İkinci 28 Şubat ve Evrenselleşen Hizmet | Doç. Dr. Salih Yücel
Ehli dünyanın bir dellalı 28 Şubat bin yıl değil, 21 yıl sürdü demiş ve ağır şeklinin harfiyen şimdi uygulandığını yazmış.Daha önce de ehli dalaletin bir dellalı da bu süreç 28 Şubat’ın yapamadığını yapıyor demişti.
Saf halk, hasedi imanının önüne geçenler ve aklını ekmek peynirle yiyenler hariç, herkes bunu biliyordu.
Şimdiye kadar dört defa topyekûn Hizmeti tamamen yok etmek istediler.
1971’de nerede ise yarısını hapse attılar ve böylece bir korku yayıp topyekûn imha etmek istediler.
Hapishane ve karakollarda zulüm görenler, hizmetin büyümesinde manevi birer tohum oldular.
Bu zulümden önce olması gereken ancak yapılamayan bölgesel hicret ve bölgesel hizmet öğrenildi.
12 Eylül ihtilalinde tekrar topyekûn yok etmek istediler.
Hizmetin manevi önderi ve önde gelen bazılarına “terörist” muamelesi yaptılar.
Görüldüğü yerde vurulma emri verdiler.
Beş bin kişinin ölümüne sebep olanlarla aynı kefeye koydular.
Altı yıl boyunca psikolojik zulüm yaptılar.
Bazılarına da karakollarda bayılıncaya kadar işkence edildi, ölümle tehdit edildi.
Bu zulüm döneminde Hizmet bölgesellikten Türkiyelileşti.
Hizmetteki erler bu dönemde sık sık lokal hicret yapmak zorunda kalıp global hicrete hazır hale geldiler.
Özal’ın vefatıyla fiilen başlatılan 28 Şubat döneminde daha önce zulüm gören bu babayiğitlerin önderliğinde global hizmet ve hicret süreci başladı.
Binlerce insan aynen sahabe gibi çok sevdiği ülkesini ve yakınlarını terk ederek nerede ise dünyada gitmedik ülke bırakmadı.
Çok zorluklarla karşılaştılar.
Çoğu gittikleri ülkelerin dilini, kültürünü bilmiyordu.
Bir babayiğidin tabiri ile önce el yordamı ile iş yaptılar.
Çok büyük maddi zorluklarla karşılaştılar.
28 Şubatçıların tehditleri sonucu halk yardım etmekten çekindi.
Bu er oğlu erler, aylarca burs veya maaş alamadılar.
Hatta bazı ülkelerde yiyebilecek otları toplayıp pişirerek karın doyurup hizmeti aksatmadılar.
Zamanla gittikleri ülkelerin dilini, kültürünü öğrendiler.
Yol yordam öğrendiler.
Zorluklar onları halihazırdaki sürece hazırladı.
Dolayısıyla 28 Şubat zulmü çok zor olan bu sürecin, adeta bir provası oldu ve bu günlere hazırladı.
28 Şubat’ın en katı ve en zulümce uygulanışı olan bu süreçte Hizmet fikren ve fiilen evrenselleşti.
MUKTEDİRLER, İSTİKLAL MARŞINI YASAKLATTI, BAYRAKLARI İNDİRTTİ
Hükümet yurtdışındaki elçilikler kanalı ile İstiklal Marşı’nın 170 ülkede kurulan okullarda yasaklanması ve Türk Bayrağı’nın asılmaması için hükümetler nezdinde devreye girdi. Netice itibarı ile baskılardan dolayı İstiklal Marşı artık okunmuyor ve Türk Bayrağı da asılmıyor.
Hizmet bunu kendisi yapsaydı, tarihine kara bir leke düşerdi.
Bu zulüm ile bu kara lekeden kurtuldu.
Türkiye’de insanlık tarihinde İstiklal Marşı’nı ve bayrağını dünyada dalgalanmasını yasaklayan tek ülke oldu.
Bazı ülkeler Hizmeti Türkiye’nin misyonerleri gibi görüyordu.
Bu zulüm ile bu da ortadan kalktı ve Hizmet babayiğitleri evrensel olan İslam’ın birer temsilcisi oldular.
Zulüm lütfa döndü.
2000li yıllarda Harvard Üniversitesi öğrencilerinin global vatandaş olarak yetiştirmek için projeler başlatmıştı.
Harvard gibi milyarlarca dolar bütçesi olan bir üniversitenin yaptığının belki on binlerce katını bu süreçte Allah bu Hizmet erlerine nasip etti.
Bu süreçte yurtdışında Hizmet babayiğitlerinin pasaportları uzatılmadı.
Yeni doğan çocuklarına dahi “terörist” muamelesi yapıldı.
Pek çoğu başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı ve Habeşistan’a giden sahabelerine arkasında manen yer aldılar.
Daha önceki süreçlerde zulüm gören bini geçmezken bu süreçte yüzbinler zulüm gördü, görüyor.
Bu da rahmete dönüşüyor.
Yüzbinler global vatandaş oldu, oluyor.
Bu zulüm olmadan Hizmetin bunu başarması imkânsızdı.
Evet, 12 Mart muhtırası, 12 Eylül ihtilali, 28 Şubat ve bu son süreçte onlar topyekûn yok etmek için tuzaklar kurdular ama Kur’an’daki ifade ile “Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.” Her bir zulüm bir sonraki sürecin atlatılmasının bir provası oldu.
Bu süreçte tıpkı Imam Azam, Imam Gazzali, Abdul Kadir Gilani, Şahi Nakşibend, İmam Rabbani ve Bediuzzaman’nin zulme karsı yaptıkları gibi, Hizmet babayiğitleri dua, evradu ezkar, Kur’an ve nafile ibadetlerle maneviyatını güçlendirdi.
Küfürden daha yıkıcı olan haset ve nifak mikrobuna karşı bünyesini sağlamlaştırdı.
Kanaatimce Hizmet babayiğitleri manen tarihlerinin en güçlü dönemini yaşıyorlar.
JACKİ CHAN KADAR AKILLARI YOK
Malum Tsunami’den sonra Ache halkına yardım için milletimiz çok büyük fedakarlık yaptı.
İlgililer bu yardımı alıp Tsunami’nin en çok yıktığı okyanusa yakın bir yere Türk Köyü kurdular.
Doğrusu çok güzel bir köy kurulmuş fakat yarısı boş ve içinde kertenkeleler yaşıyor.
Halk Tsumani korkusundan orada yaşamıyor. Aktor Jacki Chan’da bir köy kurmuş fakat adam akıllı.
Köyü, Tsumani tekrar olsa bile etkilenmeyecek bir yere kurmuş.
Yani adam koca ülkenin düşünemediğini düşünmüş.
Evet, Üstad’ın tabiri ile günde üç dört saat evradı ezkarı olmayan siyasetçinin kalbi ifsat olur.
Sonra hiç doğru karar alamaz.
Nitekim son dört beş yıldır alınan yüzlerce karar böyle.
Suriye ise bunun en bariz örneği. yucelsalih@yahoo.com
http://zamanaustralia.com/doc-dr-salih-yucel/2018/04/ikinci-28-subat-ve-evrensellesen-hizmet
Bu Yayına Yorum Yapın