Afrin Erdoğan’ı Kurtarabilir mi? | Halit Emre Yaman
Askerlerimiz Afrin’e girdiğinden beri düşünüyorum; ne işimiz var bizim orada diye. Türkiye’ye karşı terör eylemleri yapan PKK, Kuzey Irak’ta duruyorken neden Suriye? Hem de şimdiye kadar Afrin üzerinden gelen bir tehdit olmamasına rağmen. Son aylarda televizyonlarımızda sayısı birden bire artan “savaş uzmanı” adı altında savaş çığırtkanlığı yapanlar haritalarla, grafiklerle, stratejilerle izah ededursun benim aklıma başka şeyler geliyor. İster komplo teorisi deyin ister paranoyakça yaklaşım deyin, Afrin operasyonu ile başlayan algı çalışmaları çerçevesinde Erdoğan’ın hamasi konuşmaları, CHP, MHP ve Perinçek’in desteği, camilerde Fetih suresinin okunması, medyadaki kahramanlık hikâyeleri bana bir şeylerin üstünün örtülmeye çalışıldığı veya bir şeylere hazırlık yapıldığını düşündürtüyor.
Sosyal medyada yayınlanmasına rağmen pek duyulmayan bir bilgiyi sizlerle paylaşayım önce. 15 Temmuz’un bir numaralı askerî sorumlusu olarak gösterilen Akın Öztürk Nisan 2016’da Harp akademilerinde subaylara verdiği bir seminerde “benimle birlikte vatansever birkaç generalin gözaltına alınıp hapse konulduğunu duyduğunuzda bilin ki Suriye’ye gireceğiz” demiş. Çok değil, bu sözden 4 ay sonra birkaç değil birçok general kontrollü darbe ile ilişkilendirilerek derdest edildi. Ne olduysa ondan sonra oldu ve daha önce AKP ile adı pek anılmayan TSK onun güdümünde sıradan bir devlet kurumu oldu. Tıpkı 2. Dünya Savaşı öncesinde Almanya’da olduğu gibi.
Aşağıda birbiriyle ilgisiz hatta tezat oluşturacak satırlara muhatap olacaksınız. Aslında siyaset ve münafıklık budur işte. Yani fırsat kollamak, menfaate uygun olan neyse onu yapmak, devlet gücünü kullanarak halkı sömürmek, sırtını devlete yaslayarak kendi düşüncesinde olmayan her tür muhalife hayat hakkı tanımamak, inansan da inanmasan da alıcısı olan fikirleri kullanmak, … Say say bitmez bunlar. Neyse konumuza dönelim…
Afrin operasyonu ile ilgili sizlerin de aklına birçok fikir gelmiş olabilir. Benim aklıma gelenleri birkaç maddede kısaca izah edeyim:
- Erdoğan ille de Suriye topraklarına girecekti ve buna engel olacak generallerin tasfiyesi gerekiyordu. Askerî Şuralarda emekli edilerek bitmeyecek olan işinin ehli subaylar 15 Temmuz “lütfuyla” ordudan uzaklaştırıldı. Erdoğan için artık Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında kendisine verilen rolün hayata geçirilmesi yolunda bir engel kalmamıştı.
- Şimdiye kadar birçok ülkeye “posta” koyarak takipçilerine kendisini “Dünya Lideri” olarak göstermeye çalışan Erdoğan bu operasyonla ABD ve Rusya arasındaki çekişmeden kendisine pay çıkarmaya çalışıyor. Şimdilik sırtını Rusya’ya dayamış ve kendisine yüz vermeyen ABD’ye yumruk sallıyor ama ilerleyen zamanlarda bunun tersi de gerçekleşebilir. Siyasetin gereği budur; menfaat icabı güçlü kim ise onun yanında olmak. ABD ve AB, Erdoğan’a az yüz verse yumrukların Rusya’ya doğru sallanacağından emin olabilirsiniz.
- Afrin operasyonu iç siyasete yönelik olarak Erdoğan’ın saltanatını sürdürmesini sağlayacak bir hamledir. Terör ve sınır güvenliği gerekçesi ile başlatılan operasyonla ülkenin savaş halinde olduğu ve bu yüzden de kendisinin alacağı kararların sorgulanmamasını istemektedir. OHAL’in uzatılması ve KHK’lar ile ilgili-ilgisiz birçok şey hakkında alınan kararlar bunun göstergesi değil de nedir?
- 2019 seçimlerinde Erdoğan’a malzeme lazım, zira 15 Temmuz’u artık kullanamayacak. Zamanı geldiğinde beka sorunu, sınır güvenliği, terör, şehitler, gaziler ve kahramanlarla ilgili çok şey duyacağınızdan emin olabilirsiniz. Daha önce kullanılan birçok argümanın yalan çıkması kimi rahatsız etti veya istifa ettirebildi ki? Hem siyaset denen şey algı operasyonu, cerbeze ve yalakalıktan başka nedir ki?
- Daha önce Kürtlere ve onların yaşadığı bölgelere yönelik siyasi ve askeri birçok operasyonda hatalar yapıldı, tatmin edici bir netice alınamadı. İki yıl önce Kobani’deki PYD/YPG unsurlarına yardımlar yapılmasına rağmen ne oldu da şimdi onlara karşı operasyon yapılıyor. Demek ki o zaman yanlış yapılan bir şey vardı. Erdoğan bu operasyonla o hataları kapatmaya çalışırken biraz da yurtiçindeki Kürtlere gözdağı vermeye çalışıyor. Başka bir ifadeyle Suriyeli Kürtler tarafından “aldatılmış” olan Erdoğan bunu telafi etmeye çalışıyor.
- Afrin operasyonu üzerinden medyadaki çığırtkanlar ve troller ABD düşmanlığı yapıyor. Hâlbuki ABD’nin Afrin’le bir işi yok; ABD askerleri PYD kontrolündeki merkezlerinde bulunuyor. Bu durumda akla ABD’deki Zarrab davası, Halkbank’a verilecek ceza, Türkiye aleyhine yürütülen soruşturmalar geliyor. Erdoğan oluşturmaya çalıştığı bu kamuoyu üzerinden ABD’yi pazarlık masasına çekmek istiyor. Ayrıca kendisi veya ailesi hakkında çıkacak bir karar için yandaşlar üzerinden “Reis Suriye’ye girdi ya…” söylemini oluşturmayı hedefliyor.
- Daha önce Afrin’de bulunan Rus birlikleri orayı terk etti ve Türkiye’ye bıraktı. Türkiye ise Esed’e karşı olan ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) ile birlikte hareket ediyor. Rusya neyin karşılığında buna müsaade etti? Yoksa Erdoğan’ın Esed’le barışması için Afrin’i temizleyip teslim etme anlaşması mı yapıldı? Yoksa birileri Türkiye’yi Batı’dan koparıp Rusya’nın güdümüne mi sokmaya çalışıyor?
- Suriye, Erdoğan’ın tezatlarla dolu en büyük dış politika fiyaskosudur. Önce el-Nusra’ya destek sonra da onlarla savaşmak, Esed muhaliflerine silah sağlama sonra onlara karşı uluslararası koalisyonla işbirliği yapmak, MİT görevlilerinin muhalif generali Esed’e parayla satması, sınırımızı ihlal ettiği için Rus uçağı düşürmek sonra da Ruslardan izin alarak onların hava sahasını kullanmak, Esed’e haber vererek Afrin operasyonunu gerçekleştirmek ilk akla gelenler. Bu süreçte Esed devrilmedi, üstüne üstlük üç buçuk milyon Suriyeli ülkemizde mülteci olarak yaşıyor. AKP’nin operasyon süresini “Suriyeli mülteciler geri dönünceye kadar” olarak belirlemesi, başka bir hatalarının itirafı olarak değerlendirebiliriz. Erdoğan ve güdümündeki AKP o kadar ustalıkla hatalarını tekrarlıyorlar ki ülkemiz artık yaşanmaz hale gelmiş durumda.
- Operasyon bittiğinde Afrin ve çevresi kime bırakılarak geri çekilecek ve sonuçları ne olacak? Yok, eğer orada bir askeri birlik kalıcı olacaksa bu da her an saldırıya açık olmak demektir. Zaten zor durumda olan ekonomimiz bu yükü kaldıramaz. Kim bilir belki de istenen budur. Napolyon, “savaş, para demektir” der. Bir türlü rayına oturmayan ekonomimizin düzlüğe çıkması için Erdoğan, bir savaş içinde olduğumuzu söyleyerek yeni vergiler ve zamları devreye sokacaktır. Böylece ekonomiyi de toparlayacağını düşünmektedir.
- Yapılan anketler ve kamuoyu araştırmaları MHP’nin desteğine rağmen Erdoğan’ın oylarının her gün azaldığını göstermektedir. Erdoğan’ın tekrar seçilebilmesi için baskın bir erken seçime ihtiyacı var. Bunun için de Afrin operasyonunu kısa zamanda bitirip zafer kazanıldığını bildik yöntemlerle halka empoze etmek suretiyle tekrar seçilmesi söz konusu olabilir. Ne var ki bu büyük bir risktir. Saddam’ın ipinin Kuveyt’e saldırması sonrasında çekildiğini ve Irak’ın ne hale geldiğini hatırlamakta yarar var.
- Operasyonun başladığı cumartesi gününden beri aralarında gazeteci ve parti yöneticilerinin bulunduğu yüzden fazla kişi “terör propagandası yaptıkları” gerekçesiyle gözaltına alındı. Erdoğan, Hizmet Hareketi’nden sonra kendisine azıcık da olsa muhalefet eden herkesi bu vesileyle susturmaya çalışıyor. Yani Afrin operasyonu, “Yeni Milliyetçi Cephe”, “ezer geçeriz”, “mehter gösterileri” ve “cambaza bak taktiği” eşliğinde Erdoğan için başka bir “Allah’ın lütfu.”
- Saraydaki toplantıya SADAT başkanın katılmış olması SADAT’a bağlı milislerin Afrin operasyonunda görev aldığına gösteriyor. 15 Temmuz’dan beri Avrasyacıların yapacağı bir darbe konuşulup duruyor. Erdoğan’ın SADAT üzerinden, Hitler’in yaptığı direk kendisine bağlı bir askeri birlik oluşturmaya çalıştığı da bir gerçek. Bu durumda Afrin’de tecrübe kazanacak olan milisler Avrasyacıların muhtemel darbe teşebbüsüne karşı hazırlık yapıyor olabilirler. Daha da ötesi bunların zamanla TSK’yı şovenist bir yapıya büründürmesi sözkonusu olabilir.
Bu Yayına Yorum Yapın