulursa, 1.Dünya Savaşı giderleri: 317.373 ton altina denkti Yabancı ülkelerde olduğu gibi, Osmanlı Devletinde de seferberlik giderleri kısmen emisyonla karşılanmıştı. Hazine piyasaya kâğıt para sürmeye başlayınca, altın ve gümüş sikkeler ortalıktan çekildi.
- Madenî paralar da bulunmaz olmuştur. Kâğıt para dolaşım hacmi büyürken madenî sikkelerin gömülenmesi, bir süre enflasyonu frenlemiştir. Ancak enflasyon 1916’da tekrar yukselim egilimine girmiştir. Harp sonuna kadar, 161 milyon liralık kaime basılmıştır.
- Köylünün cepheye gitmesi ve çift hayvanlarına savunma ihtiyaçları için el konulması üretimi düşürdüğü gibi, pazar yerlerine ürün sevkiyatını da aksatmıştır.
#İthalât tıkanmış Fiyat kontrol makanizması işe yaramamıştır. İhtiyaç maddelerinin çoğu karaborsaya geçmiştir. - Mal darlığıni önlemek amacıyla vesika sistemine başvurulmuştur. Ancak tüketicilere kuponlarla öngörülen miktarlar tevzi edilememiştir. Subay ailelerine ve memurlara aynî yardım yapmaya çalışılmışsa da, dağıtım düzenli bir şekilde yürütülememiştir.
MÜTAREKE VE MİLLÎ MÜCADELE DONEMI:
- Millî Mücadele yıllarında, Anadolu’da kullanılan para, Osmanlı kaimeleridir. Mustafa Kemal, enflasyon istemiyordu. Birinci Dünya Savaşı’nda enflasyonun sebep olduğu sıkıntıları ve halkın moralini nasıl tahrip ettiğini görmüştü.
- Reşat altını, 1. Dünya Savaşı sonunda 472 kuruştu. Dolar da, 107 kuruşa çıkmış bulunuyordu. Mütarekenin başlangıcında, altın ve döviz fiyatları gerilemiştir. Bu gerileme Anadolu’da düşmana mukavemet şiddetlenince yükselişe dönüşmüştür. Yabancı sermaye girişleri durmuştur.
- Para ve sermaye piyasaları, politika konjonktürlerine ve psikolojik faktörlere duyarlıdır. Güven veya güvensizlik, daima para ve sermaye piyasalarına yansır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Milli Mücadele, enflasyonsuz başarılmış bir topyekûn savaştır.
1923’DE TÜRKİYE EKONOMİSİ
- Hazinenin elinde kayda değer bir altın ve döviz stoku bulunmuyordu. Türk lirası, kambiyo piyasalarında desteksizdi. Para dolaşım hacmi, Mütarekeden beri değişmemişti. Türk lirası, konvertibl idi ve zaferin kazandırdığı prestije dayanıyordu.
#TBMM - Ihracatimiz 84.651.094 lira, ithalâtımız 144.688.741 lira idi. Görünmeyen kalemlerden ve sermaye hareketlerinden memlekete girmeye başlayan döviz, dış ticaret açığını karşılamaya yararlı oluyordu. Bir Reşat altını 707 kuruşa yükselmişti..
- Merkezî istatistik Müdüriyeti Umumiyesi, 20 il merkezinde 26 kalem gıda maddesinin 1914 yılına göre endekslerini çıkartmıştır, Endeksler, Türkiye genelinde fiyatların 13 katına yakın artmış olduğunu göstermekteydi.
- 1923’ün bir bekleyiş yılı olduğu söylenebilir. 1588 yıllık başkentlik yapmış Istanbul’un surlarında, 470 yıl Türk bayrağı dalgalanmıştı. Silâhlar sustuktan sonra, işgal kuvvetleri çekilmişti. Hilâfet İstanbul’da, siyasî iktidar ise
#Ankara’da idi. - Ermeniler, 1915’de ve daha sonra, terkettikleri her yeri ateşe vermişlerdir. Şehir ve kasabalarda, birçok mahalleden geriye yangın yerleri kalmıştı. Yunan’lılar da, kaçarken on binlerce konutu yakmış ve yıkmışlar, hayvan sürülerini süngülemiş ve kurşunlamışlardi.
- Devlet maliyesi, büyük sıkıntı içindeydi. Yabancılar, (Lord Curzon’la birlikte) iktisadî zorlukların Ankara’yı birkaç yıla kalmadan dize getireceğini tahmin ediyorlardı. 1923’de, üretimin fazla bir artış göstermesi beklenemezdi.
- 1927’de yapılan ilk nüfus sayımında yazılanlar 13 648 270 kişidir. 1923’den sonra ayrılan Rumların sayısı sadece 189.916’dir, Anavatana gelen Türklerin sayısı ise 355.635’dir. İstatistikler de gösterilmemiş Türk göçmenlerin sayilarida oldukça fazladır..
#Nufus - Kişi başına millî gelir, 1. Dünya Savaşı başlangıcından beri 1914 sabit fiyatlarıyla % 39 azalmış görünmektedir. Altın ve dolar kurlarında ki yükseliş, mal fiyatlarını çok geriden izlediği için, kişi başına reel millî gelir oranında farklı bir rakam ortaya çıkmaktadır.
- Fiyatlar: Cumhuriyetin ilk beş yılında ortalama enflasyon hızı % 2.9’dur. Fiyatlar genel düzeyinin bir yıldan öbürüne hafif yükselişler kaydetmesi, creeping inflation’dur. Bu hafif enflasyon, başlıca üç sebepten ileri gelmiştir:
#inflacion - a) Banknot dolaşım hacmi 158 milyon lirada sabit tutulmakla beraber, bankalarda mevduat artmıştır. Mevduat, kaydı paradır. M1 ve M2 para arzı, mevduat artışları dolayısıyla genişlemiştir.
- b)Millî gelirin ve bütçe harcamalarının paralelinde mal ve hizmet talebi artmıştır.
- c)Dünya ekonomisinin yüksek konjonktür koşulları ve kambiyo dalgalanmaları ithalât maliyetine yansımıştır.
- 1924-1928 dönemi enflasyon hızı yörelere göre de değişkenlik göstermiştir. Istanbul’da 1924’te hızla yükselen fiyatlar, ertesi yıl duraklamış ve sonra ucuzlamıştır.
- 1929, Türkiye’de ve dünyada, Büyük Depresyon’dan önceki son refah yılıdır. GSMH, 1929’da doruğuna erişmiştir. Yılın kalkınma hızı yaklaşık % 22’dir. 1929’da, ABD’de, kişi başına GSMH 852 $. Türkiye’de ise, 71 $. Kişi başına ortalama gelir, Amerika’da 12 kat fazla idi.
Dünya Ekonomi Krizi:
- Dünya iktisadî krizi, ABD’de başlamıştır. ABD’de, kişisel gelirlerin üçte biri, nüfusun yalnız % 53inde toplanıyordu. Şirket kârlarının önemli bir kısmı, Amerika dışına yatırılıyordu. Birleşik Devletlerden dünya ülkelerine kredi ve sermaye akıyordu.
- Çok sayıda ülkenin refahı, ABD’nin iktisadî koşullarına bağlıydı. ABD’de 1928’de konut inşaatı duraklamaya baslamisti. Sanayi kesiminde de, yatırımlar azalmıştır. “Black Thursday” diye anılan 24 Ekim 1929’da, NY Borsasında çıkan panik, iktisadî bunalıma dönüşmüştür.
BÜYÜK BUHRAN: 1930-1933
- Büyük Buhran’da bütün ülkelerde, ithalat kısıtlanmış, Üretim ve tüketim daralmış, Fiyatlar düşmüştür. Millî gelirler azalmıştır. İşsizlik yayılmıştır. Yatırımlar durmuştur. ABD’de GSMH %28.4, kişisel gelir %49.7, tüketici fiyatları %26.5 düşmüştür.
- Ayni dönemde Türkiye’nin ithalâta harcadığı döviz %70.8 azalmış, İthal malları da %25.5 ucuzlamıştır. İhracat maddelerimizin fiyatlarındaki düşüş oranı % 56 olmasına rağmen Türkiye, ihracat geliri en az düşen ülkelerden biri olmuştur.
- A.B.D, İngiltere, İspanya, Yunanistan, Brezilya, Arjantin, İsveç ve Japonya ithalât kısıtlamalarıyla yetinmeyerek devalüasyon yapan ülkeler olmuşlardır. Fransa, Hollanda, Belçika, İsviçre 1929-1933 arasında paralarının değerini değiştirmemiş, altın esasına bağlı kalmışlardır.
- Türkiye, İtalya ve Rusya devalüasyon yapmamış ve kambiyo kontrolüne dayanarak paralarının kurunu sabit tutmuşlardır. Devalüasyonlar gelişme halinde olan ekonomilerde çözüm olmamistir TL bu dönemde değerini korurken, kurların düşmesi ile de, dış borç yükünu hafifletmiştir.
BUHRANDAN KALKINMAYA GEÇİŞ:
- 1934-1938 BUHRAN’I yenerek tam istihdama ulaşan ilk sanayi ülkesi,
#Almanya’dır. Almanya, enflasyonsuz orijinal finansman yöntemleriyle iç piyasayı canlandırmayı başarmıştır. Ancak dünya pazarları, Almanya’nın ihracatına açık değildi. - Güney Amerika, Orta Avrupa, Balkanlar ve Türkiye, serbest dövizle mal almakta ve satmakta zorluk çekiyorlardı. Almanya, direkt serbest döviz transferi olmaksızın malı malla mübadelesini gerçekleştirmek imkânını sağlayan bir “counter-trading” modelini benimsedi.
- Almanya, Tarım ekonomilerinin ihracat mallarını yüksek bedelle alip, onlara kendi sanayi ürünlerini sattı. Türkiye, diğer ülkelerle de ikili counter-trading anlaşmaları imzaladı. Almanya’ya ihracatını %353 artırdı. 1938’de, ihracatımızın % 68 i, yalnız Almanya’ya yapıldı.
- Turkiye’nin İhracat fiyatlarında Türk lirası olarak artışi oldukça yüksekti. Koyun %40, tiftik %94, buğday %15, arpa %7, kuru fasulye %70, kuru üzüm %13, iç fındık %38, keten tohumu %60, zeytinyağı %36 ve tütün %57 oranın da daha pahalıya ihraç ediliyordu.
- Osmanlı borçlarının % 61’i, Fransız frankıyla odenmisti. İsviçre frankıyla ödenecek borçlar da, önemli miktardaydı. Belçika, İsviçre ve Fransız franklarının devalüasyonları, borç yükünün erimesini sağlamıştır. TL’nin değerinin değiştirilmemesi, malî bakımdan faydalı olmuştur.
- 1934-1938 arasında, memlekette ithalât sıkıntısı ve mal darlığı söz konusu olmamıştır. İthal mallarının ucuzlaması, tüketici refahına bir ölçüde etki yapmıştır.
#Cumhuriyet‘in başlangıcıyla yapılan karşılaştırmalar, fiyatların 15 yılda %17 ucuzladığını ortaya koymaktadır. - Cumhuriyet’in başlangıcından 1938 yılına kadar reel gayri safi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla %116 artmıştır. Nüfus 1938’de 16 milyon 916 bin’e yükselmiş bulunuyordu. On beş yılda, kişi başına reel gayri safi hâsıla artışı % 39’dur.
- 1923’de, kişi başına GSMH, ABD’de 695 dolardı. Türkiye’de ise kişi başına GSMH, 83 lira 84 kuruştu. 1923 yili ortalama dolar kuru, 152 kuruş olduğuna göre, Birleşik Devletlerde kişi başına düşen gelir memleketimize oranı 12 katını aşıyordu.
1939 yilinda
#dolar, 126 kuruşa düşmüş ve kişi başına GSMH, 118 lira 78 kuruş’a (94 dolar 27 sent) yükselmişti. ABD ise kişi başına GSMH, 700 dolar olduğundan, fark 1/7 ye inmiş bulunuyordu. Türkiye, 1930’dan sonra mesafeyi hiçte azımsanmayacak ölçüde kapatmayı başarmıştı.
Bu Konu, Huseyin KÜÇÜK @hkucuk_28 Kullanıcı adıyla paylaşımlar yapan, bir Twitter hesabının, paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur…
Kaynak: Mutlaka Oku | https://mutlakaoku.com/birinci-dunya-savasi-ve-ataturk-doneminde-turkiye-ekonomisi-buyuk-buhran/ @Bilgiselleri aracılığıyla
Bu Yayına Yorum Yapın