Bekleyişin kolay ülkesinde | Mahir Uslu

Sadece kötülüğe bakarak bile inanabiliriz. Bir ömür kadar uzun bekleyişimizle dalga geçenlere inat, inanabiliriz. “O beklediğiniz bahar hiç gelmeyecek” diyen kibir tanrılarına inat, inanabiliriz çocuklar.



Mahir Uslu yazdı…
Günler yürümeye durmuyor bir türlü. Her geçen gün, büyük bekleyişimizin bir başka tanığı. Bu ülkede yaşam uzun bir bekleyiştir. Gelmeyecek günleri bekleyen yığınla insan. Godot’yu bekleyen binlerce Estragon, hiç gelmeyecek Godot’yu. Kimimiz yine de şanslı sayılır. Bu uzun bekleyişte havadan sudan konuşacak dostlar var yanımızda. Çoğu zaman karanlıktan konuşsak da bekleyişin boğucu yalnızlığını hafiflettiğimiz.
İyi insan olmak zor. Hele bu topraklarda her şeyden daha zor. İyi kalmak hepten imkânsız; ondan bahsetmiyorum. Sadece iyi insan olmak. İyiler, etrafındaki karanlığa rağmen içlerinde bir ışık taşır. Kiminde az, kiminde çok ama her fırsatta hayata sızmaya çalışan bir ışık. Görece iyi bir şeydir bu durum. Umudu çoğaltır, hayatı güzelleştirir.
Ne var ki bu ışık, iyilerin büyük hayal kırıklıklarının baş sebebidir. Karanlıkta kısa bir süre gösterince kendini, “Acaba?” dedirtir. “Bu sefer olacak herhalde!” Umutları yeşertir. “Daha öncekilere benzemiyor, bu kez farklı.” Ve sonra inandırır seni güzel günlerin geleceğine. Derken karanlık tüm doymazlığıyla o zayıf ışığı yutuverir. Gelmesiyle gitmesi bir olur aydınlığın.
Bu topraklarda iyi olmak zor değil, belâdır. Onmaz bir hastalıktır. İyilik, tedavisi olmayan bir kanserdir bu ülkede. Hani kanser hastasına, “Bu günler geçecek. Hastalığı yeneceğiz. Ama önce inanman gerek. İnanırsan seni yenemez, sen onu yenersin,” denir ya… O da inanır yeneceğine. Vücudunun her yanını saran habis urun inanmakla geçivereceğine inanır. Kötülüğün umutla yok edileceğine inanır. Tıpkı iyi insanlar gibi. Sadece devletin değil toplumun her yanını saran bu kötülük günlerinin ‘az değil an’ kadar bir sürede bitivereceğine yürekten inanan bizler gibi.
Adımız gibi biliyoruz, Godot gelmeyecek. Gelse de bir hal hatır sorup gidecek. ‘Şanlı’ tarihimizden biliyoruz, önceki kuşakların demokrasi bekleyişlerinden biliyoruz. Bu topraklara demokrasi hiç gelmemiştir. Gelir gibi yaptığında ise kısa bir hoşbeşten sonra “Hadi ben kaçtım” diyerek canını zor kurtarmıştır. Bizi dermansız yalnızlığımızda bırakıp gitmiştir her zaman.
Birçok şey kolay bu ülkede. Despotluk kolay, ölmek kolay; üzülmek, mutsuzlanmak, hayal kırıklığı… Unutuşun kolay ülkesinde demişti Onat Kutlar. Sahi, ne çok öldük yaşamak için… Yaşamak zor işte burada, insanca yaşamak. İnanmak zor. İyiliğe inanmak, güzelliğe inanmak; dine, dindara, liberale, sosyaliste, entelektüele, halka, devlete, millete, görmüş geçirmişe, sokaktaki adama… İnanmak zor bu ülkede, çok zor.
Yine de iyi insan olmak belâ işte. İnanıyoruz güzel günlere. Nâzım, güzel günler göreceğiz dediğinde yıl kaçtı, 1930 mu? Ya şiirin adına ne demeli: Nikbinlik! Nâzım da biliyordu güzel günlerin uzak olduğunu. Fakat o büyük şair de iyi insan olmakla maluldü. Kendinden sonraki kuşaklara, bu toprakların karanlığıyla boğuşabilmeleri için bir ‘iyimserlik’ bırakmak istemişti: Güzel günler göreceğiz. Yıllar geçti, dillerde şarkı oldu o şiir. Bugün bile sokak aralarında duyulduğunda ‘Evet’ dedirtir, ‘Güzel günler göreceğiz.’
88 yıl geçti, hâlâ bekliyoruz! Her nesil bir sonrakine devrediyor bekleyişin gamlı bayrağını. Belki de Nâzım bu yüzden “çocuklar” demişti. Biz göremesek de siz göreceksiniz mi demek istemişti. Kim bilir! Fakat şu kesin, o da inanmaktan bahsediyordu.İnanın: Güzel günler göreceğiz çocuklar!
İnanmaktan başka çaremiz yok. Çünkü ufukta en ufak bir emare yok. Güzel günler için en ufak bir sebep görünmüyor. İçimizde bir yanıp bir sönen ışık da iyice cılızlaştı. Karanlığın içinde, toplumun hoyrat uğultusunun arasında birbirimizin boğuk boğuk nefes alıp verişini seçebiliyoruz. Işığımız gibi kendimiz de azaldık.
İyilik için, iyi olmak için, güzel günler için hiçbir sebep yok. İnanmak içinse varlığımız en büyük sebep. Bir de kötülük elbet. Sadece kötülüğe bakarak bile inanabiliriz. Bir ömür kadar uzun bekleyişimizle dalga geçenlere inat, inanabiliriz. “O beklediğiniz bahar hiç gelmeyecek” diyen kibir tanrılarına inat, inanabiliriz çocuklar.
İnanıyoruz Nâzım, güzel günler göreceğiz. Karanlığı boğacak, motorları maviliklere süreceğiz, ışıklı maviliklere…

Kaynak: kronos news https://kronos1.news/tr/bekleyisin-kolay-ulkesinde/

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.